Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'daki saray darbesiyle önü açılmak istenen "ılımlı İslâm" söylemine "İslam'ın ılımlısı ılımsızı olmaz, İslam tektir" diye tepki gösterdi. Evet, İslâm tek ama, maalesef birden fazla "yorumu" Müslüman dünyasında yaygın ve hüküm sürüyor. "Kur'anî ve Muhammedî İslâm" yerine, sapkın yorumları ile "hibrit İslâm" yön veriyor Müslümanlara...

Kabul etsek de, etmesek de bugün El Kaide, DEAŞ gibi terör örgütlerinin, yaptıkları tüm insanlık ve İslâm dışı işlere dayanak olarak dini, Kur'an-ı Kerim'in eğilip bükülmüş yorumlarını ve uydurulmuş Hadis-i Şerifleri gösterdiği ortada. Ve o propagandist dil sayesinde "Ya bizim çizdiğimiz çerçevede Müslüman olacaksın, ya da öleceksin" deme hakkını kendisinde bulanlar hızla çoğalıyor çevremizde. Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil, aklı selim tüm insanların "Öldüren de Allahü ekber diyor, ölen de..." tepkisi boşuna değil. İşte "ılımlı İslâm" da, tıpkı her türlü caniliğe cevaz veren "yorum"lar gibi bir yorumu İslâmiyetin... Terörizme, şiddete dayalı Selefi-Vahhabi yorumların karşısına kontra olarak konulan bir kavram "Ilımlı İslam". Yani, gerçek İslâm yerine, seçenekleri çoğaltma ve birbirinin alternatifi olarak üçüncü yolu tıkama formülü...

Önceki yıllarda sağ kesimin ve hatta siyasal İslamcıların her yıl içeriğine ulaşmak için büyük çaba gösterdiği, üzerine komplo senaryoları yazdığı Bilderberg toplantıları vardı hatırlarsanız. Genelde masonik bağlantısı olanların davet edildiği söylenir, gizemli bir hava büründürülürdü bu teşkilata. Ve "O toplantılara katılanların önü açılır, hızla zirveye yükselirler" gibi şehir efsaneleri üretilirdi. Bir bölümü gerçek, bir bölümü de hayâl ürünüydü. 

Siyasal İslâmcı gazetelerin en önemli yazarlarından Fehmi Koru, Bilderberg'e çağrıldığında büyük gürültü kopmuştu sağ cenahta. Ne yıldızı parladı Fehmi Koru'nun, ne de bulunduğu yerden daha zirveye çıktı. Bugün işsiz... Bilderberg konusunda onlarca yazısını hatırladığım Fehmi Koru bile artık o toplantılara ilgi duymuyor. Kendi kurduğu sitesinde, Bilderberg'le ilgili tek satıra yer vermiyor nedense...

O yüzden, 2017 Bilderberg toplantısına kimlerin katıldığını ve neler konuşulduğunu yazmak bana düşmüştü. Ama öyle komplolar vehmederek değil, ulaştığım isimler ve bilgileri aktararak.

* * *

Bilderberg toplantısı bu yıl, tam da bugünlerde konuştuğumuz "siyasal İslam" ve "ılımlı İslam" konusunu tartışmıştı. Hem de çok önemli isimlerden oluşan tartışma grupları kurarak, akademik formasyonda bir tartışma olmuştu. Bilenler bilir, Bilderberg toplantılarının "karar" aşaması yoktur. Beyin fırtınası yaşanır, herkes söyleyeceklerini söyler, tezlerini savunur. Her katılımcı temsil ettiği misyona eline tuttuğu notlarla gider, oralarda politika belirleyicilerle bir kez daha geçilir üzerinden. Taslak strateji ve hedefleri süzülmüş hale getirir Bilderberg.

Haziran ayının ilk günlerinde ABD'de gerçekleştirilen Bilderberg'te CIA ve MI6 ilk gün İslamcılığa karşı mücadele taraftarlarıyla onları destekleyenleri karşı karşıya getiren bir tartışma düzenledi. Burada tabi ki ya iki taraf arasında bir uzlaşmaya yolunun bulunması, ya da mevcut uyuşmazlıkları saptamak ve bunların İttifakın başlıca hedefi olan Rusya'ya karşı mücadeleyi sekteye uğratmasına izin vermemek söz konusuydu.

Siyasal İslam karşıtlığı tarafında, Trump'un Ulusal Güvenlik Danışmanı General H.R. McMaster ve onun uzmanı Nadia Schadlow'un vardı. McMaster, teorileri savaş alanında sınanmış olan tanınmış bir strateji uzmanıdır. Schadlow çalışmalarını özellikle askeri zaferlerin siyasi zaferlere dönüştürülmesi tarzı üzerinde yoğunlaştırmış bir isim. 

Siyasal İslamcılık, yani Batı uzantısı cihadist İslâm yanlıları tarafında ABD adına eski CIA Başkanı John Brenan ve onun eski astları Avril Haines ve David Cohen yer alıyordu. İngiliz Krallığı adına MI6 eski Başkanı ve bazı cihadist organizasyonların koruyucusu Sir John Sawers ve General Nicholas Houghton, Fransa adına ise General Benoît Puga ve Bruno Tertrais vardı. Saha tecrübesi olan isimler yani. Özel sektör adına ise Henry Kravis (KKR yatırım fonlarının müdürü ve IŞİD'in gizli veznedarı) ve General David Petraeus (IŞİD'in eş kurucusu) yer aldı Bilderberg masalarında.

* * *

Bu toplantı, Washington ve Londra'yı da etkileyen "küresel ahtapot"un İslâm dünyasında paradigma değişikliğine gittiğinin en net göstergesiydi. Osmanlı İmparatorluğunun yerine Lawrence öncülüğünde Ortadoğu'da ve Asya'da Britanya İmparatorluğunu ikame etme pratiği olan İngilizler de yeni uzlaşma zeminleri oluşturma çabasındaydı.

Washington, Suudi Arabistan ile ittifakını Trump döneminde yenilemiş, hatta "Vizyon 2030" çerçevesinde köklü bağlar kurmuştu. IŞİD'in, Selefi örgütlerin yalnızlaştırılması da bu konseptte gerçekleşti.

Kısaca, Batı dünyası İslâm dünyasına yeniden formatlanmış bir din dayatmak için bir yığın çalışma yaptı. Bilderberg, bu çalışmaların ortaklaşması oldu. Şüphesiz bugün Suudi Arabistan'ın "İslâm dünyasının yeni lideri" olarak seçilmesi ve

Vahhabiliğin yerine "Ilımlı İslâm" etiketli bir hibrit din kurgulanması da Bilderberg'in sonucu. 

Türkiye, Suud uzantısı tüm "hormonlu" dinî gözüken yapıları etkisizleştirecek, hatta tasfiye edecek adımlar atmadığı sürece, "İslâm tektir, ılımlısı falan yoktur" tepkisi anlamsızdır.