Haberleri okumuşsunuzdur.

Türkiye’de 700 bin devre mülk mağduru var.

Aileleri ile birlikte bu rakam 2 milyonu geçiyor. Başka bir deyişle her kırk kişiden biri devre mülk mağduru…

Devre mülk mağdurlarının sorunlarını araştırmak üzere Meclis’te araştırma komisyonu bile kuruldu.

Maketten satışı yapılan ve bitmeyen devre mülkler var. Bitmeyen devre mülkler için aidat toplayanlar, aynı devre mülkü onlarca kişiye satanlar var.

Lüks salonlarda, göstermelik maketlerle, hayali filmlerle insanlar kandırılıyor.

Zeytin tarlaları, patates tarlaları devre mülk yapılacak diye gösteriliyor.

Sonuç yine fiyasko…

Yüzbinlerce mağdur…

Sadece devre mülkte değil, neredeyse her sektörde benzer mağduriyetler yaşanıyor.

İnsanlar ah vah ediyor, şikâyet üzerine şikâyet yağıyor…

Sonuç yok…

Tabii ki insanların tedbirsizliği, bilgisizliği ve de az verip çok kazanma hevesi dolandırıcıların iştahını kabartıyor…

Ancak…

Yüzbinlerce kişi dolandırılıyorsa tedbir alınmaması garip değil mi…

Başında tedbir alınsaydı, aynı devre mülkü onlarca kişiye satanlar yakalansaydı, bu kadar insan mağdur olmazdı…

Bizde maalesef önce insanlar mağdur oluyor, mağdurlar yüzbinleri bulunca tedbir alma yoluna gidiliyor…

Devre mülk mağdurları yıllardır konuşuluyordu… Maketten yapılan ve bitmeyen devre mülk mağdurlarını duymayan bilmeyen kalmamıştı…

Buna rağmen yapanın yanına kâr kaldı, kâr kalıyor…

Bireysel yapılan şikayetler çoğu zaman ciddiye alınmıyor…

Mağdur sayısı binleri bulursa ve eğer medyada seslerini duyurabilirlerse tedbir alma yoluna gidiliyor…

Genel anlayış olayları önlemek veya dolandırıcıların önünü kesmek için değil de…

Olay bittikten sonra failleri yakalamak üzerine kurgulanmış…

Nasrettin Hoca misali… Testi kırılmadan kimse dönüp bakmıyor…

Testi kırılınca da çare kalmıyor…

Yine gariban vatandaşın canı yanıyor…

*****

Yanlış kantar seni de tartar

İhtiyar adamın çok sevdiği hanımı evde tereyağı yapıyordu. Kendisi da her gün evlerinin yakınındaki mahalle bakkalına satıyordu. Gelini ve oğlu trafik kazasından hayatını kaybetmiş, geride kalan iki torununa da onlar bakıyordu. Tek geçim kaynakları buydu.

Bakkal, ihtiyar adamın dürüst olduğunu bildiği için getirdiği tereyağını hiç tartmadan tezgaha koyup satıyordu.

Günlerden bir gün bakkalın içine şüphe düştü. İhtiyar adam gittikten sonra tereyağını tartmak istedi. Tereyağını teraziye koyduktan sonra gördükleri karşısında adeta çılgına döndü. Yağ, bir kilo değil, 900 gram gelmişti.

“Bunu bana nasıl yapar” diyerek ağzına geleni söyledi. Artık o ihtiyar adamdan tereyağı almayacaktı.

Ertesi gün olduğunda her zamanki gibi ihtiyar adam bakkala geldi ve getirdiği tereyağını uzattı. Bakkal, sert sert baktıktan sonra “Utanmıyor musun sen, bir daha buraya gelme” diyerek ihtiyar adama kapıyı gösterdi.

İhtiyar adam, gördüğü muamele karşısında şaşkındı. Ne olduğunu anlayamadığı için sakin bir vaziyette sordu: “Bir yanlışlık mı oldu efendim?”

Bakkal, ihtiyar adamın sakinliği karşısında daha da öfkelendi. “Adama bak, bir de yanlışlık soruyor” dedi ve ekledi: “Efendi, senin bana verdiğin tereyağını tarttım, bir kilo değil, 900 gram geldi. Ayıp değil mi bu yaptığın. Bir de utanmadan konuşuyorsun.”

İhtiyar adam utandı. Başını önüne eğerek; “Evde bizim terazimize koyacak kiloluğumuz yok. Sizden bir kilo şeker almıştık, ağırlık olarak onu kullanıyoruz” dedi.

Yanlış kantar, gün gelir seni de tartar…

*****

TEBESSÜM

Tasarruf

Temel’in oğlu kan ter içinde koşarak eve gelir.

- Baba tam yüz lira tasarruf ettim, otobüse binmeyip yanında koştum.

Temel biraz kızgın:

- Oğlum biraz daha akıllı olsaydın da taksinin yanında koşsaydın ya… Daha çok kazanırdın...

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Cahil insanın yanında kitap gibi sessiz ol.

Mevlana