Yeni sistemde Berat Albayrak, ekonominin patronu olarak görev yapacak. Ekonomizmdeki sıkıntıların boyutunun giderek arttığı bir dönemde ekonominin direksiyonuna oturmak ve yönetmek öyle kolay bir iş değil. Ancak, Albayrak, açıklamalarında ileriye dönük umut verici açıklamalarda bulundu. "Herkes rahat etsin, gereken tedbirleri alıp, kısa zamanda ekonomimiz düzlüğe çıkaracağız" dedi. Şu an için umutlandığımızı söylemeliyiz.

İş dünyasının da Albayrak'ın ekonominin başına oturmasına sıcak baktığını görmekteyiz. Her ne kadar yeni sistemin hayata geçmesi ile Dolar'da hızlı bir yükselme görüldü ama bunun da kısa zamanda yeniden aşağılara ineceği ifade ediliyor.

Şimdi bütün mesele, cari açığın kapatılması, pahalılığın önlenmesi ve enflasyonun daha önce hedeflenen tek haneli rakamlara indirilmesidir.

Ekonomiyi önemsiyoruz. Ekonomide düzelme olmadan, hiçbir konuda olumlu adım atılamaz. Bu nedenle yeni sistemde ekonomi en önemli konu olarak gündemin başına oturacak gibi görünüyor.

 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Mayıs 2018 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verileri açıklandı.

Buna göre, cari işlemler açığı Mayıs 2018'de Mayıs 2017'ye kıyasla 516 milyon dolar artarak 5 milyar 885 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Bunun sonucunda, 12 aylık cari işlemler açığı 57 milyar 637 milyon dolara çıktı.

Türkiye; ABD ve İngiltere'nin ardından dünyada en fazla cari açık veren ülke olarak öne çıkıyor.

ABD cari açığını azaltmak için başta Avrupa Birliği ülkeleri ve Çin olmak üzere çok sayıda ülkeden ithal ettiği ürünlere gümrük vergisi uygulamasını başlatırken, Türkiye bu yönde bir adımı şimdilik atmadı. Bundan sonra nasıl bir adım atılır bunu da önümüzdeki günler içinde göreceğiz.

Ödemeler dengesi tablosundaki dış ticaret açığı 678 milyon dolar artarak 6 milyar 498 milyon dolara, birincil gelir dengesi açığı 214 milyon dolar yükselerek 1 milyar 156 milyon dolara çıktı. Hizmetler dengesinden kaynaklanan net girişler ise 768 milyon dolar artarak 1 milyar 907 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bu gelişmede, seyahat (turizm) kaleminden kaynaklanan net gelirlerin 549 milyon dolar artarak 1 milyar 697 milyon dolara yükselmesi etkili oldu.

Birincil gelir dengesi kalemi altında yatırım geliri kaleminden kaynaklanan net çıkışlar, Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre 218 milyon dolar artarak 1 milyar 100 milyon dolara yükseldi.

Bir önceki yılın mayıs ayında 254 milyon dolar net giriş gösteren ikincil gelir dengesi kalemi, Mayıs 2018'de 138 milyon dolar net çıkış kaydetti. Mayıs ayında resmi rezervlerde ise 2 milyar 823 milyon dolar azalış gözlendi.

İş dünyasından ekonomimize nasıl bakılıyor? Beklentiler neler? Kısaca bunlara göz atalım:

İş dünyası adına açıklama yapan kuruluşlar da yeni kabineden önceliği ekonomiye vermelerini talep etti. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç yeni kabineden üç kritik beklentileri olduğuna işaret ederek, "Kurlarda oynaklığın bitmesi, işletme faizlerinin makul seviyelere inmesi ve kaliteli büyüme. Kısa sürede bu üç öncelikli beklentimizin başarıyla hayata geçirileceğine inanıyoruz" şeklinde konuştu.

TÜSİAD adına yapılan açıklamada ise şu görüşlere yer verildi: 

"Dünyada ve Türkiye'de demokrasi, ekonomi ve teknolojiyle ilgili çok önemli sınavlardan geçilen bir dönem yaşanıyor. Bugün dünyada güçlü bir ülke olmak, güçlü bir ekonomi olmakla mümkündür. Güçlü bir Türkiye ekonomisi için hukuk devleti ilkeleri, başta Merkez Bankası olmak üzere denetleyici kurulların bağımsızlığı, AB'ye uyum sürecinin hızlanması, çağdaş bir eğitim sistemi, teknoloji temelli ve sürdürülebilir kalkınma politikaları son derece önemlidir. Bu konular başta olmak üzere; ülkemizi ileriye taşıyacak tüm alanlarda yeni yönetime başarılar diliyoruz. Ekonomide, özellikle makroekonomik dengelerimizi sağlamlaştıracak yapısal, mali ve finansal tedbirleri içeren kapsamlı bir programın bir an evvel hayata geçirilmesini temenni ediyoruz."

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da en önemli sermayemizin insan kaynağı olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"Türkiye'ye ihtiyacı olan dengeyi kazandıracak adımlar hızla atılmalı. Tüm siyasi partiler uzlaşma temelinde katılımcı bir ruhla, kapsayıcı yeni bir siyaset ve yeni bir Türkiye inşa etmelidir. Yüksek katma değer, yüksek teknoloji ve yüksek verimlik odaklı bir üretim ve ihracat; Merkez Bankası'nın kurumsal bağımsızlığı, sene başından bu yana TL'de yaşanan değer kaybının iyi analiz edilmesi, faiz-büyüme-enflasyon ilişkisinin doğru kurgulanması, güven temelli yatırım ortamının geliştirilmesi için adımlar atılması ve reformlardan vazgeçilmemesi; yani büyüme değil kalkınma odaklı bir ekonomik model ve gelişmiş bir demokrasi anlayışı Türkiye'ye ihtiyacı olan dengeyi yeniden kazandıracaktır."