Önceki yıl Çetin Oranlı'nın "Sözün Ardı" adlı kitabını okumuştum. Ana teması, siyaset, sanat ve başka alanlarda iz bırakmış seçkin kişilerle yapılan söyleşilerdi. Bu söyleşiler teknik açıdan genç gazetecilere örnek olacak nitelikteydi. 
Çetin Oranlı geçen yılın ilk aylarında edebiyatın bir başka alanında "Ben buradayım," dedi. "Demir Kepenkli Ev"  adını taşıyan ve yazarın tanımıyla "Anadolu Hikâyeleri" ilgi ve beğeni ile okundu. Bu kitaptaki Hocaların hocası Prof. Dr. Saim Sakaoğlu gelecek için bir şamandıra bırakıyor ve şöyle yazıyordu: 
"....yazmakta ısrarcılığını sürdürmesi halinde, yeni hikayelerle bizleri farklı güzelliklere yönlendirecektir. Heyecanla bekleyip yeni duygulara kapılmaya şimdiden hazırlanmalıyız. Kendisini kutluyor, yeni kitabına girecek hikâyeleri şimdiden dergi sayfalarında görmeyi bekliyoruz."
Değerli Sakaoğlu hocamız haklı çıktı. Öyküleri ne kadar dergilerde yer aldı bilmiyorum ama, bizi duygulara sürükleyen hikâyeleri "Ruha Dokunan Patiler" adıyla "Hayykitap Edebiyat Yayınları" tarafından okuyucu ile buluşturuldu. 
Elbette "pati" sözcüğü bize kedi, köpek ön ayakları ile  küçük çocuk  ayağını çağrıştırıyor. Sevimlilik ve duygu çağrıştırır. "Ruha Dokunun Patiler" kitap içeriğinde bulunan kedilerle ilgili bir öykü nedeniyle verilmiş bir ad değil. Bizatihi hikayelerin hepsi kedilerin sevimli, hisseli, türlü hallerini ve bizlerin onlara karşı tutum ve davranışlarımızı anlatıyor. Hikâyelerin adları şunlar: 
"Vefalı Mıstık", "Ada ve Olivia", "Benekli ile Beyaz", "Sokakların Garfield'ı", "Can Yoldaşı", "Dünyanın En Mutlu İnsanı", "Balıkçının Kedileri", "Tarzan Tekir'in Eve Dönüşü", "Yaban", "Kara Kaplan Efsanesi", "Pamuk Kedinin Duası", "Tuğba'nın Şansı Duman", "Boncuk".
Ruha Dokunan Patiler içinde yer alan öykülerin tümünün yalın, akıcı, zaman zaman şiirsel anlatımları var. Her birinin bizlere vereceği bir mesajı bulunuyor:
"....Biz uzun yıllar boyunca Tekir'in beş saatlik yürüme mesafesindeki yolu aşıp evine dönüşünü anlatıp durduk; ancak yüzlerce kilometreyi geride bırakıp yaşadığı yerlere, sahiplerine dönmeyi başaran kedilerin olduğunu ilerleyen yıllarda haberlerden öğrenecektik.
Tarzan Tekir, uzun yıllar bizimle yaşadı, kimi zaman kızgınlık döneminde evden uzaklaştı, bir deri bir kemik halinde geri döndü. Köy çevresinde epeyce yavru kedinin babası oldu. Çocukluğumuzun güzel bir hatırası olarak zihnimizde yer etti. Ve kedi sevgisini zekâsı, sevimliliği İle kalbimize ömür boyu yerleştirdi.
Geriye bakıp geçen yılların değerlendirmesini yaptığımda; bütün sevgilerin, bağlılıkların arasında bu afacan kedimizin masum ve saf sevgisini arar, hasretini duyarım." (Tarzan Tekirin Eve Dönüşü - Syf:63) 
Elbette hayvan severler okumalı ama, daha çok hayvan sevmezler okumalı ve vicdanlarında varsa, sevgi tellerini tınlatmalı. 
Çetin Oranlı, 1974 yılında Ordu'nun Kumru ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kumru'da tamamladı. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nü bitirdi. Daha sonra aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı'nda yüksek lisansını yaptı. Konya'da çeşitli gazetelerin yönetiminde görev aldı. Siyaset, kültür başta olmak üzere, yüzlerce röportaj yaptı. Televizyon programları yaptı. Ödüller kazandı. 2012 yılından bu yana Basın İlan Kurumu'nda çalışıyor. Ordu ve Tokat Şube Müdürlükleri yaptı. Halen Mersin Şubesini yönetiyor. 
İlk kitabı Olaylar ve Kişisel Tecrübe Işığında Gazetecilik, 2016'da, İkinci kitabı Sözün Ardı - İz Bırakan Söyleşiler 2017'de, Demir Kepenkli Ev - Anadolu Hikâyeleri ise 2018'de yayımlandı.