Türkiye'de demir-çelik sektörünün tarihi Cumhuriyetin kuruluş yıllarına dayanıyor. İlk demir-çelik tesisi 1930 yılında Kırıkkale'de kurulmuş. Ardından Türkiye'de ilk bütünleşmiş tesis olarak Karabük Demir Çelik fabrikaları faaliyete geçmiş. 1950'li yıllardan sonra hızlanan sanayileşme ile birlikte, beyaz eşya ve otomotiv sektörünün ihtiyacını karşılamak için yassı ürüne yönelik ilk tesis olan Erdemir bir kamu yatırımı olarak 1965 yılında Ereğli'de faaliyete geçmiş. Demir- Çelik talebindeki gelişmeye cevap vermek üzere 1975 yılında İskenderun demir çelik fabrikaları faaliyete başlamış. 1980'li yılların ikinci yarısında, yeni ark ocaklı tesislerin üretime geçmesiyle üretim ağırlığı kamudan özel sektöre kaymış.

1996 yılında AB ve Türkiye arasında imzalanan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu(AKÇT) anlaşması uyarınca çelik ticaretindeki gümrük vergileri karşılıklı olarak kaldırılmış. Anlaşma, demir ve çelik ürünlerimizin AB üyesi ülkelere gümrük vergisi olmadan ticaret yapılmasına olanak sağlanmış. Ayrıca, AKÇT anlaşması hükümleri uyarınca devlet, çelik endüstrisine destek verememektedir.

Ülkemizin en gelişmiş sektörlerinden biri olan çelik sanayisi, bugün Türkiye ekonomisine katkı sağlayan en büyük dördüncü sektör konumunda. Türkiye dünyaya 15,6 milyar dolar değerinde çelik ihraç ediyor. Yani çelik toplam ihracatımızın 9,3 oranına sahip. Fakat 2018 yılında dünya çapında çelik üretiminde artış gözlemlenirken, ülkemizde azalma olmuş.

Bölgelere göre baktığımızda Marmara Bölgesi 15,2 mil ton ham çelik kapasitesine sahip. Karadeniz Bölgesi 8,3 mil ton ham çelik kapasitesinde. Ege Bölgesi 11,3, Akdeniz bölgesi ise 16,7 ile en fazla orana sahip görünüyor.

Türkiye 1980 yılında yürürlüğe giren ithal ikamesi sistemi ile özellikle İran, Irak, ve Kuzey Afrika ülkelerine çelik ihracatını arttırmış. 2000'li yıllardan sonra Türkiye'nin üretim ve ihracatında artış büyüyerek devam etmiş. Türkiye 2001 yılında dünyanın en büyük 10'uncu çelik üreticisi iken, 2018 yılına gelindiğinde dünyanın en büyük 8'inci Avrupa'nın ise 2'inci çelik üreticisi konumuna gelmiş. Türkiye 2001 ile 2011 yılları arasında Çin ve Hindistan'ın ardından dünyanın en hızlı büyüyen üçüncü Çelik üreticisi olmuş.

Yani Çelik üretimi 2001 yılından buyana kayda değer bir yükseliş göstermiş dünyada bizi söz sahibi bir ülke konumuna getirmiş. Çelik üretimi 15 milyon ton seviyesinden 2018 yılında 37.3 tona çıkmış. Türkiye'de kişi başı ham çelik tüketimi 2018 yılında 455 kilograma yükselmiş bu durum çelik endüstrisinin gelişmesi ve büyümesine önemli katkı sağlamış. İç pazardaki bu güçlü talep çelik üreticilerini sürekli diri tutmayı başarmış ve ihracata da katkısı olmuş.

Çelik avantajlı ürün...

Rekabetçi fiyatlar ve etkili pazarlama stratejileri ile Türk çelik üreticileri dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştirebiliyor. Türkiye toplam çelik ihracatının %40'ını AB ülkelerine yapıyor. Yani 8.6 ton seviyesinde AB ülkelerine çelik ihracatı yapıyoruz. Türk Çeliği için bir önemli ihracat noktası ise Ortadoğu ülkeleri. Ancak 2018 yılında Ortadoğu bölgesine yaptığımız çelik ihracatı 6,4 oranında azalışla 3,8 tona gerilemiş. Ortadoğu bölgesindeki karışıklık ortamı bu gerilemeye en büyük etken olarak görülüyor. Kuzey Amerika'ya olan Çelik ihracatımız 2018 yılında %15,2 oranında azalırken, Uzak Doğu'ya %34,5, Kuzey Afrika bölgelerine ise %5,1 oranında artış göstermiş.
Görüldüğü üzere Çelik;  Türkiye'nin ekonomisine katkı sağlayan dördüncü büyük sektör durumunda.  Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu(AKÇT) anlaşması gereği devlet çelik üretimine destek olamamakta neden böyle bir anlaşma yapılmış anlamış değilim. Devlet neden çelik üretimine destek olamıyor büyüyen bu sektörü devletin teşvik etmesi desteklemesi gerekmez mi ? Buna rağmen özel sektör yan gelip yatmamış çelik üretiminde ve ihracatında iyi bir noktaya gelmiş tebrik etmek lazım.

Türkiye'nin Yemen'e ihraç ettiği çelik TSE garantisinde...

Uluslararası ticarette Uygunluk Değerlendirme faaliyetleri önemli bir yer edinmektedir. Bu bağlamda; TSE Uluslararası Gözetim hizmetleri kapsamında Türkiye'den Yemen'e giden Çelik ürünlerinin gözetim işini yapıyor. Türkiye'de üretim sırasında TSE uzmanları deneylere nezaret ederek, yükleme öncesi ürünleri kontrol ediyor.

13.02. 2013 tarihinde YSMO ( Yemen standard, metroloji ve kalite kontrol kurumu ) ve TSE ( Türk Standardları Enstitüsü ) arasında imzalanan anlaşma gereğince Yemen'e ihraç edilen her parti çelik için uygunluk belgesi şartı getirilmiş. Bu bağlamda; İhracatçı uygunluk belgesi almak için bu konuda tek yetkili kuruluş olan TSE'nin yetkili birimine başvurmak zorunda. TSE'den uygunluk belgesi olmayan ve ilgili standardın gerekliliklerini yerine getirmeyen ihracatçıların çelik ürünleri Yemen Cumhuriyeti tarafından kabul görmüyor.

Çelik ihracatı öncesinde yapılan bu gözetim faaliyeti sayesinde; Ülkemizden Yemen'e ihraç edilen çelik ürünlerinin gümrükten geçişini hızlanıyor. Yemen'e kaliteli ürün gitmesini sağlayarak Türk malının itibarı korunuyor ve artıyor. Yemen'e ihraç edilecek ürünün kalitesini garanti altına alınıyor. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler gelişiyor ve çelik ihracatı artıyor. Yemen'deki tüketicilerin sağlığı koruma altına alınıyor.