"Ünlü" film yapımcılarıyla, salon sahipleri arasındaki (daha doğrusu tekel sayılacak bir firma) tartışmayı takip ettiniz mi? Bir paket mısırda patlayan tartışma hani. İşte o tartışma o kadar uzadı ki son tahlilde taraflar hakkında hiç de hayırlı olmadı. Zira devreye hükümet girdi, devlet girdi, Meclis girdi. Sinemacılar, salon sahiplerinin mısır ve içecek kampanyalarını bilet fiyatlarına dahil etmemesini istedi. Aslında tüm hadise bundan çıktı. Sonra Türkiye'de neredeyse salonların yarısından çoğuna sahip olan Mars Grubu'nun bir yetkilisi "Yeni Cem Yılmazlar çıkarırız" dedi. Tarafların ikisi de kendince haklı. Biri Türkiye'nin en çok izlenen, bilet satan yapımcı ve oyuncularından Cem Yılmaz ve beraberindekiler... Diğeri dünya sinemasında oldukça söz sahibi bir işletmeci... Aslında tüm bu çok "karmaşık" olmayan, herkesin kartlarını açık oynadığı ancak bir yerden sonra aslında bunlar ne istiyorlar diye sorduğumuz "tartışmanın" nereye varmak istediğini öğrenmek için bir bilene soralım dedik ve o çok satan filmlerin yapımcılarından Servet Aksoy'u aradık... 

850 MİLYON DOLAR YATIRDI

Düşüncelerimizde pek de yanılmamışız. Servet Aksoy da bizim gibi iki tarafın da haklı olduğunu düşünüyor. Aksoy'a göre yapımcılar bilet fiyatlarına "mısır ve içecek" kampanyasının dahil olmasını ve aldıkları payın düşmesini istemiyor. Çünkü bir film ucuza çekilmiyor. Çok satan filmlerden alınan "eğlence vergisi" hiç satmayan filmlere "destek" olarak dağıtılıyor. Servet Aksoy, yapımcıların içinde bulundukları durumu kısaca "İyi bir film çekmek için çok paraya ihtiyaç var. Bu nedenle de yapımcılar haklarının gasp edilmesini istemiyor" diye özetliyor. Ancak yine de temkinli yaklaşmakta fayda var. Zira Servet Aksoy'a göre sinema sadece filmden ibaret değil. Salonların olmadığı yerde gösterilecek bir film de olmaz. Mars Grubu, Türkiye'ye yaklaşık 850 milyon dolarlık yatırım yaptı. Bunun yanı sıra salonlarda kullandıkları film gösterim makineleri, perdeler, koltuklar vs. bunların tamamı ayrıca maliyet. Dolayısıyla salon sahipleri gösterdikleri filmlerin biletlerinin elbette çok satmasını ister. Salon sahibi kampanya düzenleyebilir. Ancak bu tip kampanyaları yapımcılara yansıtmaması gerekir.

YABANCI FİLMLER SATMIYOR

Peki yapımcıların elinde ne var. Türk sineması... Aksoy, ABD filmlerinin hükümranlığını süremediği tek ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor. Tabii bir de Hindistan var. Türkiye'de hiçbir ABD yapımı film 1 küsur milyonun üzerinde bilet satmadı. Ancak Mars Grubu'nun "tartıştığı" yapımcı ya da sinemacıların filmleri 6 ila 7.5 milyon arasında değişen bilet satışlarına sahip. Ünlü yapımcıya göre bu tartışmanın sonu öpüşüp barışmayla son bulur. Çünkü iki taraf da birbirine muhtaç... Servet Aksoy'a tüm bu tartışmanın sonucunun önceki gün Meclis'ten geçen "sinema ve dizi sektörünü ilgilendiren kanun teklifinin komisyondan" geçmesine neden olup olmadığını sorduğumuzda ise "kısmen" yanıtını alıyoruz. Çünkü "Bu uzun süredir aslında tartışılan bir konuydu ve dönüp dolaşıp salon sahiplerini vurdu" diyor. Hatırlatmak gerekirse kanun teklifinde özetle şunlar yer alıyor: "Sinema filmi öncesinde gösterilen reklamların süresi en fazla 10 dakika olacak. Fragman gösterim süresi en az 3, en fazla 5 dakika olacak. Kamu spotları ve sosyal sorumluluk projelerine ilişkin gösterimler, bu sürelere dahil edilemeyecek. Sinema salonu işletmecileri, izleyici sayısının artırılmasına yönelik kampanya ve toplu satış faaliyetlerini ancak filmin yapımcısı ve varsa dağıtımcısı ile yapılacak sözleşmeler aracılığı ile gerçekleştirecek."

SERBEST REKABETE AYKIRI

Aksoy, Meclis'in sinema salonları işletmeciliğinin kolay bir iş olduğunu sandığını söylüyor. Reklam ve fragman gösteriminin sınırlandırılmasının salon sahiplerini zor duruma sokacağı ve aslında birçok ülkede olmayan "10 dakikalık" aranın daha da uzamasına neden olacağı görüşünde. Aksoy'a göre "Salon sahipleri ister 3 dakika ister 30 dakika reklam gösterir bundan kime ne? O zaman TV dizilerindeki reklamlara da süre sınırı koysunlar" diyor. Bu kanunun "seyircinin sıkılmasıyla" çok da alakalı olmadığını söyleyen ünlü yapımcı, "Seyirci film öncesi yayınlanacak reklam süresini önceden bilir ve buna göre salona girer. Fragman izlemekten keyif alan izleyici olabilir. Her şekilde serbest ticaret kurallarına da aykırı bir durum" diyor. Meclis'in son noktasıyla şimdilik salon sahipleri ve yapımcılar arasındaki sular durulmuşa benziyor. Bakalım yapımcılar Meclis'ten geçen kanun teklifiyle salon sahiplerinin haklarının gasp edildiğini dile getirecek mi? Salon sahipleri Meclis'e nasıl tepki gösterecek?