Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE'nin başını çektiği Körfez ülkelerince Katar'a uygulanan ambargonun Türkiye açısından ne getirip ne götüreceğine bakmak gerekiyor. Ambargonun başlaması ile Katar'ın yanında olduğunu açıklayan ilk ülke olan Türkiye, bu tercihi ile hiç kuşkusuz adı geçen ülkeleri de karşısına almış oluyor.

Her ne kadar Türkiye, Körfez ülkeler arasında bir arabuluculuk görevi üstlenmek istemesine ve hiç biri ile kötü olmamaya çaba gösteriyorsa da Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE'den gelen haberler Türkiye'nin bir düşman gibi göründüğü yolundadır.

Kriz öncesine bir göz atacak olursak, Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE'nin Türkiye'deki yönetim sisteminin karşısında olduğunu görmekteyiz. Her ne kadar ilişkileri iyi bir şekilde götürmeye çaba gösteriliyorsa da perde arkasında bazı kirli hesapların yapıldığını da görmek gerekiyor.

15 Temmuz darbe gecesini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu açıklamaları öyle sanıyoruz ki, bazı Körfez ülkelerindeki Türkiye bakışını açıkça ortaya koymaktadır:

"Darbe girişimi olduğu zaman Körfez'de kimlerin buna sevindiğini çok iyi biliyoruz. Kimlerin o geceyi nasıl geçirdiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye'de ne oldu, ne oluyor, bitti mi, gidiyor mu, darbe neticeye ulaştı mı, ulaşıyor mu bunu takip edenleri çok iyi biliyoruz. Nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz." 

Gezi'nin ardından dershaneler tartışmasının sürdüğü günlere bakalım. 17-25 Aralık'tan kısa bir süre önceydi. BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zeyid'in, dar kapsamlı bir toplantıda, "Bizim bütün çabamız Türkiye'yi Mısır'a çevirmek" dediği tespit edilmişti. Abdullah bin Zeyid, Mısır'daki Sisi darbesini yöneten isimlerden birisi olarak öne çıkmış bir isimdir.

Söylemek istediğimiz şudur:

Yazımızın başında da değindiğimiz gibi, Körfez'de bizimle elele, kol kola olan ve dostluk gösterisi sergileyen Arapların çoğu aslında altımızı oymaya çalışıyor.

Zaten tarihin derinliklerine baktığımızda Suudi Arabistan'ın ve bazı Arapların Türkiye düşmanlığında sınır tanımadığını da görmüş oluruz. Araplar her zaman Türkiye'yi arkadan vurmaya çalışmışlardır. Bunları unutabilir miyiz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bizi yönetenler işte bazı gerçekleri biliyor. Bu nedenle de Katar'ı bunların dışında tutmaya özen gösteriyorlar.

Türkiye ile Katar arasında yeni bir sayfanın açılacağını da söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde bu konuda yeni gelişmeler olabilir.

Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak'a yayılmış olan Arap Yarımadası'nın en büyük aşiretlerinden ve 1'inci Dünya Savaşı sırasında son güne kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun yanında yer almış olan 5 milyon kişilik Şammar aşiretinin Katar'daki lideri Şeyh Nawaf Hemoud Almaghames, "Bizim aşiretimiz tarihinde hiç bir zaman Türklere arkasını dönmedi, şimdi de bu kriz, Türkiye'yle Katar arasında yeni bir sayfa açacak, Katar'ın en yakın olacağı ülke bundan sonra Türkiye olacak" dedi.

Şammar aşireti, yüzyıllardır Arap Yarımadası'nda kök salmış durumda. Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak dışında Suriye ve Ürdün'de de mensupları bulunan aşiret, 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz hakimiyetini reddetmesi ve Osmanlı İmparatorluğu'na olan yakınlığıyla biliniyor.

Şammar aşiretinin en büyük kolu ise Katar'la diplomatik ilişkilerini kesen Suudi Arabistan'da bulunuyor. Doha'daki aşiretin  lideri ve aynı zamanda Uluslararası Arap Aşiretleri Başkanı Şeyh Nawaf, Suudi Arabistan'ın başını çektiği Körfez ülkeleri tarafından Katar'a uygulanan ablukanın aşiretleri bağlamayacağını belirterek, "Biz yine akrabalarımızla görüşürüz, aşiretleri kimse engelleyemez" açıklamasını yapıyor.

Şeyh Nawaf'a göre Körfez ülkeleriyle Katar arasında yaşanan bu kriz, Katar'la Türkiye arasında yeni bir sayfanın açılmasına neden olacak. "Artık Katar devleti de kimin onun yanında olduğunu, kimin onun karşısında olduğunu biliyor. Şimdi kendine yeni bir yol seçmek zorunda. Bu yolda da en çok yakınlaşacağı ülke Türkiye olacak" diyor.

Şimdi bütün sorun, Türkiye'nin Körfez ülkeleri arasında bir "denge politikası" uygulayıp uygulamasıdır. Bu konuda atılmış adımların var olduğunu görmekteyiz. Bu iş ustalıkla yapılabilirse, en azından karşımıza düşman ülke almamış oluruz. Katar ile olan ilişkilerimizi de istediğimiz düzeyde yürütebilmenin yollarını açmış oluruz.