Eğirdir Gölü nerededir?

Eğirdir Gölü, Sultan ve Karakuş Dağları’nın arasında ve Isparta il alanının ortasında yer almaktadır. Kuzey-güney uzunluğu 50 km olan, doğu-batı genişliği ise 3 ila 15 km arasında değişen Eğirdir Gölü, takriben 3.309 km2 lik bir havzanın sularını toplamaktadır. Gölün oluşumunda karstik yapının payı büyüktür. Ana kalker temeli üzerinde yer alan çöküntü oluklarının birbirleriyle birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Göl, deniz yüzünden 916 m yükseklikte olup, ortalama derinliği 12 m kadardır. Maksimum derinliği ise, Eğirdir yakınlarında 16.5 m’dir.

Eğirdir Gölü’nün güneybatı sahillerinde derin ve kuytu koyları vardır. Sarp kayalar ve yarlar, bu koylara çok güzel görünümler vermektedir. Göl kuzeyden güneye uzanmakta ve yeraltı su kaynakları ile beslenmektedir. Bu kaynak suları gölün içinde muhtelif yerlerden çıkmaktadır. Göl kaynak sularından başka, civardaki pınarlardan da beslenmektedir. Bunların başlıcaları, Gençali’nin yanından çıkan ve hemen göle giren Kanlı Palamut Pınarı, bu pınarın hemen güneyinde bulunan Karaot Avlığı Pınarı ile Tırtar altından çıkan Koca Pınar ve Havutlu Pınarlarıdır.

Eğirdir Gölü’nde poyraz rüzgarları tehlikeli dalgalar yaratabilmektedir. Eğirdir Gölü iki kısma ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan ve daha küçük göl kesimine Hoyran Gölü, güneyde kalan kesimine ise Eğirdir Gölü denir. Her iki göl Hoyran Boğazı ile birbirine bağlanır. Gölün kenarları genellikle diktir. Bu dikliğin kaybolduğu Gelendost ve Hoyran yörelerinde, göl kıyısında bataklıklar bulunur. Gölde, Eğirdir ilçesinin üzerinde bulunduğu yarım adanın bir uzantısı gibi küçük iki ada vardır. Biri Can Ada, diğeri Yeşilada (Nis)’dır. Son yıllarda göl sularının azalmasından yararlanılarak, bu adalar birbirine ve Eğirdir’e bağlanmış bulunmaktadırlar. Gölde farklı türlerde balıklar vardır. En ünlüleri: Çapak, siraz, çiçek, levrek ve sudaktır.

Turizm cenneti Eğirdir sizi çağırıyor

Eğirdir Gölü ve Isparta mutfak kütürü denince, ilk akla gelen yiyecek, hiç kuşkusuz kerevit gelir. Bilinçsiz ve aşırı avlanmanın yanı sıra; Eğirdir Gölü ve çevresindeki kirlilik sona erdiğinde, önemli bir ihraç ürünü olan kerevit, yeniden istihdam ve ekonomik girdi olarak ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır... Bir dönem kerevit alanında Türkiye’nin en önemli üretim sahaları arasında yer alan, ancak aşırı avlanma ve çevre kirliliği etkenlerinden dolayı, üretimi yok denecek kadar azalan Eğirdir Gölü’nde üretim yeniden canlandırılıyor.

Eğirdir Gölü’nde bilinçli avcılıkla kerevit üretimi yeniden canlanıyor. Gölü içinde bulunan ve Ada olarak bilinen yerde, balıkçı lokantaları ve yöresel yemek kültürü zenginlikleri bulunmaktadır. Isparta’nın bu şirin ilçesi Eğirdir, içinde ve göl kıyısında pansiyon ve oteller bulunmaktadır. Sırt çantalı ve karavan turistler için de mekanlar vardır. Burdur ve Isparta bağlantılı nostaljik buharlı kara trenin son istasyonu ve bazı filmlere de özgün mekan olan şirin bir tarihi Tren Garına gelmek için göl manzaralı yüksek çelik köprü üzerinden yapacağınız tren yolculuğu unutulacak gibi değil...

Eğirdir Komando Birliği askerlerinin zor doğa koşullarında, dağ yamaçlarındaki tırmanışları ve Göl çevresinin her mevsimdeki görsel güzelliğine tanık olmak için, iç gezi haritanızda, mutlaka Eğirdir’i seçin... Asla pişman olmayacağınıza güvence verebilirim... Eğirdir’e geldikten sonra, Isparta’nın bir başka ilçesi olan Yalvaç ilçesinde bulunan Antiokheia Antik Kenti görmeden dönmeyiniz... Bir de Göçer Yörüklerin yaylaklarında bulunan kara kıl çadırlardaki yaşamı ve konuksever insan ilişkilerine de tanıklık ediniz...

Tarihi Eğirdir tren yolu ve garı

Göller bölgesinin kalbi konumundaki Isparta’nın Eğirdir ilçesi, 1919 yılında “Aydın hattı Köşk-Eğridir İşletme Müdürlüğü” adıyla işletmeye açılan demiryolu hattının son durağı olan tren istasyonuna da ev sahipliği yapıyor. İngiltere’nin 1800’lü yıllarda Isparta’dan orman ürünleri ve ipek el halısı götürmek için tren raylarını döşetip, istasyon yapılarını inşa ettirdiği tarihi garı, Atatürk’ün de 1919 yılında Eğirdir’e gelen, yurt gezisi sırasında kullandığı kayıtlarda yer alıyor. 1933’de, Faruk Nafız Çamlıbel ve Kayseri Lisesi’nden öğrencisi Cahit Kulebi’nin ortaklaşa yazdığı Onuncu Yıl Marşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ve önermesiyle yazılmış ve ilk dörtlüğün son dizesi doğrudan onun isteğiyle; “demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan...” biçimini almıştır.

 

Devamı yarın…