24 Kasım 2015 Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde hava saldırıları düzenleyen bir Rus savaş uçağının bütün uyarılara karşın hava sahası ihlali gerçekleştirince düşürüldüğünü açıkladı. Olayda bir Rus pilot öldü, diğeri yaralı kurtarıldı. Rusya Devlet Başkanının sırtımızdan bıçaklandık açıklamasıyla Türkiye- Rusya ilişkileri bir anda bozuldu. Halbuki olaydan bir hafta öncesinde Antalya'da düzenlenen G20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin çok samimi pozlar vermiş iki liderin bu görüntüleri zaten iyi olan ticari ve diplomatik ilişkilerin seyri açısından umut verici bir tablo olarak görülmüştü. Ancak uçak krizi her şeyi altüst etmişti.

Tam 7 ay süren kriz sonrasında haziran ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yazdığı mektup iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden düzelmesine vesile oldu. Erdoğan; Rus askeri uçağının düşmesiyle ilgili derin üzüntü duyduğunu belirterek, "Hayatını kaybeden Rus pilotun ailesine bir kez daha acılarını paylaştığımı belirtmek ve taziyelerimi sunmak istiyorum dedi. Türkiye ile Rusya arasındaki geleneksel dostane ilişkilerin tekrar tesis edilmesi, bölgesel krizlerin çözümü için işbirliği ve terörle ortak mücadele edilmesi için çağrıda bulundu. Cumhurbaşkanının bu çağrısına Rusya Devlet başkanı olumlu yanıt verince iki ülke arasındaki ilişkiler düzelme yoluna girdi.

15 Temmuz darbe girişimde ilk arayan Putin oldu.

Haziran ayının sonunda düzelme yoluna giren Türk - Rus ilişkileri 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Putin'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak darbe girişimine karşı yanınızdayız mesajı vermesiyle daha da güçlendi.  9 Ağustos Salı günü Rusya'nın St. Petersburg şehrinde bir araya gelen iki lider en büyük dostluklar kavgayla başlar dercesine iki ülke arasındaki diplomatik ve ticari ilişkilerin daha da güçleneceği mesajını verdi.

Dünya bu buluşmayı nasıl gördü...

Dünya basını Erdoğan ile Putin arasında gerçekleşen bu görüşmeyi Türkiye yüzünü batıdan doğuya çevirdi, Rusya ile olan bu görüşme batıyı ürküttü sözleriyle manşetlerine taşıdı. Özellikle 15 Temmuz gecesi AB ve ABD'nin darbe girişiminin seyrini bekleyip durum netleşince açıklama yapmaları AB ve ABD ile olan ilişkilerimizi zedeledi diyebiliriz. ABD'nin FETÖ elebaşı Fetullah Güleni iade etme konusunda işi yokuşa sürmesi Türkiye'de bir ABD karşıtlığı başlayabilir mi sorularını beraberinde getirdi.

Batı medyası belli ki Türkiye- Rusya yakınlaşmasından rahatsız görünüyor bu nedenle Putin & Erdoğan görüşmesini Suriye'deki batı siyaseti için acil riskler taşıyor diye manşetlerine taşıyor. Türkiye'nin batıya tamamen sırtını dönüp yüzünü doğuya çevirmesi şu an için pek mümkün görünmüyor. Evet son 1 yılda yaşanan terörist saldırılar ve en son yaşanan darbe girişimi Türkiye'nin siyasi istikrarına bir tehdit oluşturdu. Ülkemize gelen turist sayısında ciddi bir azalma oldu yatırımcılar ülkemizden kaçtı. Erdoğan & Putin görüşmesi sonrasında Rusya'nın ekonomik yaptırımları kaldırması ve enerji anlaşmaları ile Türkiye ekonomisi şüphesiz yeniden canlanacaktır. Ancak AB çok daha önemli bir ticari ortak olarak durmaya devam ediyor bu nedenle yakın zamanda Türkiye - AB ilişkilerinin nasıl seyredeceği çok önemli...

Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi hatta daha iyiye gitmesi Suriye politikası ve terörle mücadele konusunda ortak hareket edilmesi bakımından da önem arz etmektedir. Bu bağlamda; Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yaptığı açıklamalara bir bakalım. Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile Suriye konusunda ateşkes, insani yardım ve siyasi çözüm konusunda aşağı yukarı aynı düşündüklerini söyledi. Çavuşoğlu; Asker, Dışişleri ve İstihbarat teşkilatı olmak üzere üçlü bir mekanizma kuracaklarını bu bağlamda Mit Müsteşarı Hakan FİDAN ile birlikte dışişleri bakanlığından ve askerden birer temsilcinin görevlendirildiğini söyledi.

Bu heyetin Rus mevkidaşlarıyla görüştüğünü söyleyen Çavuşoğlu, konu olgunlaşınca kendisinin de Rus mevkidaşıyla bir araya geleceğini belirtti. Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşın sona ermesi noktasında Rusya ile ortak fikir yürütmesi bölgenin istikrarı açısından çok önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçmiştir bakalım ilerleyen günler neyi gösterecek hep birlikte göreceğiz.

Sonuç olarak; 1 Kasım seçimlerinden sonra yaşanan olağan dışı olaylar iç ve dış siyasetimizi içinden çıkılmaz bir yola sürüklemişti. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sergilenen milli birlik ve beraberlik görüntüsü ile dünyaya çok önemli bir mesaj verdik diye düşünüyorum. 7 Ağustos Yenikapı mitinginde sergilenen tablo uçurumun kenarından dönen ülkemizin yeniden şahlanış görüntüsüydü. Umarım böyle bir hava yakalamışken bu fırsatı iyi değerlendiririz.

Rusya ile ilişkilerin normale dönmesi ekonominin yeniden canlanması bakımından umut verici bir gelişme. Ancak AB ve ABD ile yaşanan olumsuz havayı göz ardı etmemek lazım. Bu süreçte Türkiye milli birlik ve beraberliğini koruduğu müddetçe tüm sorunların üstesinden gelecektir diye düşünüyorum.