Haftada veya iki haftada bir iki gün İstanbul'a gitmek zorunda kalsam da yılın dört ayını Edremit Altınoluk çevresinde geçirdim. Artık son haftalardayız. Bu topraklardan ayrılmayı hiç istemiyorum. Ama yaz boyu çalıştığımız, ürettiğimiz, dağarcığımıza, heybemize yerleştirdiğimiz ürünlerimizi hakkı olanlara sunma zamanı geliyor.

Halil Soyuer ve Mehmet Çakırtaş Edremit'in yetiştirdiği hece ölçüsünde şiir yazan iki şairimiz. Halil Soyuer'le beraberliklerimiz oldu. Anadolu'nun bir çok ilini birlikte gezdik. Festivallere, şiir gecelerine katıldık. Benden vefalıydı. Her zaman arar sorardı. Nükte ve tebessüm cimrisi değildi. Onu gelecek yazımda anacağım.

Mehmet Çakırtaş'la beraberliğimiz olmadı. Ancak dostlardan, onunla ilgili çok şey dinledim. Yakından tanımış gibi oldum. Her iki şairimiz ortak yönü, ülkemizde şiirleri en çok bestelenen sanatçılardan olmaları.

 "Beter Ol", "Kahpe Felek", "Herkesi Dost Sandım", "Pul Hasta", "Kul Değilim Sevdiğim", "Bilemedim Ben" Çakırtaş'ın bestelenmiş şiirlerinden bir kaçının adıydı bunlar.

Bir zamanlar dillerden düşmeyen "Pul Hasta" şarkısının iki dörtlüğünü aktarmak istiyorum:

"Bulamadım şu halimden anlayan
Gönül hasta, dudak hasta, dil hasta
Yağmur yağar dağı taşı ıslatır
Yaylalardan uzak kalan sel hasta

.......

Bahar vakti kızlar varırlar çaya
Çare yokmuş aşktan yatan hastaya
Kalb mektubum gidip attım postaya
Yad eliyle mühürlenen pul hasta

Mehmet Çakırtaş 1920 yılında Edremit Avlunya bucağı, Karaaydın köyünde doğmuş.  Babası saz şairiymiş. Orta okul sıralarında o da şiirler yazmaya başlamış. Çileli bir ömür sürmüş. Dostların yardımıyla Ankara'da devlet dairesinde bir iş bulmuş. Alevi Bektaşi geleneğindeki halk ozanlarını yakından izlemiş. "Çakırtaş'tan Damlalar", "Gün Dönümü" ve "Gün Dönümünden Sonra" adlı kitapları var.

Daha sonra bu görevinden ayrılarak 1961 yılından itibaren çeşitli gazetelerde çalışmış. 1952 yılında Sabahat hanımla evlenmiş.  Zafer ve  Alparslan adlarında iki çocuğu olmuş. Dostlarından öğrendiğime göre, uzun süre bekar yaşaması nedeniyle çok iyi yemek yaparmış. Nüktedan biri olduğu anlatılır. Kendisi 1945'te yayınlanın "Damlalar" adlı kitabındaki şiirlerini çıraklık dönemi, 1949'da çıkan "Gündönümü"nü kalfalık dönemi ve 1957'de yayınlanan "Gün Dönümünden Sonra" yı ise  ustalık dönemi şiirleri olarak belirtmekte.

Edremit ve yöresinden şiirlerinde söz ediyor. Kazdağı'nı anlatan şiirinden bir dörtlük şöyle:

"Çamlarını rüzgar iter aralar
Gün doğunca buharlanır dereler
Şifa bulur umulmayan yaralar
Kekik kekik kokar balın Kazdağı. .."

Zaman zaman Aşık Mehmet mahlasını da kullanan Çakırtaş'ın kendine özgü bir tavrı var. Çoğunlukla aşk, ıstırap, hasret, gurbet ve tasavvuf konularını işlemiş. Değişik şair ve aşıklarla uzun yıllar ilişkisi ve dostluğu olan Çakırtaş'ın yedi yıl önce öldüğünde geride zengin bir kitaplık bıraktığı söylenir.

"Üşünüp ince ince, / Gönlümdeki gamları / Salar beni sevince / Edremit akşamları // Esmer renkli tül olur / Hüzünlü bülbül olur / Yıldızlar sümbül olur / Edremit akşamları // ... // Zeytinlikler sır olur / Gölgeler asır olur / / Serilir hasır olur / Edremit akşamları ..."

Yukarıya Çakırtaş'ın "Edremit Akşamları"nı anlattığı şiirinden birkaç dörtlük aldım.  Oldukça ünlenen  ve uzun olan "Beter Ol" adlı şiirinden birkaç dörtlük aktararak Çakırtaş'a veda etmek istiyorum:

"Bana gam kasavet veren sevdiğim
Yaprağını döken gülden beter ol
Derdi bana reva gören sevdiğim
Sazlarda inleyen telden beter ol

Senin de olmasın halini soran
Beni insafsızca derdiyle yoran
Kış günü başını taşlara vuran
Boz bulanık akan selden beter ol

.....

Yüzün hiç gülmesin eller içinde
Bülbülsüz kalasın güller içinde
Baharın çiçekli dallar içinde
Kuruyup incelen daldan beter ol

Bilemedim Nemrut mu var soyunda
Vefakarsın sebat ettin huyunda
Bir orman içinde dere boyunda
Kovanı yarılan baldan beter ol

.....

Bu engin aşkımın bulunmaz dibi
Kış geçip gitmedi dinmedi tipi
Sahibi çıkmayan bir mektup gibi
Üstündeki kara puldan beter ol

Kanlı gözlerimi kapladı buğu
Ateşim sönmedi bulamadım su
Tanrıdan dileğim kara gözlüm bu
Aşkınla tutuşan kuldan beter ol"