MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Grup Toplantısı'nda "Yerel seçimde ittifak yok" açıklaması siyaset dünyasını hareketlendirdi. Fakat daha sonra Bahçeli'nin yaptığı "Cumhur İttifakı sürüyor, yerel seçimde ittifak yok" sözleri aradan geçen 2 saatlik süre içerisinde konuşulanların tamamını "çöp" yaptı. 
MHP'nin TBMM'ye sunduğu ve bazı suçlarda infaz süresini kısaltmayı öngören ancak kamuoyu gündemine "af" olarak yansıyan tasarının Cumhur İttifakı'nı oluşturan iki parti arasında problem çıkaracağı daha ilk günden belliydi. Siyasete tarafsız gözle bakamayanların göremediği bu konuya 26 Eylül'de bu sütunda yayınlanan "Seçim ittifakında af çatlağı olur mu?" başlıklı yazımızda açıklık getirmiş, sıkıntıyı anlatmaya çalışmıştım. Hatta iddialı bir söz ederek "Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti kurmayları, gerekse Devlet Bahçeli ve MHP teşkilatı, Cumhur İttifakı'nın sürmesi ile af tasarısını birbirine karıştırmayacak kadar siyasi tecrübeye sahip" demiştim.

Af tartışması yanında Danıştay'ın verdiği "Andımız" kararına AK Parti cenahından gelen sert çıkışlar, zaten her iki partinin tabanı için de binbir güçlükle sürdürülen "suskunluk" yerini hararetli tartışmalara bırakmıştı.

Tartışmalar, siyasetin üst katlarına da tırmanmış, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın çıkışları, kendisini "Türkçü siyasetin merkezi" olarak gören MHP'nin tüm kesimlerinde rahatsızlığa hatta sert tepkilere yolaçmıştı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Af maf yok kardeşim. Uyuşturucu satıcılarını affedemeyiz" mihvaline gelen sözleri, Devlet Bahçeli'den sert karşılık bulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik kameralar karşısına geçerek Bahçeli'nin açıklamalarını "nezaketsizlik" olarak nitelendirmişti.

* * * 

Şüphesiz, her iki parti de ayrı tüzel kişilikler ve farklı siyasi tezler üzerine yürütüyor varlığını. Zaten aralarında hiç bir noktada itilaf çıkmayacak olsa neden ayrı ayrı partiler olarak siyaset arenasında yer alsınlar ki! Cumhur İttifakı kurulurken de "nedenleri" ve "nasılları" konusunda yeterince açıklama yapılmıştı. Cumhur İttifakı'nın kapısını, "çözüm süreci" denilen hatalarla dolu bir projenin buzdolabına kaldırılması açmıştı.

AK Parti açısından 16 Nisan Anayasa referandumu ve 24 Haziran gibi iki önemli viraj Cumhur İttifakı sayesinde kazasız belasız geçilmişti. Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde de hayata geçirilmesi gerektiğini ilk dillendiren Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli, AK Parti'nin tek başına alacağı oy oranının düşmesinin "erken seçim" yanında "Anayasa referandumunu" tartışmalı hale getireceğinin de altını kalın çizgilerle çizdi.

AK Parti kurmaylarının, yerel seçimde "ittifak" modeline pek sıcak bakmadığı her halinden belliydi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, partidaşı Mehmet Özhaseki ile MHP'li Sadir Durmaz arasında yapılan görüşmeyi "gayrı resmi" ilan ederek bunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP ile yapılacak görüşmeleri Numan Kurtulmuş'un yürütmesi kararı da...

Yasal altyapısı olmayan, uygulamada ise AK Parti'nin bazı il ve ilçelerde aday çıkarmaması gibi bir "büyük siyasi taviz"e yol açacak olan "yerel ittifak" modeli zaten uygulanamaz bir projeydi.

Dün tamamen rafa kalktı ve her iki parti de yerel seçimlerde yoluna ayrı ayrı devam edecek. 

* * *

CHP, İYİ Parti ve HDP cephesi Bahçeli'nin "Cumhur İttifakı sürüyor, sadece yerel seçimde ittifak yok" açıklamasıyla daha önce yaptığı hesapları rafa kaldırmak zorunda kaldı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin "ittifak dağıldı" zannıyla yaptığı "Gelin masaya oturalım" çağrısı dikkat çekti.

PKK'yı reddetmeyen, arasına mesafe koyma gibi bir derdi olmayan HDP'nin "siyasetin cüzzamlı partisi" olmasını umursamayan CHP içindeki bir kanat, Temelli'nin açıklamasıyla "Ne kadar da hazırlarmış eskiye dönmeye" demeye başladı. HDP'nin bu çağrısı, AK Parti ile yeniden masaya oturup, Kürt halkının refahı üzerine değil Öcalan'ın özgürlüğü üzerine pazarlık yapma isteğini de net bir şekilde ortaya koydu. Artık CHP içerisinde yer alıp HDP'nin gönüllü savunuculuğunu yapanların da oturup tekrar düşünmesi gerekiyor. Kürt halkı ile birlikte tüm Türkiye halkının demokrasi, hak, özgürlük ve ekonomik sorunlarını tartışmak ve çözüm aramak için ille de Kürt şövenisti ve Öcalanist olmaya gerek olmadığını başka türlü nasıl görecekler ki!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim startını günler öncesinden verdi. Partisi ilçe, hatta mahalle bazlı anketler yaptırıyor ardı ardına. Belediye başkanlarına da "Üç dönemi dolan genel merkezi rahatlatsın" mesajı veriyor. CHP'de ise birçok koltuğa mevcut milletvekillerinin aday olacağı konuşuluyor. 
Bu durum, hem partinin yerel emekçilerine hem de bize "Elinizdeki tüm kadro bu mu? Aynı isimler hem milletvekili, hem kazanılabilecek yerlere belediye başkanı adayı yapılacaksa bize ne gerek var? Kendiniz çalın, kendiniz oynayın" deme hakkı tanıyor.

Ez cümle: Yerel seçim ittifakı itimalinin çöp olması diğer partilere hiç bir avantaj sağlamıyor. Kimse doğmamış koyundan post çıkarmaya kalkmasın, herkes işine baksın. Gemiyi karaya oturtan, kaptan köşkünden iner...