Bugün 15 Temmuz… Kanlı darbe girişiminin birinci yıldönümü… Kimlere hizmet ettiği herkes tarafından çok iyi bilinen ve devletin içine sızan bir grubun, Türkiye’yi rayından çıkarmak için tezgâhladığı kanlı eylemin yıldönümü… Türkiye Cumhuriyeti, hatta daha eskiden beri tüm Türk tarihinde birçok kez darbe girişimi yaşandı… Kimi darbeler başarılı oldu, kimileri ise hukuk ve adalet engeline takıldı… 15 Temmuz’da olduğu gibi… Darbeler kimden ve nereden gelirse gelsin felâkettir… En kötü tarafı ise darbe dönemlerinde hukuk ve adaletin rafa kaldırılmasıdır… Sadece siyasi iktidar, görevden el çektirilmiyor... Hukuk ve adalet de yok sayılıyor…
27 Mayıs 1960 askeri darbesinde de, 12 Eylül 1980 askeri darbesinde de mevcut anayasa rafa kaldırılmıştı. Anayasa ile birlikte hukuk ve adalet de yok sayılmıştı…
15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlar, Allah korusun başarmış olsalardı, ülkeyi bir çıkmazın içine sürükleyeceklerdi…
Şükür; Türkiye, zor da olsa bu tehlikeyi atlattı… Darbeciler, hukuk ve adaletin olmadığı yerlerde kendine zemin hazırlar…
12 Eylül öncesini hatırlayın… Ne hukuk kalmış, ne adalet kalmış, ne de güvenlik kalmıştı… Halkı öyle bir noktaya getirmişlerdi ki, neredeyse darbecileri alkışlayacaktı…
Darbeyi önlemenin ve darbecilerin önünü kesmenin temel şartı, mevcut hukuk kurallarının işlemesini sağlamak, halkın adalete ve devlete olan güvenini tesis etmektir…
İnsanları işe alırken, devlet kadrolarına yerleştirirken, ehliyet, liyakat ve kariyeri gözetirsek… Şunun bunun adamlarına öncelik tanımamış oluruz ve devlette birilerinin kadrolaşma yapmasının önüne geçeriz…
Kanun önünde, mahkemelerde herkes eşit olursa… Suçlular hak ettiği şekilde cezalandırılırsa… Hiç kimse kendini kanunun ve adaletin üstünde göremez ve olmadık heveslerin peşine düşemez…
Halkın hukuka ve adalete inancı tam olursa… Darbe heveslilerinin peşine takılmaz ve onlara destek vermez. Hatta onların karşısında durur…
Demokrasi, hukuk ve adalet darbeye karşı en etkili panzehirdir…
Umarım 15 Temmuz hepimiz için iyi bir ders olmuştur…

MECUSİ VE ADALET

Hazret-i Ömer (R.A) Halife iken, şark cephesi kumandanı olan Sa’d bin Ebu Vakkas, Kûfe şehrinde bir köşk yaptırmak istedi. Bir Mecusi’nin evi, arsaya bitişikti. Burayı da satın almak icap etti.
Mecusi (Ateşe tapan) satmak istemiyordu. Evine gidip hanımına danıştı. O da; “Onların Medine’de bir Halifeleri var. Ona gidip şikâyet et” dedi. Mecusi, Medine’ye gidip Halife’nin sarayını aradı.
Dediler ki:
– Onun sarayı, köşkü yoktur.
– Peki, şimdi nerededir?
– Kendisi şehir dışına çıktı. Gidip aradı. Askerleri, muhafızları göremedi. Toprak üstünde uyumuş birini görüp dedi ki:
– Halife Ömer’i gördün mü? Hâlbuki bu zât, Hazret-i Ömer (RA) idi.
– Onu niçin arıyorsun?
– Onun kumandanı, benim evimi zorla satın almak istiyor. Kumandanı, Halife’ye şikâyet etmeye geldim.
Hazret-i Ömer (RA), Mecusi ile evine geldi. Kâğıt istedi. Evde kâğıt bulunmadı. Bir kürek kemiği gördü. Kemik üzerine, Besmeleden sonra; “Ey Sa’d! Bu Mecusi’nin kalbini kırma! Yoksa hemen yanıma gel!” diye yazdı.
Mecusi, kemiği alıp evine gelir. Hanımına; “Boşuna yoruldum. Bu kemik parçasını kumandana verirsem, alay ediliyor sanıp, çok kızacak” dedi. Kadının ısrar etmesi üzerine Sa’d bin Ebu Vakkas’a gitti.
Sa’d, askerleri arasında oturmuş, neşe ile konuşuyordu. Bir ara gözü, uzakta duran Mecusi’nin elindeki kemiğin üzerindeki yazıya ilişti. Emir-ül-müminin Ömer’in yazısını tanıyıp ansızın rengi soldu. Bu ani değişikliğe herkes şaşırdı. Sa’d, Mecusi’nin yanına gidip dedi ki:
– Her ne istersen yapayım! Aman beni Ömer’in karşısına çıkarma! Zira, onun cezasına takat getiremem. Mecusi, kumandanın bu durumunu görünce, hayretten aklı gitti. Aklı başına gelince, hemen Müslüman oldu. “Neden, hemen Müslüman oldun?” diyenlere şu cevabı verdi:
– Bunların Halifelerini gördüm. Yamalı hırkasını örtünmüş, toprak üstünde uyuyordu. Büyük kumandanlarının bundan titrediklerini de gördüm. Bunların hak dinde olduklarını anladım. Benim gibi, ateşe tapan bir kimseye böyle adalet yapılması, ancak hak olan dine inananlarda olur.

TEBESSÜM

Katil bakmadı Mahkemede bir cinayet davası görülüyordu. Adamın katil olduğu hemen hemen kesindi. Bunu gören sanık avukatının aklına bir cinlik geldi.
“Bayanlar baylar hepinize bir sürprizim var” diyerek saatine baktı. “Tam bir dakika sonra müvekkilim tarafından öldürüldüğü iddia edilen kişi bu mahkeme salonundan içeri girecek” dedi. Bunun üzerine hâkim ve seyirciler, mahkeme salonunun kapısına döndü. 1 dakika geçti ve hiçbir şey olmadı.
Bunun ardından avukat; “Bakın, ortaya bu iddiayı attım ve hepiniz heyecan içinde kapıya bakıp 1 dakika boyunca beklediniz. Bu da gösteriyor ki gerçekten ortada bir ölü olduğuna ve dolayısıyla müvekkilimin katil olduğuna sizler tamamıyla inanmış değilsiniz.
” Bu sözün ardından hâkim kararını açıkladı ve adamı suçlu buldu.
Avukat şok içinde: “Ama nasıl olur? Az önceki gösteriden hepiniz etkilendiniz, hepinizin kapıya baktığını gördüm.”
Hâkim: “Evet doğru, hepimiz baktık. Ama müvekkilini

GÜNÜN SÖZÜ

Ülkeler kılıçla alınır, ancak adaletle korunur.

Timur