Cumhurbaşkanlığı Sözücü İbrahim Kalın, Afrin'e yönelik olası bir operasyon için "Afrin ile ilgili tehditler olduğunda TSK anında sınırdan cevap vermektedir. Bunun ilerisinde bir tehdit değerlendirmesi yaptığımızda, Türkiye olarak kimseye danışmadan adımları atarız. Bu sahadaki gelişmelerle şekillenecek bir konudur." derken ABD'deki davada itirafçı olan Reza Zarrab ile ilgili "Kendine göre bir anlaşma yapmış, itirafçı olmuş. Onu bir görelim bakalım. Tablo netleştikten sonra değerlendirme yapmak daha isabetli olur." dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. ,

'SURİYE KONUSUNDA İLKELİ TUTUM DEVAM EDECEK'

İşte Kalın'ın açıklamalarından satır başları: 

Bildiğiniz gibi Suriye ile ilgili süreç devam ediyor. Bizim bu konudaki temel ilkemiz bildiğiniz gibi Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde meşru temsilcilerinin kongreye davet edilmesi. PYD YPG gibi teröre bulaşmış, kendisine bölgede özerk bir takım statüler peşinde olan grupların bu kongreye davet edilmemesi ilkesidir. PYD ve YPG ile ABD’nin devam eden işbirliğini de bu çerçevede yeniden değerlendirmek gerekmektedir. “PYD’ye silah yardımı yapılmayacak” sözünün, başka birimler tarafından başka yönlere çekildiğini, sahada da yardımların devam ettiğini görüyoruz. Bir terör örgütüyle bir başka terör örgütünü bertaraf edemezsiniz. PYD’ye verilen her silah aslında PKK’ya verilmiş demektir. Biz ilkeli tutumumuzu devam ettireceğiz."

-Zarrab davasında en kötü senaryo ne olabilir?

Davanın seyrine, medyadaki yansıtılma biçimine baktığınızda bunun siyasi bir operasyon haline getirildiği görülmektedir. Çok başka yerlere çekilmeye çalışılan bir siyasi dava haline getirilmiştir. Zarrab’ın hapishanede çıkmak için ne tür anlaşmalar yaptığı, ne tür yalanlar söylemeye hazır olduğunu da ifade etmiştir.  Burası üzerinden sayın cumhurbaşkanımıza, Türkiye Cumhuriyeti’ne bir siyasi algı operasyonu yapılmaya çalışılmaktadır. Biz hukuki olarak Halkbank üzerinden desteği verdik. Ama kamuoyumuzda bir şantaj olarak kullanılmak istendiğini çok açık bir şekilde görmektedir."

-Kılıçdaroğlu’nun ATV ve A Haberi hedef alan tehditvari açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?

 Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamaları kabul edemez. İsim vererek hedef göstermesi basın özgürlüğüyle bağdaştırılabilir bir konu değildir. Bu saldırılarının temel sebebi, bu haber kanallarının milli duruş sergilemesidir. Kılıçdaroğlu’nun “açıklayacağım, yer yerinden oynayacak” iddialarının ne kadar boş olduğunu gördük.FETÖ’cülerin, ellerine tutuşturdukları kağıt parçalarıyla algı operasyonu yaptıklarını zannediyorlar. Bu tür iddialarla saldırılarla bu tür çamur at izi kalır yaklaşımıyla ne cumhurbaşkanımızı ne hükümeti karalama lekeleme gibi başarı elde edemeyecekleri, milletimiz her seferinde sandığa gitmek suretiyle bunu gösteriyor.

MHP İLE İTTİFAK AÇIKLAMASI

15 temmuz darbe girişiminden sonra, MHP son derece milli yerli, parti çıkarlarından önce milli çıkarları önceleyen bir tutumu oldu. Doğal ittifak ortamlarının oluşması kaçınılmazdır. Teknik anlamda seçime giderken bir ittifak şeklinde bir çalışma partiler arası çalışmayı gerektirmektedir. Benim genel merkezden aldığım bilgide, şu anda yürüyen bir teknik çalışma yok. 

