Beşiktaş'ta gürültü yaparak komşuları rahatsız eden fitness hocası, kendisini uyarmaya gelen apartman görevlisi kadını, boğazını keserek öldürdü.

Denizli'nin Pamukkale ilçesinde iki grup liseli arasında "yan bakma" yüzünden bıçaklı kavga çıktı... Bir lise öğrencisi karnından bıçaklandı.

Antalya'da yakınlarını kaybeden üç kadın, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin yoğum bakım ünitesini basarak doktor ve hemşirelere saldırdı. Hemşireye tokat atan üç saldırgan kadın, bir hemşirenin saçını çekip başını beton zemine vurarak bayılttı.
Televizyondaki yarışma programı ile tanınan Murat Özdemir, bir papağana işkence etti, sonra da çektiği görüntüleri sosyal medyada paylaştı. İşkenceye maruz kalan zavallı hayvan kurtarılamadı.
İstanbul'da eşini dövdüğü için yargılanan adam, mahkemede, "Eşim öğrencilik yıllarında FETÖ'nün toplantılarına katıldığını anlatmıştı. Aynı zamanda konuşmalarından PKK'lı olduğu anlaşılıyor" diyerek kendini savundu.
Bütün bunlar son birkaç gündür basına yansıyan haberlerin sadece bir kısmı...
Maalesef her gün buna benzer yüzlerce olay meydana geliyor.
Neredeyse selam vereni dövecek hale geldik...
Toplumda büyük bir ayrışma, büyük bir öfke ve gerilim var...
İnsanlarımız pimi çekilmiş bomba gibi... Her an patlamaya hazır... İlk önüne gelene saldıracak gibi...
Bırakın birine laf söylemeyi, tanımadığımız birinin yanından geçmeye korkak hale geldik.
Bu öfke ile bir yere varamayız...
Öfke gömleğini üstümüzden çıkarıp; hoşgörüyü, saygıyı ve sevgiyi hakim kılmalıyız.
Güçlüyü üstün görüp, zayıfı ezmek değil, adaleti ve hakkı tesis etmeliyiz...
Haksızlığa hep birlikte karşı koymalı ama haksızlığa karşı çıkarken de zulüm yapmamalıyız.
Öncelikle öfke dilinden kurtulmalıyız... Sosyal medyada, yazılarımızda, sözlerimizde, komşularla, arkadaşlarla ve tanımadığımız insanlarla ilişkide nezaketi korumalıyız...
Aksi takdirde... Allah korusun bizim de haberimiz gazetelerde yer alır...

*****

Hırsızların tuzakları

Artık hırsızlar, sinsi tuzaklarla soygun yapıyor. İşte yaşanmış ilginç hırsızlık olayları...
Karı-koca gece evlerine döndüklerinde koridorda hiç tanımadıkları bir adamla karşılaşır. Bir anlık şaşkınlıktan sonra yabancı adam bayana dönerek; "Madem bu geceyi kocanla geçirecektin, niye beni çağırdın?" diye hışımla sorar ve kızarak evden çıkar. Karı-koca başlangıçta bu olaya bir anlam veremez. Erkek, karısına bu olaydan ötürü çok kızar ve hatta onu boşayacağını bile söyler. Birkaç gün sonra karı-koca karakola çağrılır. Karı-koca, yakalanan suçlu ile yüzleştirilir ve olayın aslında bir hırsızlık olduğu anlaşılır.
Başka bir olayda, karı-koca evlerine döndüklerinde evin içinde bir yabancı görürler. Bu kişi gayet şık bir takım elbise giymiş ve elinde telsiz olan biridir. Yabancı adam, ev sahiplerine "Evinize hırsız girdiği yolunda komşularınız tarafından ihbar aldık. Ben sivil polisim, evi kontrol etmeye geldim" der ve devam eder; "Beyefendi, aşağıda sokağın köşesinde ekip otomuz var. Vakit kaybetmeden siz ekip otosuna gidip şikâyet dilekçesi doldurun" der. Erkek hızla aşağıya iner. Yabancı adam, "Hanımefendi, siz de ziynet eşyası veya paranız varsa onları kontrol edin" der. Kadın hemen altınlarının bulunduğu yere gider. Sevinçle "Neyse hepsi yerinde duruyor" demesiyle; yabancı adam, kadının kafasına ağır bir şeyle vurur. Yabancı adam, kadının çıkardığı altın, para ve değerli ne varsa alıp kaçar. Koca ekip otosunu bulamayıp evine geldiğinde karısının baygın, altınların da çalınmış olduğunu görür...
Kadın yorgun argın bir şekilde taksiye biniyor ve çantasını sağ yanına koyuyor. Şoföre gidecekleri istikameti söylüyor. Selpak almak için çantasına uzanıyor ki, çanta yok... Önce bir aranıyor, sağa-sola bakıyor, çanta yok. Taksiciye, "Çantam ile bindim fakat çantam yok, çek kenara" der. Taksici gayet pişkin, "Ne bileyim teyze, ben senin çantanı, unutmuşsundur bir yerde, inmek mi istiyorsun" diyor. Kadın durumu anlar... "Hayır, devam et. Herhalde unuttum bir yerde. İneceğim yerde ben sana evden paranı öderim" der... Yolun üzerinde, tam karakolun önünde kadın taksiyi durdurur. Taksiyi kenara çektirir. Polis memurunu çağırır ve hemen olayı anlatır. Polisler daha önce karşılaştığı için olayı biliyor. Polis, taksiciye hemen "bagajı aç" diyor. Bagaj açıldığında, içinde bir adam var. Taksiye binen müşterinin sağ ve sol tarafına çok özenle yapılmış, fark edilmeyen delikler açılmış, çantayı bagaja çekiyorlar. Çanta büyük ve çekemiyorlarsa, cüzdanı telefonu ne varsa alıyorlar.

***
TEBESSÜM

Öldürdüm

Temel, Dursun'a sorar:
- Good morning ne demek?
- Günaydın demek, niye sordun ki?
- Sabah biri bana good morning dedi de...
- Sen ne yaptın?
- Her ihtimale karşı vurdum onu...

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
Tolstoy