"Ozanların Piri" veya "Ozanların Başı" olarak da nitelenen Dede Korkut’la ilgili gerçek; nerede Türk varsa, orada Dede Korkut’un olduğudur. Yunus Emre’nin, Sarı Saltuğun, Nasrettin Hoca’nın, Karacaoğlan’ın bir çok yerde mezarının olduğu gibi, Dede Korkut’un da, mezarı, hem Kazakistan’da, hem Bayburt’un Masat köyündedir.

Çünkü, atalar atası Korkut Ata, bütünüyle Türk atlasında doğmuş, Türklerin gönüllerinde yaşamış ve ve orada yatmaktadır.

Bugün için, yazıya geçirilirken konulan adıyla, Dede Korkut ala Lisan-i Taife-i Oğuz han, yani Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı’nda yer alan on iki destan özellikli öyküde anlatılan olayların birer söylenti olduğunu öne sürebilirler. Ancak, bu öykülerde, İslâm öncesi ve sonrasında Türklerin yaşayışından, dilinden, tarihinden, edebiyatından ve kültüründen yansımaların getirildiği, günümüze ayna tutulduğu gerçektir. Bir başka gerçek, Dede Korkut öykülerinin, herkesin anlayabileceği arılıkta, durulukta ve akıcılıkta bir Türkçe ile söylenmiş olmasıdır.

Dede Korkut’un Türk dünyasının bilge atası olduğuna söylenti diyebilirsiniz ama, onun Türk toplumunun aile düzenini, eğitim yapısını, davranış biçimlerini, niteliklerini, huylarını hasılı üstün ahlâk ve karakter sağlamlığını anlattığı gerçektir.

Ulusumuzla özdeşleşmiş olan doğruluk, sözünde durmak, başta namus olmak üzere kutsal bildiği  değerler uğruna ölmek öykülerin ana temalarındandır. Bu öykülerin verdiği mesajlar arasında, gençlerin ailesine, milletine ve devletine bağlı, cesur,  çalışkan, saygılı, sevgili, hoşgörülu ve mert olmaları yönündedir.

Dede Korkut’un şahsına yönelik  yazılanlar ve söylenenler, elimizdeki verilere göre birer söylentidir. Ancak, her hikayede ortaya çıkan ve  on iki hikâyeyi birbirine bağlayan, öğüt veren, eğiten, tenkit eden, sorunları çözen, hanlardan çobanlara kadar herkesin saydığı, güvendiği, inandığı, bilge kişi olduğu gerçektir.

Hikayelerde destanlaşmış tarihi olaylar anlatılmıştır. Halkın ekonomik durumuna, hayvancılıkla geçindiğine ilişkin bilgiler vardır. Kadından ve kadın haklarından söz edilir.  Kadın da hanlık edebilmekte, evlenirken güçlü ve yiğit birini aramaktadır. Anlatılan olaylardan çıkarılacak paylar vardır. Bunlara  göre, Oğuzlar’da üstülük yiğitlikle olur. Gençlerin ad alabilmesi için yiğitlik göstermesi gerekir. Yiğitlik gösteren delikanlıya Dede Korkut, “Boğaç” da olduğu gibi,  ad verir. Oğuzlar işlerini kendileri yapamazsa küçük düşerler. Üstülüklerini kaybetmemek için yardım kabul etmezler. Bir örneği, Kazan Han’ın kendisine yardımını engellemek için, çobanı ağaca bağlamasında görebiliriz.

Çıkarılacak paylar söylenti değil,  her dönem geçerli olan gerçeğin anlatımıdır. Yarınlar için de geçerlidir:  Nedir bunlar? Ülkeye sahip çıkmanın, Ekonomik gücün, eli açık olmanın, aç doyurmanın, yoksul donatmanın, dürüst olmanın, konukseverliğin, iyi eş olmanın, iyi evlât yetiştirmenin, hüner ve erdemin gereğidir. Dede Korkut destanlarının kahramanları, iyiliği ve doğruluğu öğütler. Güçsüzlerin, çaresizlerin, her zaman yanındadır. Hile-hurda bilmezler, tok sözlü, sözlerinin eridirler. Türk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, el ele tutuşmayı telkin ederler

Dede Korkut boylarının en geç 13. yüzyılda kitap hâline gelen bir Oğuzname’de toplandığı ve Dede Korkut hikâyelerinin Oğuz Kağan Destanından kalan bir miras olduğunu söyleyebiliriz.  Bu  mirası Balkanlardan Altaylara kadar uzanan Türk dünyasında yayılmıştır.

Kuşku yok ki, ulusumuzun destanları içerisinde, en en büyüğü ve anlamlısı, Kitâb-ı Dede Korkut’tur. Bu kitap,  ulusumuzun hayatıdır, tarihidir, kahramanlık anıtıdır, Türkçe’nin şekillendiği görkemli edebî bir eser, bir millî ansiklopedidir.Türk coğrafyası içindeki Türk halklarının destanlarında, hikâyelerinde, masallarında  Dede Korkut öykülerinin izi açık veya gizli olarak görülmektedir. Bunlardan birisi de Saltuk-nâme’dir.

Dede Korkut, Anadolu’da halk ozanları geleneği içerisinde yaşamıştır. Halk ozanları Dede Korkut gibi yüzyıllar boyu, köyden köye, obadan obaya iletişim aracı olmuş, anlattıkları hikâyelerle  kıssadan hisseler çıkarılmış, boy boylamış, soy soylamışlar. Öğütler vermiş, edepten, erkandan söz etmişler, küskünleri barıştırmış, sevdalıların kavuşmasına zemin hazırlamışlar, birer psikolog işlevi görmüşler.