Gazeteci, yazar, senarist, şair, düşünce adamı, entelektüel...
Ömer Lütfi Mete'den bahsediyorum... 18 Kasım 2009 yılında, henüz 59 yaşında aramızdan ayrıldı.
Fikirleri, kitapları, senaryosunu yazdığı dizi ve sinema filmleri ile hâlâ gündemde...
Türk edebiyatına, Türk sinemasına, Türk televizyonculuğuna çok şey kattığı inkâr edilemez.
Belki de ilk kez Türk sinemasına ve dizilere, milli ve manevi değerleri buluşturan kişidir Ömer Lütfi Mete...
Yaşı biraz geçmiş olanlar çok iyi bilir... Bizim dizilerimizde, sinemalarımızda cenaze törenleri hep mezar başında olurdu... Ömer Lütfi Mete, dizilerde, sinemalarda cenazeleri cami kapısına getiren senaristtir...
Senaryosunu yazdığı dizilerde hep iyi aile modelini, iyi babayı, fedakâr anneyi ön plâna çıkardı...
Şu an en çok yakındığımız, dizilerde ve sinemalardaki çarpık ilişkilerin hiçbiri yoktu Ömer Lütfi Mete'nin senaryolarında...
Dizilerde ve sinemalarında sadece milli ve manevi değerlerimizi öne çıkarmamış, aynı zamanda kör taassupla mücadele etmiştir... Senaryosunu yazdığı "The İmam" filmi bunun en güzel örneklerindendir.
Ayrıca yine senaryosunu yazdığı Deli Yürek'teki "Kuşçu" tiplemesi ve Kuşçu'nun anlattığı hikâyeler hâlâ daha dilden dile dolaşıyor... Bu hikayeler, vefatından sonra "Âşıklar Ölmez" ismiyle kitap haline getirildi... 
Ömer Lütfi Mete, sadece senaristliği ile öne çıkmadı. Çok önemli fikir kitapları da vardır...
"Allahsız Müslümanlık", "Milliyetsiz Milliyetçilik", "28 Şubat'tan Şemdinli'ye Derin Çeteler", "Derin Devlet", "Dünyayı Kimler Yönetiyor", "Derin Millet Manifestosu" ve "Hacı Yağı ile Parfüm Arasında" önemli fikir kitaplarından bazılarıdır.
Tüm şiirlerini ise "Gülce" isimli kitabında topladı.
Yine "Çığlığın Ardı Çığlık", "Yerden Göğe Kadar", "Asker ile Cemre", "Balonya Tüneli" ve "İtfaiye Yanıyor" gibi çok güzel romanların da yazarıdır. 
Özellikle "Çığlığın Ardı Çığlık" ve "Asker ile Cemre", aşkın ve sadakatin en güzel anlatıldığı romanlardandır.
Gazeteciliğe başlamama da vesile olan Ömer Lütfi Mete'ye çok vefa borcum var.
Varlığı Türk milleti için büyük bir şanstı...
Yokluğu çok önemli bir kayıp oldu... Allah rahmet eylesin.

***

Birlikte ayrılık

Birbirlerine delicesine aşık olan prenses ve prens, dillere destan bir düğünle evlenirler...
Ancak daha aradan 1 ay geçmeden aşkın yerini fırtına alır.
Karı koca sık sık kavga etmeye başlarlar...
Kral araştırma yaptırır ama bir türlü işin sırrını çözemez.
Bu arada prenses ve prens, bu sırrın düşmanlar tarafından fark edilmemesi için resmi davetlerde mutlu karı koca rolü oynarlar...
Baş başa kaldıkları zamansa birbirlerine karşı nefretle konuşmaya ve davranmaya devam ederler...
Sonunda kral, sarayın akıllı kadınlarını görevlendirerek, o büyük aşkın nasıl yok olduğunu öğrenmek ister...
Kadınlardan biri der ki;
- Bunun için araştırma yapmaya gerek yok Kralım...
- Neden?
- İkisi de aslında başkasına aşık...
Kral şaşkın gözlerle bakınırken, kadın açıklamasına devam eder;
- Onlar toy ve samimiydiler, birbirlerini delice sevdiklerini sanıyorlardı... Oysa her biri sadece kendisini seviyor, ötekisini ise istiyordu... Bu yüzden birlikte oldular ama asla bir olamadılar...
(Ömer Lütfi Mete)

***

TEBESSÜM

Tatil bitti

Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur.
İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır.
Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, otel yöneticisinin yanına gider ve der ki;
- Ne yazık ki tatil sona erdi...
- Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?
İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir:
- Bir ay kalacaktım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başardı ve iki gün sonra burada olacak.

****

GÜNÜN SÖZÜ

Aşk demek bir tek şeydir: Vazgeçmek. Sevgiliden başka her şeyden vazgeçmek... -Ömer Lütfi Mete