Ekonomi sayfalarımızda ayrıntılarını bulacaksınız. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık ayı ithalat ve ihracat gelirlerini açıkladı. Rakamlara bakınca yine "Elin oğlu" beslemiş bizi" diyeceksiniz. Zira ithalat artmış, ihracat yok denecek kadar az. Çiftçi sürekli ağlıyor, ağladıkça da devletten teşviği kapıyor. Pamuk ekeninden hububatçısına, hayvancılıkla uğraşanından domatesçisine kadar... Ve fakat bir türlü para yetmiyor. Hayvancılar yem fiyatlarından yakınıyor, tarımla uğraşanlar benzin, su vs.'den... Devlet tüm bunları karşılamak için para veriyor. Peki o paralar ne oluyor? Hayvanların yem ihtiyacının karşılanması için para veren devlet, hayvancılıkla uğraşanlar yem üretmediği için ithal ediyor. Dünyanın en arsız hububatlarından olan ve neredeyse her toprakta yetişen kırmızı mercimek üreticisine para veren devlet, çiftçi mercimek ekmeyince ithal ediyor. Ve bu kısırdöngü böylece sürüp gidiyor.

PAMUK TARLASINA HAVUZLU VİLLA

Genellemeden şöyle bir tarım arazilerinin çoğuna bakınca manzara ortada. Tarım konusunda en verimli arazilerin bulunduğu Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu'daki tarlalar, atıl vaziyette duruyor. Neredeyse üç bir yanı denizlerle çevrili ve çoğu bacasız sanayi olarak nitelendirilen turizmden para kazanan Ege Bölgesi, tarımda Türkiye'nin amiral gemisi oluyor. Sizce de bunda bir tuhaflık yok mu? Adana'da 10 dönümlük pamuk tarlasının 5 dönümüne devletin verdiği destekle "havuzlu villa" yapan çiftçi altında son model arabasıyla sabahtan akşama kadar ya kahvede oturuyor ya da başka şehirlerde tabir-i caizse devletin 5 yıl-10 yıl geri ödemesiz, faizsiz vs. gibi birçok kolaylığından yararlandığı paraları eziyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün... Hele de sebze-meyve ekenler söz konusu olunca...

VERGİ GELİRLERİ TEŞVİKLERE

Devletin dağıttığı para sadece tarım ve hayvancılıkla uğraşanlara gitmiyor tabii... İş kurmak isteyenler, işini büyütmek isteyenler, ihracat atağı yapmak isteyenler vs. Devlet herkese sınırsız para dağıtıyor. Sonra köprüler neden pahalı, vergiler neden yüksek, faturalar neden iki katı geliyor diye insanlar hayıflanıyor. Çünkü ödediğiniz her kuruş vergi büyük bir bölümü tembel olan çiftçinin ekmediği, biçmediği, her seferinde "yağmur yağdı, güneş açtı" gibi birçok bahanesine kurban gidiyor. Sanayiciler de dahil herkes devletten teşvik bekliyor ve birkaç toplantı sonra parayı koparıyor. Son olarak teşvik isteyenlere, zaten "tesis" yaptığı için dünya kadar vergi indiriminden, bedava hazine arazilerinden faydalanan turizmciler de katıldı ve önceki gün parayı kaptı. Dünyanın en fazla 5 yıldızlı otelinin bulunduğu ülkelerden biri olarak turizmcilerin daha ne kadar paraya ihtiyacı olduğu belli değil. Yabancıya bedava, yerliye iki-üç katı olunca, elbet kazanılan da, yatırılan da, teşvikler de yetmiyor. Varolan bir sürü sorunumuza bir de bu bitmek, tükenmek bilmeyen "teşvik talepleri" ve "aman sussunlar" diye verilen paralar da eklenince problemler katlanarak büyüyor. Ancak tarım ve hayvancılıkla uğraşanların meslek odalarının başkanlarından ses çıkmıyor. Çünkü bedava sirke baldan tatlı geliyor.

SEÇİMDEN SONRA HESAP ZAMANI

Ancak iktidar partisi yakın zamanda bu işe bir dur diyecek gibi geliyor. Zira yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde iktidar partisinin bir başkan adayıyla sohbetimizde bu konu gündeme geldi. "Çifçilere ya da diğer sektörlere dağıtılan teşvik, destek gibi paraların karşılığının ne olduğu, neredey harcandığı sorulmayacak mı?" diye merak edip sorunca karşılığını hemen verdi: "Elbette hükümet de bu durumun farkında, dünyanın parası dağıtıldı ve hala ithalat yapıyoruz. Devlet paraların hesabını seçimden sonra soracak. Hem de kalem kalem... Kime ne kadar para verildi, kim nereye ne kadar harcadı, hangi çiftçi verilen destekler karşısında üretim yaptı? Tüm envanterler hazır ama seçimi bekleyin."

Benden söylemesi, artık villaları yıkıp yerine patates-soğan mı ekersiniz ya da teşviklerle aldığınız son model arabaları satıp ekime-dikime mi yönelirsiniz bilmem... Tamamı seçimden sonra...