Halk edebiyatımızda "Emrah" mahlası ile anılan birçok âşık var. Erzurumlu, Artvinli, Ahıskalı Emrahlardan söz edebiliriz. Ama hepsinden eskisi, Ercişli Emrah.

XVI. yüzyılın sonlarında doğduğu ve XVII. yy.'ın ilk yarısında yaşadığı sanılan Ercişli Emrah, Erciş kalesine bağlı bir Karakoyunlu köyü olan Ergans'ta doğmuş. Erciş kalesinin başı Miroğlu'nun sazcısı Âşık Ahmet'in oğlu olarak biliniyor. 

Çoğu halk ozanı gibi, Ercişli Emrah'ın da hayat çerçevesine yerleştirilen bir hikâye var: Ercişli Emrah ile Selvihan hikâyesi. 
Hayatları hikâye halinde anlatılan bütün âşıklarda olduğu gibi,  Ercişli Emrah'ın da "Pir dolusu" bir başka adıyla bade içme öyküsü bulunuyor. Emrah, genç yaşta Miroğlu'nun kızı Selvihan'a âşık olmuş. Sevgilisinin ardından İran'ı, Azerbaycan'nı gezmiş. Başına gelenleri ve gördüklerini duru bir Türkçe'yle anlatmış. Ercişli Emrah ile Selvihan hikâyesi yüzyıllar boyu sözlü gelenek içinde dilden dile, telden tele anlatıla gelir. Doğu Anadolu'nun yanı sıra Azerbaycan, Türkmenistan ve Ermenistan'da da değişik isimlerle tanınmış ve sevilmiş. "Emrah ile Selvihan"ın hikâyesi İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahneye konulmuş  
Halk hikâyelerini, tarihi bir belge veya gerçek hayat hikâyesi sayamayız. Hikâyeciler, âşıkların hayatından aldıkları olayları aynen anlatmazlar. Anlatıldığı ortama ve o günün anlam ve önemiyle örtüşsün ve kıssadan bir hisse çıkarılabilsin diye, Konunun uygun yerine hikâye kahramanının bazen de bir başkasının şiirlerinden koşmalarından serpiştirirler. 

Kuşkusuz, halk hikâyeleri yazıya geçirilirken, doğal anlatılışında sürekli yenilenen canlılığını, dil ve anlatım güzelliğini kaybediyor. Anlatıcının vücut dilini yazıya geçirmek imkânı yok.  Bir yandan da ağız tadı ile anlatacak, anlatıcılar da kalmadı.  Her şeye rağmen, yazıya geçirilmiş halk hikâyelerini şanslı saymak gerekiyor.  Bunlardan biri de Ercişli Emrah ve Selvihan hikâyesi. 
Ercişli Emrah'ın şiirleri Erzurumlu Emrah'ın şiirleriyle karıştırılmış, ne yazık ki birçok edebiyat kitabında, repertuarlarda Erzurumlu Emrah adına kayıt edildiği görülmekte. Türkülerinin yurdun dört bir yanında söylenmesi ve bu yörelerde derlenmesi doğal karşılanabilir. Ama başkalarının adına kaydedilmesi veya mal edilmesi, hoş karşılanacak bir durum olmasa gerek... 
"Çığrışır bülbüller gelmiyor bağban" diye başlayan ve TRT Repertuarında 1522 numara ile kayıtlı olan türkü, Şarkışla'da derlenmiştir. Türkü'de Sefil Emrah' mahlası kullanılmakta. Halbuki Sefil Emrah mahlasını kullanan 1800'lü yıllarda yaşamış ve Rus işgalinde ölen bir Ahıskalı Emrah var. 

Erzurumlu Emrah'la karıştırılan türkülerden biri "Tutam yar elinden tutam" dizesiyle başlıyor. Bu türkü TRT repertuarında 665 numara ile kayıtlı. Erzurum yöre ekibinden Cemil Demirsipahi tarafından derlenmiş. Türkünün bir başka varyantı 2059 numara ile kayıtlı ve Raci Alkır / S. Işıklı ve Muharrem Kemertaş'tan derlendiği belirtilmekte. Öte yandan TRT Türk sanat müziği repertuarında ise, Hüseyni makamında Fehmi Tokay'ın bestesi olarak 10720 numara ile kayıtlı ki, Söz yazarı Erzurumlu Emrah olarak görülmekte. 

Ercişli Emrah'in bir türküsü, "Bir (y)iğit gurbete çıksa" diye biliniyor. Bu türkünün repertuarda üç ayrı varyantı var. 647 numara ile kayıtlı olanının Kırıkkale Keskin'de Bahri İlkin'den, 2067 numaralı olanının Erzincanlı Davut Sulari'den, 3040 numaralı olanının da  Şavşat'ta Cevri Altuntaş'tan  derlendiği belirtilmekte. 

Ercişli Emrah'ın bir başka sevilen türküsü; "Bu gün ben bir güzel gördüm / Bakar cennet sarayından / Kamaştı gözümün nuru / Onun hüsn ü cemâlinden" kıtasıyla başlar. Bu türkü, yıllar önce Tokat yöresinde İbrahim Karataş'tan Mustafa Hoşsu tarafından derlenmiş ve 36 numara ile TRT repertuarına kaydedilmiş. Ancak, 3845 numara ile kayıtlı bir başka notada ise, Fidan Engin'den Turan Engin'in derlediği Erzincan türküsü olarak görülmekte. Bu güzel semainin orijinalinde "Mor menevşe boyun burdu" dizesi, "boyun eğdi" haline getirilmiş, düzeltiyorum, sanılarak, diğer dizelerle kafiyesinin bozulduğundan kimsenin haberi yok.  

Sözün özü, Ercişli Emrah, halk ozanlarımız içinde en sahipsiz kalanı, şiirleri adeta yağma edileni. Ama her şeyden önce, TRT'nin bir kurul oluşturarak bütün repertuarı elden geçirmesinde yarar var.