Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde "eğitim merkezi" adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Bu eleştirilere katılanlardan birisi de Amerika olarak dikkatleri çekmeye başladı.

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Çin'in, Uygur Türklerine uygulandığı zulme bir kez daha tepki gösterdi. Çin Komünist Partisi'ne sert sözlerle yüklenen Pompeo "Çin Komünist Partisi, kendi vatandaşlarının kültür ve inançlarını yok etmeye çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Hemen vurgulayalım:

Amerika ile Çin arasında bir soğuk savaş var. Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türkeri'ne yönelik baskılar, Amerika için önemli bir malzeme olarak değerlendiriliyor. Amerika, bu nedene bu konuyu Çin'e baskı olarak da kullanmaya başladı.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin'in Uygur Türklerine yönelik ağır insan hakları ihlallerine tepki gösteriyor ve açıklamalarında Çin Hükümetini eleştiriyor.

Dini özgürlüklerin korunmasına ve saygı gösterilmesine vurgu yapan Pompeo, "Çin Komünist Partisi tarafından Tibet'ten Sincan'a kadar uygulanan baskı politikasının terörizm ile alakası yok. Çin Komünist Partisi, kendi vatandaşlarının kültür ve inançlarını yok etmeye çalışıyor." ifadelerini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel göz altıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin 'önleyici polisiye tedbiri' adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.

BM ve diğer uluslararası örgütler kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin ise şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

New York Times'ın geçen ay basına sızdırılan Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belgeye dayandırdığı haberinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki güvenlik birimlerine "nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verilen detaylı talimatlar" dikkati çekmişti.

Belgenin en az 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslam'ın yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarısında bulunulduğu görülüyordu.

Belgede, Şi'nin 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'nin "terörle savaş" politikasını örnek alarak bölgede yaşananları "terörizmle mücadele" olarak tanımladığı, güvenlik birimlerine "asla merhamet gösterilmemesi" talimatı verdiği, diğer yetkililerin de bölgedeki kampları ve keyfi tutuklamaları meşrulaştıran yorumlarının yer aldığı belirtilmişti.

Özetleyelim:

Uygur Türkeri'ne uygulanan baskılar yen değil. Yıllardır süren bir sindirme ve baskı var. Zaman zaman bu konu gündeme taşınıyor. Bazı ülkelerde protestolara da neden oluyor.

Çin, yapılan bu eleştiri ve Çin'e yönelik suçlamaları kabul etmiyor Doğu Türkistan'ın ve Uygur Türkeri'nin kendi iç işleri olduğunu söylüyor. Bölgedeki kampların dünyaya açık olduğunu ilan ediyor.

Ancak şu da var:

Zulümden kaçanların ifadeleri ve anlattıkları çok farklı.

İşin bir başka düşündürücü tarafı da şu:

Uygur Türkeri'ne uygulanan Çin zulmü Türkiye'de bazıları ve dernekler tarafından protesto edilirken bizi yönetenlerin bu konuda sessizliklerini sürdürmeleridir.

Keşke Araplara karşı sürdürülen politikaların bir kısmı soydaşlarımız için de kullanılabilse.