Ürün ve hizmetlerin belirlenmiş kriterlere, standartlara veya alıcı firma isteklerine uygunluğu deney ve kalibrasyon laboratuvarlarında yapılacak test ve incelemeler sonucunda belgelenmektedir. Uygunluk Değerlendirme işlemlerinin güvence altına alınması için üçüncü taraf kuruluşların teknik yeterlilikleri ve şeffaflığı önem arz etmektedir. Bu bağlamda; uygunluk değerlendirme hizmetlerini güvence altına alan en önemli unsur akreditasyondur. Laboratuvar hizmetleri için TS EN ISO /IEC 17025 standardı kapsamında akreditasyon yapılmaktadır.

Ulusal ve uluslararası alanda saygınlığı ifade eden laboratuvar akreditasyonu, laboratuvarların yeterliliğinin resmi olarak tanınmasını sağlayarak, müşterilere güvenilir deney, analiz ve kalibrasyon hizmetlerini belirleme ve seçmede kolay bir yöntem sunmaktadır. Türkak'ın son verilerine göre ülkemizde akredite deney laboratuvar sayısı 721, akredite kalibrasyon laboratuvar sayısı ise 119 olarak gözükmektedir.

Ülkemizdeki deney laboratuvar pazar büyüklüğü 1,5 milyar $'ı geçmektedir. Ancak bu rakamın maalesef yüzde 20'lik kısmı yerli kaynaklardan karşılanabilmektedir. Türkiye bu ihtiyacı sağlayacak potansiyele sahip olmasına rağmen maalesef yurt dışına bağımlı olmaktan kurtulamamıştır. Türkiye'de laboratuvar alt yapısına doğru yatırımlar yapıldığı takdirde sadece ülkemizde bu ihtiyacı karşılamakta kalmayıp Ortadoğu ve balkanların laboratuvar ihtiyacını karşılayan önemli bir merkez haline gelebiliriz.

Bu bağlamda; iki yıl önce Türk Standardları Enstitüsü bünyesinde bir çalıştay düzenlenmiş yurt dışına giden laboratuvar hizmetlerinin ülkemize kazandırılması noktasında yapılabilecekler masaya yatırılmıştı. Ülkemizdeki deney laboratuvarı ve gözetim ve muayene alanında faaliyet gösteren kuruluşların iştirak ettiği bu çalıştayda Türkiye'deki uygunluk değerlendirme alt yapısının ortaya çıkarılarak, eksik ve güçlü yanların tespit edilmesi, bu alandaki mükerrer yatırımların önlenmesi, sanayicilerin bu alandaki ihtiyaçlarının belirlenmesi ve giderilmesi için gerekli hamle ve yatırımların yapılması konuları görüşülmüştü.

Ancak TSE bünyesinde gerçekleştirilen bu faydalı çalıştay sonrası ülkemizde gelişen olağanüstü olaylar maalesef sektörde yapılabilecek önemli yatırımlara sekte vurdu diyebilirim. PKK, DAEŞ , FETÖ derken ülkemizde OHAL durumu ne zaman normale dönecek belirsizliğini koruyor. Böyle bir ortamda yatırımlardan söz etmek çok da kolay olmuyor. Umarım 2016 senesinin sonuna doğru üzerimizdeki kara bulutları dağılır 2017'ye umut içerisinde gireriz. Uygunluk Değerlendirme sektörüne yapılacak doğru yatırımlar Türk sanayisinin ve ekonomisinin büyümesine ve dünyada söz sahibi olmamıza vesile olacaktır.