Bir atasözümüz var, "Yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder" diye...
İnsanları dinden soğutan, hatta dinden çıkaracak türden vaaz eden hocalar ortalıkta dolanıyor.
Çok ünlü, hatta bir televizyon kanalı bile bulunan hoca vaaz ediyor...
"En çok salavat getiren, cennette en çok huriye sahip olur. Beleş iş yok. Yatana saman yok. Salavata devam, huriler bol. Resulullah öyle buyurdu. Şimdi kadınlar bunu duymasın. Ahirette zaten o damarları alınacak. Sinir damarları, kıskançlık damarları alınacak. Yoksa cennette de başımıza bela olur. Uğraşamayız ki, cennet sıkıntı yeri değil."
Aklı fikri kadında olan, kadını aşağılayan, menfaat düşkünlüğü, çıkar hesapları vaaza da yansımış...
Salavatla huri pazarlığı yapılıyor... Çok salavat, çok huri... Söylerken bile insan utanıyor...
Bu nasıl bir zihniyettir, çıkar için salavat getirmeyi düşünebiliyor.
İnsan cennette çok huri alacağım diye salavat getirir mi?
O Yüce Peygamber'e bile uyduruk hadislerle iftira atıyorlar...
Kadını küçümseyen, kadını yok sayan zihniyet hakim kılınmak isteniyor...
Kadınları başa bela olarak görüyor. Kadınları erkeklerin hizmetkârı olarak düşünüyor.
Hz. Peygamberimiz (SAV) veda hutbesinde kadınlar için şöyle buyuruyor; "Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır."
İslâm'ı bilmeyen bir insan, bu tür hocaları dinledikten sonra Müslümanlığı seçer mi?
Hatta bu hocalar Müslümanları bile yoldan çıkarır...
Bu konuşmayı hocalar değil de, başka biri yapsa...
"Sen salavatla huri mi alacaksın, Hz. Peygambere ne diye iftira atıyorsun" diye tefe koyarlardı... 
Ama aynı konuşmayı cüppe giyip, sarıkla yaptığın zaman millet ciddiye alıyor, inanıyor, peşinden gidiyor...
Bu tür konuşmaları ciddiye alan insanlar da maalesef toplumda egemen olmak istiyor...
Sonra da Müslümanlara, hocalara saygı gösterilmiyor diye dert yanıyoruz...
Öncelikle bu tür hocalardan kurtulalım...
Yoksa din gerçekten elden gidecek...

*****
Köprüleri yıkma

İmamı Şafii, talebelerinden biri olan Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşer.
Öyle ki talebesi öfkesinden dolayı dersi terk eder ve evine gider.
Akşam olunca Yunus kapısının çalındığını duyar; "Kim o?" der.
Kapıdaki kişi, "İmamı Şafii" karşılığını verir.
Yunus, kapıyı açar ve İmam Şafii'nin kapıda beklemekte olduğunu görür. Hocasının ayağına kadar gelmesine çok şaşırır.
İmam Şafii kapıyı açan talebesi Yunus'a şu nasihatte bulunur:
1- Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?
2- Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!
3- Ey Yunus, hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme.
4- Bütün kalbinle günaha öfkelen ama günahkâra acı, ona merhamet göster.
5- Ey Yunus, sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster.
6- Ey Yunus, görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil.

***
TEBESSÜM
Hatim

Nasreddin Hoca ve karısı konuşuyorlardı.
Karısı:
- Benim yüzüme bakarken besmele çekiyorsun.
- Ne olmuş yani?
- İmam efendi, karısının yüzüne bakarak Yasin okuyormuş.
Hoca gülmüş:
- Ben o kadını görsem, hatim bile indiririm!
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu da ilimdir.
Hz. Muhammed (SAV)