Yazar Charles Arthur dijital savaşlar kitabında okurlarını Apple, Google ve Microsoft’un aynı dijital alanı paylaştıkları 1998 yılına götürüyor. Charles Arthur; Dijital dünyanın 3 dev şirketi radikal biçimde birbirlerinden farklıydılar ve sonrasında dijital alanın farklı bölgelerini denetim altına almak için aralarında bir dizi meydan savaşına tutuşacaklardı. Savaşların yaklaşmakta olduğunu bilemezlerdi diye 1998 yılından günümüze mesajlar veriyor.

Kitapta anlaşılır ve kapsayıcı biçimde üç şirketin çok farklı kültürleri analiz ediliyor ve her cephede kazananların kim olduğu değerlendiriliyor. Dijital arenadaki son gelişmelere ve Samsung gibi yükselen rakiplere de yer veriliyor. Çin’in müzik çalarlar ve akıllı telefonlar için bir montaj üssü olmaktan dünyanın en büyük akıllı telefon işletmesine dönüşümü de ayrı bir bölümde inceleniyor.

Charles Arthur 1998 yılında üç şirket üzerinden dijital savaşlara vurgu yaparken, 2000’li yılların başında ise dijital dünyaya farklı bir pencere açıldı. 2004 yılının Şubat’ında ABD Massachusetts eyaletinde Mark Zuckerberg, Harvard kolejindeki arkadaşları Eduardo Saverin, Andrew McCollum, Dustin Moskovitz ve Chris Hughes ile birlikte Facebook sosyal medya platformunu kurdu. Facebook’un kurulmasıyla birlikte dijital savaşlar dönemi farklı bir boyut kazandı.

Facebook kişisel paylaşım platformu kurulunca çok kısa sürede büyüyerek dünyanın en değerleri şirketleri arasına girdi. Dünyanın her tarafında insanlar kişisel bilgilerini paylaşarak hesaplar açmaya başladılar. Bir süre sonra şirketin veri sızıntısı haberleri ortaya çıkınca bazı insanlar hesaplarını kapatıp dondursa da büyük çoğunluk Facebook virüsünü almış bağımlı olmuştu.

Facebook kurucusu Mark Zuckerberg ortaya çıkan veri sızıntısı haberleri sonrası ABD senatosunda ifade vermek zorunda kaldı. Zuckerberg, ifadesinde, merkezi Londra'da bulunan Cambridge Analytica adlı veri analiz firmasının, 87 milyon Facebook kullanıcısının hesaplarından izinsiz topladığı kişisel verileri ABD ve İngiltere'de kritik siyasi seçimleri etkilemek için usulsüz kullandığına yönelik iddiaları 44 ABD Senatörü önünde değerlendirdi ve senatörlerin sorularını yanıtladı.

Senatör Whip Durbin, facebook kurucusuna yönelttiği soruya " Sayın Zuckerberg, dün gece kaldığınız otelin adını bizimle paylaşır mısınız? diye başladı. Zuckerberg'in gülerek "Hayır" yanıtı vermesi üzerine senatör bu sefer Zuckerberg'den geçen hafta kimlere mesaj attığını söylemesini istedi. Zuckerberg'in buna da "Hayır" yanıtını vermesi üzerine Senatör, "Sanırım her şey bundan ibaret, gizlilik hakkınız" dedi.

WhatsApp’ın gizlilik politikasını değiştirme ve sözleşme onayı istemesiyle birlikte Zuckerberg’in ABD Senatosuna verdiği bu ifadenin görüntüleri sosyal medyada paylaşılmaya başlandı. Kendisi kişisel bilgilerini senatoya vermek istemezken, WhatsAPP kullanıcılarının üçüncü taraflara veri paylaşımını açmak istemesi büyük tepkilere neden oldu.

Gizlilik sözleşmesini yenilemesiyle birlikte bu sözleşmeyi kullanıcılara zorla kabul ettirmeye çalışan ve bu kapsamda tepki toplayan WhatsAPP’tan bir başka skandal haberi daha geldi. Bu kez yazılım hatası nedeniyle kullanıcıların bilgilerinin Google’a sızdırdığı haberleri ortaya çıktı.

Hata nedeniyle WhatsApp'ta kullanıcıların oluşturduğu gruplar Google aramalara düşürken, arama sonuçlarında bu grupları görenler WhatsApp gruplarına erişebilir hale geldi. Bu hata nedeniyle gizli whatsApp gruplarının katılma linkleri de arama sonuçlarında yer aldı. Gruplara Google üzerinden girenleri gruplardaki kullanıcıların telefon numaraları ve fotoğraflarına erişme şansı buldu.

