Cumhuriyetin aydınlığını Anadolu’ya götüren öğretmenlerimizden Ahmet Kutsi Tecer’in Sivas’ta başlattığı Âşıklar Bayramı, yeni bir silkinişin başlangıcı olmuştu. Bu silkiniş, 1964’te İbrahim Aslanoğlu tarafından Sivas’ta düzenlenen Âşıklar Bayramında ve  1966 yılından itibaren süreklilik gösteren  Konya Âşıklar Bayramı’nda sürdürülmüştü.

Ahmet Kutsi Tecer’in 1931 yılında düzenlediği Aşıklar bayramı önemliydi. Çünkü, Birinci Dünya  Harbi’nin arkasından  başlayan Kurtuluş savaşı, Anadolu insanını, yıllarca cepheden cepheye koşturmuş, hemen hemen bir kuşak vatan uğruna yok olmuştu. Bu nedenle  20.Yüzyılın ilk çeyreği, Aşıklık geleneğinin can çekiştiği yıllardı. Ayrıca 19 uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeşitli nedenlerle halk şairlerimiz, divan şairlerine özenmeye başlamış, halk şiirinin temel niteliğinden olan arı duru dil terk edilmiş, halk şiirinde özentili ve başarısız Osmanlıca kullanılmıştı. Divan şiirinde bulunan nazım türleri, abartılı ve özentili olarak halk şiirine girmişti. Bir başka anlatımla Halk şirinin özü bozulmaya yüz tutmuştu. Sözünü ettiğimiz aşıklar bayramları, kaybolma ve bozulma  eğilimi gösteren geleneğin özüne dönmesine katkı sağlamıştı.

Tecer Sivas’da kurduğu Halk Şairleri Koruma Derneğinin ilk olarak 5 Kasım 1931 tarihinde düzenlediği Halk Şairleri Bayramı üç gün sürmüştü. Bayram bir yıl sonra tekrarlanmıştı. Aralarında Âşık Veysel,  Revani, Suzani, Âşık Süleyman'ın (Fahri), Karslı Mehmet, Hikâyeci Ağa Dayı, Âşık Müştak, Yarım Ali, Talibi, Aşık Yusuf, Sanatı, Âşık Ali (İcazet) gibi aşıkların bazıları ilk defa köylerinden dışarı çıkmışlardı.

Başta Aşık Veysel olmak üzere bir çok aşığın “ayak bağını” Ahmet Kutsi Tecer çözmüştü. Cumhuriyet aydını Ahmet Kutsi Tecer olmasaydı bir Aşık Veysel olur muydu? Büyük bir ihtimalle, Sivrialan köyünde  gözleri görmez şunun bunun bakımına muhtaç bir adam olarak hayatını sürdürürdü.

İkinci Aşıklar Bayramı 'Sivas Halk Şairleri Bayramı' adıyla 30 Ekim 1964 tarihinde İbrahim Aslanoğlu'nun önderliğinde ve 59. Tümen Komutanı General Fuat Doğu'nun destekleriyle yapılmıştı. Bu bayramda da bir çok yeni halk şairi keşfedilmişti. Kangallı kadın Âşık Derdiment’i örnek gösterebiliriz.

Cumhuriyet döneminde halk şairlerimiz, önceki yüzyılın özentisinden kurtuldu. Şiirlerini yalın dille, hece ölçüsüyle, ulusal nazım şekillerimize uygun olarak söylediler.

Âşıklar,  Cumhuriyetin arifesinde, yurdun uğradığı işgalleri, Kurtuluş Savaşı’nı destanlarıyla anlatmıştı Daha sonraki yıllarda Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet’i bize bağışlayan Mustafa Kemal Atatürk’ü yücelten şiirler söylediler. Öte yandan anonim halk edebiyatı ürünlerinden atasözü, ağıt, mani, bilmece, halk hikâyeleri gibi sözlü, pek çoğu ezgili ortak halk ürünleri de Cumhuriyet döneminde derlendi, dergilerde, kitaplarda yayınlandı.

Sonuç olarak halk edebiyatının dar mecralardan kurtulup, geniş alanlara ve kitlelere yayılmasını sanat olarak kabul edilmesini Cumhuriyet, sağlamıştır. Bu yolda emeği geçen İbrahim Aslanoğlu, Hikmet Dizdaroğlu, Eflatun Cem Güney, Cahit Öztelli, Ahmet Kutsi Tecer, Sadi Yaver Ataman, Şerif Baykurt, Mahmut Ragıp Gazimihal, Vahit Lütfi Salcı, Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii yönetken, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, A. Sühely Ünver, Vehbi Cem Aşkun, Mehmet Halit Bayrı, Ahmet Caferoğlu, Yusuf Ziya Demircioğlu, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İhsan Hınçer,  Hamit Zübeyr Koşay, Mehmet Önder, M. Adil Özder, M. Şakir Ülkütaşır, Ali Rıza Yalgın, ve Şükrü Elçin’le birlikte  adlarını sayamadığımız onlarca aydınımızı saygı ile anıyor Tanrı’dan rahmet diliyoruz.