Ruhumla ve duygularımı hemhal oldu. Türkülerin kanadında sermestken, Arguvan türkülerinde olduğu gibi nice  “vay”, “vah”, “ah” çektim.  Ah’larım, vah’larım, vay’larım 24 Eylül 2019 Salı Günü akşamı T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosunun Bağlarbaşı Kültür Merkezi’ndeki konserini dinleme nasipsizleri içindi. Gönül güzellikleri daha çok, daha çok insanlarla paylaşmak arzuluyor. Ancak nasibi olanlar ulaşabiliyor.

Müdürlüğünü Rahmi İbicek’in yaptığı İstanbul Devlet Türk Halk Müziği  Korosu,  1993 Yılında kuruldu. Çalışmalarına Ekim 2008'de Üsküdar'daki Eski Tekel Binasında başladı. Uğur Kaya’nın yönetimindeki koroda kırk beş sanatçı görev yapmakta. Her yıl İstanbul’da periyodik olmak üzere, yurt içinde ve yurt  dışında konserlerini sürdürüyor. Halkın beğenisini kazanıyor. "Geleneksel Müziğimizde Divanlar ve Klasik Uzun Havalar" ile "Bar Havaları, Ağırlamalı Halaylar ve Zeybekler" adlı iki adet Proje CD çalışması yaptı.

İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu’nun Sezon Açılış Konserinde “Ana” teması işledi. İlk konseri niçin analara ithaf ettiklerini Şef Uğur Kaya şöyle açıklıyor:

“Ana, türkülerimizde en önemli değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Ana koruyandır, sevendir,  merhamet edendir, ağlayan, çile çekendir. Evladın acısını yüreğinde hisseden, ardından hayır duaları eden, sarıp sarmalayandır. Candır, gül kokulu, gerçek aşkın ta kendisidir. Çaresiz kaldığımızda  “Anam” diye haykırdığımız, medet umduğumuz, Cennet’in ayaklarının altında olduğu, hakkını ödeyemediğimizdir.

Kızımız; hayırlı evladımız, kınasında gözyaşı döktüğümüz, telli duvaklı gelinliğiyle emanet ettiğimizdir. Canımız, ciğerimiz.  Bacılarımız, ailenin en çok çalışanı, anaya yardım, babaya saygı gösterip, abiye arka çıkan, gardaşını koruyan üstüne titreyenimizdir.  Yar... Sevginin, aşkın zirvesi, Kerem misali yandıran, Ferhat misali dağları deldiren, Mecnun misali çöllere savuran.  Eş...  Aşık İsmeti'nin ifadesiyle;  ilahi emirle arkadaş olunan, beraber ağlayıp beraber gülünen, yol bekleyen, sofra kurup önce tatmayan, bir taneyi bile çöpe atmayan, kahırlara taş gibi sabır gösteren, kuş gibi çöp çekerek yuva yapan, kapının kilidi, evin direği, kırk yılın içinde "öf" demeyen, kırmayan, çocuklarımızın anası...

Acılar, ölümler, haksızlıklar sizlerden ırak, yuvalarınız huzurlu ve mutlu olsun... Bu konserimizi; üzerimizde hakları bulunan teyzemiz, halamız, ninemiz varlıklarıyla bizlere güç veren, hayatımızın temel taşları kadınlarımıza ithaf ediyoruz.”

Konser koronun okuduğu Âşık Veysel’in “Dokuz ay koynunda gezdirdin beni “ türküsü ve Kırşehir yöresinden “Anam ağlar başucumda oturur,” sözleriyle başlayan türkü ile başladı. Çiğdem Elmas, Sivas yöresinin “Bir kuzuda taş dibinde meliyor uzun havasını “Ah Hüseyin” Bugün Matem günü derler ağıtına bağladı. Sanırım salonda bulunan onlarca kişinin gözleri buğulanmıştır. Konser Hamdiye Efeoğlu’nun okuduğu Şanlıurfa’dan  “Al yeşil dökün anneler mezar taşıma” türküsü ile sürdü.

Serkan Çağrı’nın klarnet ile yaptığı taksimin arkasında “Çaya iner ağlarım” adlı türküyü enstrümantal yorumlaması tek kelime ile muhteşemdi. Böyle bir güzelliğin tekrarı olamazdı. Nasipsizler için “ah”, “vay”, “vay!” demekte haklıydık.

İsmail Altınsaray “Doğar yaz ayları çiçekler açar”, İbrahim Halil Altıngöz “Güzel ne güzel olmuşsun”, Zehra Ganioğlu “Geceler yârim oldu”, Tekin Büyükkaya “Mugam (Tar Açış: İlker Çelik) Ana meni yaz ağla” türkülerini çok güzel yorumladılar. Koro ve saz sanatçıları bir zamanların moda deyimiyle fevkaladenin fevkindeydiler.

Koronun okuduğu  “Adalardan çıktım yalan”, “Yıldız Dağı”, “Koyun gelir yata yata”, “Elma attım yuvarlandı”, “Üç kız bir ana”, “Anam yoğurdun ayran eylesin” ve “Geline bak geline” türküleri “ana kadın” temasına uygun seçilmişlerdi. Bunların dışında Uğur Kaya’nın yönetimi için “İyi ki var” dememin yavan kalacağını biliyorum. Uğur Kaya, bir yıl önce kaybettiğimiz Âşık İsmeti’nin hastanede yatan eşi için yazdığı şiiri içi dolu dolu okurken, benim buğulu gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.