18 Mart 1915... 
Türklerin Çanakkale'de imkânsızı başardığı gün...
Bugün bağımsız bir Türk devleti varsa, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşında can veren yüzbinlerce şehit sayesindedir...
Sadece Türklere değil, bağımsızlık hasreti ile yanan diğer milletlere de umut oldu... 
Şu anda Suriye'de iç savaş var. Kadınları, çocukları ve yaşlıları saymıyorum. Eli silah tutacak yaşta en az bir milyon Suriyeli ülkemizde gününü gün ediyor.
Ülkeleri harap olmuş, belki de en yakın akrabaları savaşta can vermiş ama onlar eğlenmekten geri durmuyor.
Suriyelilerin bu halini gördükten sonra tarihimizle çok ilgili olmayan, Çanakkale Zaferini ve Kurtuluş Savaşını bilmeyen bazı insanlar, Türkiye'nin de çok kolay kurulduğunu düşünebilir.
Çanakkale Savaşında ve de Kurtuluş Savaşında, yalnız askerlik yaşındaki gençler değil, 13-14 yaşındaki çocuklar bile cepheye koştu... Eli silah tutan herkes, hatta kadınların birçoğu bile cephedeydi...
Dünyanın başka hangi ülkesinde savaşa giden 15 yaşındaki gençler için türkü yakıldı...
Her ailede en az bir şehit var...
Ya dedelerimiz şehittir ya da büyük amcalarımız... 
Vatanın her karışı kanla sulanan bir milletin, bugün geçmişine bu kadar kayıtsız kalması...
Çanakkale Zaferini ve özellikle Kurtuluş Savaşını yok sayar gibi hareket etmesi çok acıdır...
Özellikle son yıllarda milli bayramlar ikinci plana itilir gibi oldu.
Milli bayramları, Çanakkale gibi büyük zaferleri, Kurtuluş Savaşı gibi Türk milletinin onur mücadelesini unutursanız... 
Yeni nesil tarihini de öğrenemez, Türk Milletinin tarihi zaferlerini de bilmez anlamaz...
Tarihini bilmeyen, geleceğe yön veremez...
Tarihten ders almayan aynı karanlık günleri yaşamaya mahkûm olur...
Çocuklarımıza fen ilimlerini tabii ki öğretmeliyiz...
Türkçe'yi de çok iyi öğretmeli ve anlatmalıyız.
Ama özellikle Türk tarihini ve Türk zaferlerinin nasıl kazanıldığını kesinlikle öğretmeliyiz...
Tarihimizi öğretemezsek Allah korusun bir savaşta bizim gençlerimiz de başka ülkelerde keyif çatar... 
Allah bu millete tekrar Kurtuluş Savaşı günlerini göstermesin...

*****

Lozan gerçeği

Geçmişi bilmezsek, geleceği kimlerin nasıl şekillendirdiğini asla anlayamayız. Bu sebeple geçmişi yeni nesillere doğru öğretmek vatani bir görevdir.
Bu fotoğrafta ne mi oluyor? Osmanlı Devleti, 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor. Sene 1912, Uşi Anlaşması'dır bu gördüğünüz anlaşma. İtalya'ya bırakıyor fakat geçici olarak. Antlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devletine geri verilecek. Fakat şartlara uyum sağlanmıyor. Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915'te Londra'da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen antlaşmada bu adaların tamamı İtalya'ya bırakılıyor. 
Bakınız itiraz eden hiçbir padişah yok. Hiç sultan yok. Adaları İtalya'ya bırakmakla kalmıyorlar, aynı sene bir de Çanakkale Boğazı'na dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşı'nı yapıyoruz. Yani 12 Adalar önce Uşi'de, sonra da 1915 Londra'da İtalya'ya verilmiştir.
Bu fotoğrafta gördüğünüz Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey'dir. Bu adam kim mi? Türk milleti bir milli mücadele verirken, Kuvayı Milliye'yi kurmuşken, bu adam Kuvayı Milliye'nin karşısına Damat Ferit'in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adamdır ve Yunan ordusunun yanında olmuştur. Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır. 12 Adaları İtalya'ya bırakan heyetin içerisinde bu adam vardı.
Şimdi asıl olaya gelelim... Uşi Antlaşması'nın ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir. Bu yüzden 1912'de imzalanmış olan Uşi Antlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Antlaşması olarak geçer. Fakat bizim bildiğimiz yani 1923'te imzalanan Lozan Barışı ile bu antlaşma birbirine karıştırılmasın diye bu antlaşmaya Uşi denmiştir.
İşte arkadaşlar sahte kiralık tarihçiler, bu durumdan faydalanıyor ve 12 Adaların Lozan Antlaşması'nda gittiğini söylüyorlar. Halbuki, o Lozan başka, bu Lozan başka. Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler.
Bizim bildiğimiz Lozan Antlaşması'nda ise bilakis Ege'de birçok ada Türkiye'ye geçmiştir. Türkiye'ye Lozan Antlaşması ile geçen bu adalar ise son 10 yılda Yunanistan'a bırakılmıştır. Bugün Yunan papazların mangal yaptığı Ege adaları, uluslararası antlaşmaya göre halen daha Türklerindir. 
(Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu)
***

TEBESSÜM

Lazer yazıcı

Komutan emir erine seslenir:
- Çabuk bana bir lazer yazıcı getirin...
Emir eri gider ve bir askerle geri döner.
 Komutan:
- Bu ne oğlum? Ben senden ne istedim, sen ne getirdin?
Emir eri kendinden emin:
- Lazer yazıcı istediniz ben de getirdim komutanım...
- Nasıl oluyor? Hiçbir şey anlamadım?
- Şöyle oluyor komutanım, Bu arkadaş Temel. Hem Laz hem de er. Ve askerde görevi yazıcılık komutanım... Anlaşılmayacak bir şey yok yani...
*****

GÜNÜN SÖZÜ
Hür insanın vücudu esir edilebilir; ama ruhu yakalanamaz.
Jacgues Amyot