Avukat bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu, ağzı ile yaralı kuşları besleyen dedesinden almış hayvan sevgisini. Şimdi İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı olarak dilsiz canlıların haklarının ihlal edildiği davalara bakıyor.

Kadın Kadına köşemin bu haftaki konuğu İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu. Avukat bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Kalafatoğlu, ağzı ile yaralı kuşları besleyen dedesinden hayvan sevgisini almış. Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, hayvan hakları için mücadele etme kararı alan Kalafatoğlu, Türkiye'de ilk kez 2006 yılında bir baro çatısı altında kurulan Hayvan Hakları Komisyonu'nda yer almış. Uzun yıllardır hayvan hakları ihlalleri ile ilgili davalara bakan Kalafatoğlu, tüm Türkiye'de kendisine konu ile ilgili çok sayıda ihbar telefonları geldiğini söylüyor. Türkiye'de şu anda baro çatısı altında 45 tane hayvan hakları merkezi bulunuyor ve ülkenin dört bir yanından avukatlar hayvanların hakları için mücadele ediyor. 

- Hayvan hakları ihlalleri konusunda uzun yıllardır büyük emek harcıyorsunuz. Türkiye'de ilk kez baro çatısı altında bir hayvan hakları merkezi kurdunuz.  Bu kapsamda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

"Evet, benim için böyle bir yapının ilk adımlarını atabilmek çok özel. 2006 yılında kurduğumuz bu yapıda bugün 5 farklı adliyede arkadaşlarımız çalışıyor. Birbirimize hukuki bilgilendirmeler ve seminerler veriyoruz. Dergi ve kitaplar çıkartarak toplumda hayvan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz ve toplumu bilinçlendirmek istiyoruz.     Bir ihlal durumunda bu dilsiz canlıların da bir avukatları olduğunu ve onları savunduğunu insanlara anlatıyoruz. 12 yıldır bu davalara bakıyorum ve inanın hayvanlar üzerinden tek kuruş kazanmadım. Normalde gayrimenkul ve medeni hukuk davalarına da bakıyorum ancak önceliğim her zaman hayvan dostlarımız oluyor. Bunu kendime bir görev edindim ve nerede bir ihlal varsa kendimi orada buluyorum. Geçtiğimiz günlerde de tüm adliyelerde eş zamanlı bir basın açıklaması yapıp, hayvanlara yönelik şiddeti kınadık."

SEÇİM VAATLERİ ARASINDA

- Hayvanlara yönelik şiddete dair ihlaller siyasetçilerin seçim vaatleri arasına da girdi. Hatta hayvanlara yönelik şiddetin 10,5 yıldan başlayacağına dair konuşmalar yapıldı. Siz, bu gelişmeleri nasıl karşılıyorsunuz?

"12 yıl önce bu yola çıktığımızda ciddiye dahi alınmıyorduk. İnsan öldürmeye bile bu kadar ceza verilmezken hayvanlara yönelik nasıl bir ceza bekliyorsunuz diyerek bizi ciddiye almıyorlardı. Geçen süre içinde epey yol katettik ama siyasetçilerin seçim vaatleri arasına girmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceklerini bilemem ama gündemlerine almış olmaları bizler için çok kıymetli."

- Hayvan hakları ihlalleri noktasında bugüne dek en çok zorlandığınız dava hangisiydi?

"Hayvan hakları ihlalleri davalarının hepsinde çok zorlanıyorum. Çünkü, gördüklerimiz duyduklarımız bir insanın kaldırabileceği normallikte değil. Hayvana şiddetin bir sonraki adımında insana şiddet olduğu için, hayvana şiddet uygulayan veya tecavüz eden şahısların ciddi anlamda incelenmeleri gerekiyor. Canlıları bir zincir olarak düşünürsek en zayıf halkada hayvanlar var. Güçlünün zayıfa uyguladığı şiddete en başından karşı çıkabilirsek, en zayıf halkamıza en başta sahip çıkabilirsek işte o zaman doğru bir şey yapmış oluruz. Hayvanları sevmeseniz dahi bunun bilinci ile hayvana şiddete karşı çıkmalısınız."

HAYVANLAR EŞYA OLARAK GÖRÜLMEMELİ

- Hayvan hakları konusunda Türkiye'deki en büyük hukuki sıkıntı olarak ne görüyorsunuz?

"En büyük hukuki sıkıntı olarak, sahipsiz hayvanların eşya olarak görülmesi ve Kabahatlar Kanunu'na göre idari para cezası veriliyor, sahipli hayvanların da mal olarak kabul edilip TCK'ya göre, mala zarar vermekten tutuklanıyor. Bu cezalar da 6 aydan başlıyor. Bizler bu cezaların 2 yıldan fazla olmasını ve şahsın bu süreyi fiziki olarak yatmasını talep ediyoruz."

- Hayvana yönelik şiddetin temelinde sizce ne bulunuyor? Ayrıca, şiddet olayları eskiden yok muydu yoksa sosyal medya ile mi daha görünür oldu? 

"Hayvana yönelik şiddetin temelinde kesinlikle sevgisizlik bulunuyor. Aslında, burada kısır bir döngü var. Görünür olması insanlarda merak uyandırıyor. Hayvana tecavüz edilmiş fotoğraflar sosyal medyada dolaşıyor ve insanlar bir ihlalin varlığını duyurduklarını zannederken hayvan pornosuna hizmet ettiklerinin bilincinde değiller. Bu yüzden bu tarz görselleri paylaşırken hassas olunması gerekiyor. Evet, insanlar bu ihlali duymalı gerçekler ile yüzleşmeli ama bunu yazı ile halledebilirsek daha iyi olur düşüncesindeyim."

YEREL YÖNETİMLER SINIFTA KALDI

- Yerel belediyelerin hayvan hakları ihlalleri konusunda notları nasıl?

"Bu noktada 0 ve 6 puan vereceğim belediyeler var ama 10 vereceğim bir belediye yok. Özellikle barınaklar, belediyelerin sürgün yeri olarak gösteriliyor. Oysa barınaklarda hayvanları seven, onların gözlerine bakınca içi titreyen insanların olması gerekiyor. Belediyeler hayvanları yük olarak görüyor. Bu düşüncenin aşılması lazım."

- Geçtiğimiz günlerde kediye tecavüz eden bir şahıs tutuklandı. Sizce bu umut verici bir gelişme mi?

"Evet, o şahsın tutuklanması güzel ama bizim için iş henüz bitmedi. O şahsın yargılama süreci sonunda hüküm giymesi ve o hükmü fiziki olarak çekmesi de gerekiyor."

KADIN EN GÜÇLÜ VARLIKTIR

- Ülkemizdeki kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar olaylarına yönelik neler söylemek istersiniz?

"Bu şiddet olaylarını içselleştirerek önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. Kadınlar yeryüzündeki en güçlü varlıklardır. Çünkü, korumayı biliyorlar canın kıymetini biliyorlar, sevgi ve şefkat dolular. Her zaman derim dünyayı kadınlar kurtaracak. Erkek egemen toplumlarda yaşayan erkekler elbette bu düzenin devam etmesini ister ama kadınlar buna itiraz edebilmeli. Bunun içinde kadınların erkekler ile eşit dünyada var olabiliriz öğrenerek büyümeleri gerekiyor ezilerek değil. Örneğin, yıllarca kadın olduğum için değil avukat olduğum için saygı duyuldu bana. İşte bu durumu kadına saygıya çevirebildiğimiz gün, güzel şeyler olacağına inanıyorum."