Kullanıcıların grupları bir bir ortaya dökülürken, WhatsApp'ın sorunu çözdüğü belirtildi. Ancak grup bilgilerinin ne kadar süre arama sonuçlarında yer aldığı bilinmiyor. Gadgets360'ın paylaştığı bilgiye göre söz konusu hata bugüne dek 1700'ü aşkın grubu etkiledi ve 7 bini aşkın profil bilgisi Google arama sonuçlarına sızdı.
Ancak bu sorun ilk kez yaşanmıyor.

Benzer bir hata geçen yıl da yaşanmış, kısa sürede sorun giderilmişti. Aynı sorunun sık aralıklarla meydana gelmesi ise kafaları karıştırdı. WhatsApp, söz konusu hatayla ilgili detaylı bir açıklama henüz yapmış değil. Ancak şu sıralar gizlilik sözleşmesi nedeniyle diken üstünde olan WhatsApp, bu hata yüzünden de zor durumda kalacak gibi görünüyor.
Türkiye’de yaklaşık 45 milyon WhatsAPP kullanıcısı var ve doğal olarak ülkemizde bir tedirginlik oluştu. Birçok kişi WhatsAPP’ın bu kararını protesto ederek farklı platformlara geçmeye başladılar. Ancak Telegram gibi BİP gibi diğer platformların ne kadar güvenli olduğu da tartışma konusu.

WhatsAPP veri dayatmasının ardından Rekabet Kurumu harekete geçerek resen soruşturma başlattı. Hemen ardından kişisel verileri koruma kurulu toplanarak bu konuda atılacak adımlar noktasında bir karar alınacağını duyurdu. Uzmanlar kanun kapsamında bir ürün ya da hizmetin kullanımı noktasında asla kişisel verilerin işlenmesi için rıza şartı istenemez. Facebook gibi şirketlerin bir faaliyet için gerekli olan en az veriyi kullanması gerekiyor diyor.

TBMM Dijital mecralar komisyonu, WhatsAPP’ın gizlilik politikasını değiştirme ve sözleşme yenileme onayı istemesiyle ilgili tartışmaları masaya yatırdı.  Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, BTK, sosyal medya platform kuruluşları, STK’lar ve bilim insanlarının dinlenilmesi kararı alındı.

WhatsApp’ın devletlere dayatma içinde bulunduğu tespiti yapılan toplantıda, tüm üyelerin imzasıyla durumun kınanması kararlaştırıldı. AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Partili üyelerin imzasını taşıyan ortak metinde, “WhatsApp’la gündeme gelen dijital mecraların mevcut gizlilik politikalarıyla üçüncü taraflara veri paylaşımını doğru bulmuyoruz” ifadelerine yer verildi.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Yayman, dijital veri güvenliğinin ancak yerli ve milli yazılımla mümkün olabileceğini belirterek, “Bir takım dijital şirketlerin yaratmak istediği yeni bir teba ve dünya var. Buna karşı milli bir yazılımla ancak karşı durulabilir” düşüncesini dile getirdi.

Yazar Charles Arthur kitabında üç şirket üzerinden dijital savaşlar döneminin başladığını 1998 yılında okurlarına anlatıyordu. Bu üç şirkete 2000’li yılların başında Zuckerberg’in şirketleri de eklendi.

Bu bağlamda; Hüseyin Yaymanın yerli ve milli yazılım hatırlaması çok önemli, kendisine katılıyorum. Türkiye’de yerli ve milli yazılım üretecek beyinler olduğunu biliyorum. Ancak üretim yapacak bu değerli insanlarımız kendi ülkelerinden ümidini kesip yurt dışına gidiyorlar. Onları ülkede tutmanın acil yollarını bulmamız gerekiyor.

Aşı konusunda bunun acı örneğini yaşadık. Çin’den tedarik ettiğimiz Sinovac aşısı ile ilgili tartışmalar devam ederken, Biontech-Pzifer aşısını bulan iki Türk doktor dünyaya umut oldu. Ancak bu aşı henüz ülkemize gelmedi, ABD, Almanya, İngiltere v.d AB ülkeleri bu aşıyı kullanmaya başladılar.

Sanayi devrimini yapanlar ve uyum sağlayanlar kuralları belirleyen tarafta yer alırken, diğerleri kurallara uyan tarafta yer aldı. Sanayi devrimi geride kaldı, artık dijital devrim çağındayız. WhatsAPP olayında gördüğümüz üzere Dijital devrimi yapanlar kuralları belirliyor. Biz bu sefer belirleyen tarafta olmamız için sürece biran önce uyum sağlamalıyız. Bu treni de kaçırırsak binecek tren bulamayabiliriz.