Bugün tüm dünyanın gözü İstanbul’da olacak. 86 yıl sonra Ayasofya- i Kebir Camiinde Cuma namazı kılınacak. Ayasofya 86 yıl boyunca gündemden hiç düşmedi, milliyetçi- muhafazakâr camianın “ Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın “ sloganı 86 yıl boyunca zihinlerde güncelliğini korudu.

Nihayet o kutlu gün geldi, Fatih Sultan Mehmet hanın 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle İslam âleminin en görkemli sembolü haline dönüşen bu büyük eserin müze bölümü 86 yıl sonra ibadete yeniden açılıyor.

Ayasofya’nın Hünkâr Kasrı olarak adlandırılan, Topkapı Sarayı girişine bakan kısmında 1991 yılından buyana 5 vakit ezan okunuyor. Vakit namazlarıyla birlikte Cuma namazı da kılınıyor.

Sultanahmet’e yolum düştüğünde bende bu bölümde birkaç sefer vakit namazı kılmıştım. 500 kişiye gönderilen davetiye bana ulaşmadı, bu yüzden bu hafta da Cuma namazını Ataşehir’de her zamanki gittiğim Cami’de kılacağım. Bir gün yolumuz Sultanahmet’e düşerse bu muhteşem eseri ziyaret edip ibadet etmek bize de nasip olur inşallah.

Ayasofya neden bu kadar önemli !

Ayasofya tüm dünyanın konuştuğu bir eser, 86 yıl müze olarak hizmet veren bu muhteşem eseri her yıl dünyanın farklı ülkelerinden milyonlarca insan ziyaret ediyor. Ayasofya 916 yıl kilise olarak 482 yılda Cami olarak kullanılmış.

Yaklaşık 1500 yıl önce manastır olarak inşa edilen Ayasofya, Hristiyanlık inancına mensup kişiler için kutsal bir mekân olarak görülüyor. Osmanlı İmparatorluğunun yedinci Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasıyla Cami’ye çevrilen Ayasofya tüm İslam coğrafyasında kutsal mekân olarak kabul ediliyor.

Avrupalıların Grand Turco yani Büyük Türk ya da Turcarum Imperator Türk İmparatoru olarak adlandırdığı Fatih Sultan Mehmet kılıç hakkı olarak Ayasofya’nın tapusunu almış ve kilise olarak kullanılan bu muhteşem eseri Cami’ye çevirmiştir. Osmanlı Devlet politikası olan kılıç hakkı padişahın fethettiği yerlerdeki yapıların sahibi olması, fetih yapılan yerlerdeki kiliselerin camiye çevrilmesi anlamında kullanılıyor.

Kılıç hakkının iki anlamı var birincisi vergi sistemi için kullanılan anlamı diğeri ise İslam hukukunun bir kavramıdır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u Fethetmesi ile uygulanan kılıç hakkı İslam hukukunun bir gereğidir. Gayrimüslimlerin yaşadığı ve savaşılarak ele geçirilen topraklarda fetihten sonra hukukun izin verdiği bazı tasarruflardır. Bu tasarrufların başında, o beldenin en büyük ibadethanesinin camiye çevrilmesi gelir.

İbadethanelerin adedi fazla olduğu takdirde en büyüğünün yanı sıra birkaçı daha cami yapılabilir ama o belde savaş ile değil de karşı tarafın “aman istemesi”, yani teslim olması ile ve kılıç çekilmeden, yani kan dökülmeden alındı ise kılıç hakkı tatbik edilmez.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra buranın ismini Ayasofya-i Kebir Camii olarak vakfetmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Vakfiyesinde; Her kim ki, vakfiyede değişiklik yaparsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerine olsun” diye beddua ettiği de söyleniyor.

Konuyu araştırırken, kutsalkitap.org isimli bir web sitesi karşıma çıktı. Bu vesileyle Ayasofya’nın Hristiyan âlemi için ne anlama geldiğini bir kez daha anladım. Hristiyan misyonerleri Ayasofya temalı bir web sitesi kurmuşlar buradan propaganda yapıyorlar. Google, Microsoft gibi küresel teknoloji devleri bu web sitesinin hizmetlerinin kusursuz işlemesi için bağış olarak ürün ve hizmet desteği veriyorlar.

Sitenin girişinde Ayasofya müzesini Hristiyan bakış açısıyla irdeleyen bir makale bulunuyor. Siteyi yönetenler kendilerini şöyle tanımlıyor. İsa Mesih’e iman eden gönüllerden oluşan takımımız ülkemizde 1960 yıllarından beri kutsal kitap’ın ( Tevrat, Zebur ve İncil ) ve Mesih inancının doğru şekilde anlaşılması, tanımayan, bilmeyen veya konu hakkında yanlış bilgileri olan halkımıza kaynağından anlatılması amacıyla hizmet vermekteyiz.

İster adına misyonerlik deyin, ister inancın tebliği, inancımız gereği bizler “ Gökte ve yeryüzünde bütün yetkiye sahip olanın” iman edenleri olarak İsa Mesih’in kurtarış müjdesini yaymakla görevliyiz ve bu gerçeğin tebliğcileri ve müjdeleyicileriyiz.

Ayasofya neden bu kadar önemli işte bu satırlarda gizlidir. Ayasofya bugün ibadete açılırken, aynı zamanda siyasete de açılıyor. Tüm dünyanın gözü bu kutsal mekânda olacak. İlerleyen süreçte bunun siyasi yansımalarını göreceğiz.

1500 yıl önce inşa edilen, 916 yıl kilise, 482 yıl Cami olarak hizmet vermiş, 86 yıldır da müze olarak kullanılan bu eserin artık siyasetten arındırılarak hizmet vermesi en doğrusu olacaktır. Batı dünyası artık bu gerçeği kabullenmelidir. Ayasoyfa-i Kebir Camiinde Müslümanlar ibadet ederken, yurt içinden ve dışından burayı ziyarete gelen turistlerde kendi inançları için önemli gördükleri bu eseri ücretsiz gezebilecekler. 

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan bu kutsal mekânın nasıl kullanılacağına tabi ki biz karar veririz. Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin bir egemenlik meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti buranın camii olarak kullanılmasına karar vermiştir. Şüphesiz bunun tartışması dış dünyada sürecektir, siyasi anlamda batı dünyasıyla karşı karşıya geleceğiz. Ancak karar alınmıştır bundan sonra bize düşen bu konuyu siyaset üstü görmemiz ve ülkenin gerçek gündemine odaklanıp yolumuza devam etmemizdir.