Türkiye'nin nefeslerini tuttuğu 24 Haziran gecesine dair toplumun bir kesiminde derin kuşkular var. Kuşkuların kaynağı da "Seçime hile karıştırıldı" iddiasını ortaya atanlarla, "Bilgisayar yazılımı ile müdahalede bulunuldu" açıklamasını yapanlar oluşturuyor. Ama öyle milyonluk oy aktarımı iddialarını destekleyecek bir veri konulamıyor ortaya. Toplu oy kullanımını gösteren birkaç video ve fotoğraf dışında hiç kimsenin elinde iddiasını destekleyecek argüman yok anlaşılan. Olsaydı mutlaka açıklarlardı değil mi?

CHP'ye gönül vermiş ve Muharrem İnce'nin meydanları doldurmasından, heyecan vermesinden büyük umutlara kapılmış önemli bir kitle de bu iddiaları ciddiye alıyor. CHP yönetiminin bu konudaki sessizliği, iddiaları ciddiye alanların komplo teorilerine sarılmalarına yolaçıyor. Nitekim Muharrem İnce'nin o gece birkaç saatliğine kaçırıldığına ya da rehin alındığına, tehdit edildiğine kadar götürülüyor komplo teorileri. İnce açık ve net bir dille yalanlasa da...

Anlaşılan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'yi yöneten ekip, bu dedikoduların sürmesinden memnun. "Seçimden başarılı çıktık" iddiasında bulunuyorlar ve seçmenin "Ama oyları çaldılar, başarımız seçim sonuçlarına yansımadı" diye düşündürtmeye çalışıyorlar. Bu, şark kurnazlığı bile değil, tamamen ucuzluk ama tehlikeli bir ucuzluk. CHP'ye gönül vermiş, ülkesini ve milletini seven milyonların bazı gerçekleri bilmesinde fayda var. Onlar adına dün sorduğum sorular baki kalmak kaydıyla şimdi olayın başka bir perdesini açalım

* * *

Bir süreliğine 2010'lu yıllara dönelim. Ecevit'in yakın kurmaylarından biriyken CHP'ye geçen Emrehan Halıcı, 'Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildikten sonra bir sistem üzerinde çalışmaya başladı. ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü bitirmiş, yüksek lisansını da aynı bölümde tamamlamış bir bilişim uzmanı olan Halıcı, ODTÜ Teknopark ODTÜ'nün de kurucusu. 

Halıcı, CHP'de "e-Parti" projesi için çalışmalara başladı. Türkiye, 2014 seçimlerine giderken Emrehan Halıcı hem e-Parti hem de YSK'nın kullandığı SECSİS sisteminin bir benzerini kurmak için kollarını sıvamıştı. 

Halıcı, CHP SÇS'i şöyle anlatmıştı basına: "YSK'nın SEÇSİS yazılımından tamamen bağımsız bir sistem geliştirdik. Yaklaşık 200 bin sandığın tamamında CHP görevlileri sandık sonuçlarını bizim bilgisayar sistemimize girecek. Bu sonuçlar YSK'nın açıklayacağı sonuçlarla bire bir karşılaştırılacak."

Genel merkezdeki "Seçim Koordinasyon Merkezi"nin ise tam anlamıyla kontrol için kullanılacak bir merkez olduğunu değerlendiren Halıcı "Koordinasyon merkezimizde 60 kadar arkadaşımız bilgisayar başında, 15 hukukçu arkadaşımız hukuki sorunları inceleyecek, 15 kadar da yazılımcı arkadaşımız bulanacak. Yani yaklaşık 100 kişilik kadroyla burada kontrol amacıyla bulunmaktayız" dedi.

Halıcı, akıllı telefonlarla tüm yöneticilerin girilen sonuçlara Türkiye'nin her yerinden sandık sandık, ulaşabileceğini de söyledi.
23 Ekim 2013 tarihinde toplanan CHP MYK sırasında Halıcı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na "Aralarında genel merkez danışmanlarının da olduğu bazı isimler, görev alanıma yönelik müdahaleleri üzerinden kendilerini pazarlamaya çalışıyor" şikayetinde bulundu. Müdahalelerin önüne geçilemediğini belirten Halıcı, toplantı devam ederken salondan ayrıldı ve istifa ettiğini açıkladı.

Kılıçdaroğlu istifayı kabul etmedi ve Halıcı bir süre daha görevine devam etti.

* * *

Sistem kurulamadı. Kaç para harcandı o zamana kadar sistem için, Emrehan Halıcı'nın görev alanına müdahale edenler kimlerdi ve kendilerini nasıl pazarlayıp, ne menfaatler elde edilmişti bilmiyoruz. Halıcı bunları açıkladıysa da ben duymadım.

20 Mart 2014 yerel seçimlerinden başarısızlıkla çıkan Kılıçdaroğlu ve ekibi, istifa çağrılarına kulak tıkadı. Kılıçdaroğlu ekibini değiştirerek yoluna devam etme kararı aldı. Halıcı da görevden alınan Genel Başkan Yardımcıları arasındaydı. 

Halıcı 20 Eylül 2014'te "e-Parti Türkiye'nin ihtiyacıdır ve bu yolda çalışacağım" diyerek CHP'den de istifa etti. Şimdi ne yapıyor bilmiyorum. Bu da benim cehaletim olsun.

Aradan 4 yıl geçti. Türkiye 24 Haziran seçimlerine giderken CHP öncülüğünde, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sivil inisiyatifler, emek ve meslek örgütleri bir araya gelerek "Adil Seçim Platformu" oluşturdu. Bu sefer de "çalma-çırpma"yı engelleyecek bir sistem kurulduğu açıklandı. Ama 24 Haziran gecesi, tüm televizyonlar (Halk TV dahil) AA'nın verilerini ekranlarında yansıtırken, CHP derin bir sessizliğe gömüldü. Adil Seçim Platformu da "YSK'nın sonuçlarıyla bizdekiler uyuşmuyor" dedikten sonra sustu...

OdaTV önceki gün CHP yönetimine Adil Seçim Platformu'yla ilgili sunulan bir raporu yayınladı.

Özetle raporda "Önceden defalarca uyarmamıza rağmen sistemin sağlıklı çalışması için gerekenler yapılmadı. CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel'e aksaklıklar iletilmesine, sorunları çözecek algoritma sunulmasına rağmen umursanmadı" deniliyor.

Seçim gecesi Bülent Tezcan'ın "Herkes evine gitsin" talimatı verdiğini açıklayan CHP PM üyesi Erdal Aksünger günler sonra Alman DW'ye "CHP'de o gece sistem çalışmadı. Seçim sonuçları AA'dan takip edildi" demişti. 

Bu iki örnekten yola çıkarak vardığım sonuç: CHP yönetimi verilen oyları saymaktan aciz... Oyları sayamazsan, sonuca katlanırsın. 

Ne demişti Stalin: "Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemli..."