İnternet medyasının "Erişim sağlayıcılar", "İçerik sağlayıcılar" ve "Kullanıcılar"  olmak üzere üç unsuru var.  Hepsini denetim altına alma veya cezalandırma teknik olarak sorunlu.
Önümüzdeki yıllarda rotamız üzerinde neler göreceğiz?  Yukarıda andığımız y grubu nesil yani 15-34 yaş aralığında yapılan bir araştırma medya tüketim alışkanlıklarını şöyle gösteriyor: -

        -internetten TV izleyenler % 74,41 
        -internetten radyo dinleyenler % 76,21
        -internetten gazete okuyanlar % 69,33  

(Kaynak: ıab Türkiye internet ölçümleme araştırması)

O halde E gazete dönemi kaçınılmaz. Çünkü yeni nesil, artık gazete alma ihtiyacı hissetmiyor. Eski kuşak sonrası eve gazetenin çok az gideceği, acı ama gerçek.  

Televizyonların da öyle... Geleneksel haber program izleyicileri dağılma sürecindeler.  Çünkü artık, online izleyici var...

Geleneksel haber kurumları eski yapıda olamayacaklar, sayıları gittikçe azalacak. Basılı gazete ve dergiler hayatta kalmada daha da zorlanacaklar.   Televizyonlar da öyle.. 

Teknolojiye hâkim, Mojo (mobil journalist) dönemi başlayacak. Yerinde yapım ön plana çıkıyor. Görüntüyü çekecek, bulunduğu yerde kurgusunu yapacak, yayına verecek. Web sayfasına koyacak.

Hız önem kazanacak. Bu bunun hem avantajı, hem dezavantajı var. Şöyle ki, 

-kamuoyunu bilgilendirme açısından avantaj
-haberin doğruluğu ve niteliklerinin verilmesi açısından dezavantaj. 
-yanlış bilgi hızla yayılacağı için geri dönüş daha da zorlaşıyor. Burada bir soru daha aklımızdan geçiyor: Doğrulanmamış bilgiyi yayınlamak etik mi?

Sponsorlu içerikler ağırlıkta olacağı için haber ile ticari bilgi /reklam arasındaki sınırlar belirsizleşmeye başlayabilir. Zaten yaşanıyor.  -Haber metninin ortasında karşımıza çıkabiliyor.    

Elbette bu gelişmeler beraberinde birçok kaygıyı ve soruyu taşıyacak.  Bilgi kirliliği daha da artabilecek. Bilgiye güvensizlik yoğunlaşacak. 

Kişiselleştirme anlayışı ön plana çıkacak, bu yayınlara yansıyacak. İptv (internet portal tv) kişiye özgü kanal anlayışını getirecek. Kişiler dijital ortamda ilgi alanı dışındaki haberlere bakmayacak.

-İçerik olarak yerellik daha fazla önem kazanacak. Uzmanlaşma ön plana çıkacak. Okuyucu/izleyici tercihi yayın politikasını etkileyecek

Editörün seçtiği değil, okuyucunun seçtiği ön plana çıkacak. İzleyici istiyor biz de veriyoruz anlayışı hâkim olacak. Kalite mi izleyici isteği mi? sorusu gündemde olacak. 

Şu soruları sormaktan kendimizi alamıyoruz: 

Aşırı bilgi, bilgiyi önemsizleştirecek mi? Gün içinde bile gündemin sürekli değişmesi, çözüm ve denetim sorununu nasıl çözecek? 

Herkes muhabir oldu (yurttaş gazeteciliği) Herkes istediği hikaye veya bilgiyi hızla istediği kişilere ulaştırabiliyor. Bu onları muhabir/gazeteci yapar mı?

Haber yazma standartları / uslup / Sorgulama, doğrulatma, analiz -/ Meslek ilkeleri nasıl izlenecek? 

Meydanlardaki deneyimli muhabir mi? Elinde cep telefonu ile görüntü çeken eylemci/vatandaş mı? Aynı bölgeden/olaydan farklı bilgi gelirse hangisine inanacağız. İletişim fakülteleri ne olacak? Bu mesleğin geleceği ne olacak?

Korkulur ki, haberde, neden/niçin sorularının yanıtı azalacak. Sığ habercilik kaşsısında bilgilenmeyen yurttaş mı olacağız. 

İnteraktif ortam içinde okuyucu haberin bir parçası. -Okuyucunun eleştirisi ve tepkisinin sınırı ne olacak?

İnternet medyasının baş döndürücü bir hızla gelişmesi, iletişim alanında haber ve gazetecilik nedir, sorusunu gündeme getirdi. Gazetecilik ve haberin hedefi kamusal bir hizmet mi, /okuyucu mu, kar zarar odaklı tecimsel bir hizmet mi, tüketici mi?

Ne yazık ki, okuyucu veya izleyicinin tüketici olarak görülmeye başlandığı bir süreç başlamış durumda... 

Tüketici istekleri ön plana çıkmaya başladı.  Kısa ve çarpıcı haberler... Moda, magazin (ünlülerin her şeyi)... -çarpıcı insan öyküleri

Haber sitelerinin rakibi sosyal medya...  Hızlı bilgi akışı artık bu mecrada daha sık kullanılıyor. Buradaki sorun da aynı: Doğru bilgi, bilgi kirliliği... Yanlış adresler üzerinden yapılan dezenformasyon. Gerçek olan o ki;  bilgi kirliliği içinde doğru bilgiye ulaşabilmek için gazetecilik önem kazanıyor.