-Neden ABD’de Sarraf davasıyla başlayan, Ortadoğu’da Suriye ve Irak ile devam eden bu üçgende, ABD yönetimiyle ilgili olarak asıl sıkıntı ne? Türkiye’ye yönelik siyasi algının yükselmesi mi, yoksa ABD yönetimi ile ABD derin devletiyle bir farklılık olduğu için mi bize öyle geldi? Gerçekten sıkıntı nerede başlıyor?

 Trump’ın yönetime geldikten sonra ABD yönetiminde farklılıkların olduğu aşikar. Dolayısıyla içerde tabi hangi gruplar hangileriyle nasıl mücadele ediyor bizim yorum yapmamız doğru olmaz. Bizim açımızdan da bunun bir sorun olduğu ortada. Trump’ın başkomutan sıfatıyla ‘PYD’ye silah verilmeyecek’ dedikten sonra Pentagon’un ‘silah vermeye devam edeceğiz’ açıklaması. Bu konuda kendi aralarında netliğin ortaya çıkması gerekir diye düşünüyoruz. Davalar meselesinde, New York’ta görülen davanın, mahkemenin hakimin sorularından medyaya yansıtılmasına kadar, bunun bir siyasi algı operasyonunun parçası haline getirildiğini hepimiz görüyoruz, hayretler içerisinde de izliyoruz. Bu konuda, PYD konusunda, FETÖ’nün rahat hareket edilmesine izin verilmesi konusunda olsun, Türk-Amerikan ilişkilerini riske atan yaklaşımları görüyoruz. Şimdi bu kaçan kişiler ABD’de bu kadar rahat ediyorsa, acaba bunları kollayan birisi mi var, hangi gruplar bunu kolluyor diye soruların sorulması gayet doğaldır. Biz de soruları yöneltiyoruz ama tatmin edici bir cevap almış değiliz.

-Bu davaların sonucunda Türk bankacılık sistemine ceza çıkarsa Türkiye'nin tavrı ne olur?

Geçmişte de örnekleri var. Bazı Avrupa bankalarıyla ilgili davalar olmuş. Hukuki süreci hep birlikte inceleyelim. Halkbank iyi bir avukat ekibi oluşturdu. Hukuki zemine oturduğunu bir görelim, ondan sonra gerekli adımlar atılacaktır elbette. Biz herhangi bir şekilde uluslararası hukuka bir işlem yapmamıştır Türkiye Cumhuriyeti. Ama bu konuların tekrar gündeme getirilmesi, 17-25’te FETÖ’cü savcıların yapamadığı Türkiye’de başaramadığı şeyi New York üzerinden hayata geçirmeye çalıştığını hepimiz görüyoruz.

-Afrin operasyonu için hazırlıklar ne aşamada? 

 İdlib’de çatışmasızlık bölgelerinin oluşturulması için Türkiye olarak 12 gözlem noktasının sorumluluğunu üstlenmiş durumdayız. Orada bizim askerlerimiz gözlemci olarak bulunuyorlar. İdlib’deki kritik durumu biz de takip ediyoruz. Sivillere dönük saldırıların olmaması, yeni göç dalgalarının önlenmesi açısından önem arz ediyor. Afrin ile ilgili tehditler olduğunda TSK anında sınırdan cevap vermektedir. Bunun ilerisinde bir tehdit değerlendirmesi yaptığımızda, Türkiye olarak kimseye danışmadan adımları atarız. Bu sahadaki gelişmelerle şekillenecek bir konudur.

-Merkel, Adim Öksüz'ün yakalanmasıyla ilgili talimat verildiğini söyledi. Adil Öksüz ve FETÖ'cülerin konusunda bir gelişme var mı?  

Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmelerde bu konular da etraflı şekilde ele alındı. Adil Öksüz konusu telefon görüşmesinde gündeme geldi. Merkel de bu kişinin Almanya’da bulunup bulunmadığına dair çalışma başlatacaklarını ifade ettiler. Şu ana kadar yeni bir bilgi yok. 

-Zarrab için bir değerlendirme yapar mısınız?

Kendine göre bir anlaşma yapmış, itirafçı olmuş. Onu bir görelim bakalım. Tablo netleştikten sonra değerlendirme yapmak daha isabetli olur. (Hürriyet)