“Tüm bu coğrafyada çıkarılan arkeolojik ve tarihi bulgular, bizim öz malımızdır ve hepsi Anadolu Medeniyetidir...” diyen Prof. Dr. Fahri Işık yanı sıra; “Her tarihi eser bulunduğu yerde kalmalı ve orada korunmalıdır” diyen Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü ve Bergama Tarihi Ören Yerleri Kazı Başkanı Prof. Dr. Felix Pirson ise, bölgede bulunan yeni tarihi eserleri ve onların özelliklerini keşfedip, tarihin sırdaş sayfalarını aralamaktadır... Almanya’nın Berlin Müzesi’nde bulunan Pergamon Zeus Sunağı ise, bir başka tarihi zenginliğimizdir.

Bergama, sahip olduğu tarihi ve kültürel değerleriyle dünyanın 999, Türkiye’nin 13. ve İzmir’in ilk UNESCO Dünya Mirası kentidir. Uygarlık Burcu ve İlkler Kenti Bergama; Parşömenin anavatanı, eczacılığın babası Hekim Galenos’un kenti, 1937 yılından bu yana Türkiye’nin ilk yerel festivaline hiç ara vermeksizin ev sahipliği yapmış ve yapmaya da devam eden Kermes Kenti, İncil’de geçen Anadolu’daki yedi kiliseden birine sahip kent, dünyanın en dik tiyatrosuna sahip kent gibi pek çok ilkler nitelemesine sahiptir.

Bergama Tarihi kitabı yazarı Osman Bayatlı’nın vurguladığı gibi; Bergama adı, antik dönemdeki Pergamon isminden gelmektedir. İlk çağda muhteşem abideleriyle büyük bir şehir ve aynı adı taşıyan krallığın merkezi olmasının yanı sıra, Ortaçağın önemli stratejik mevkisi, Dursunbey idaresindeki Karesioğulları’nın ikinci başkenti ve son olarak da Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli merkezlerindendir.

İzmir’in bu şirin ve tarihi ilçesi Bergama’nın uzun yıllardan beri en önemli gelir kaynakları altın, turizm, tarım ve hayvancılıktır. Tarım sektörü de kendi içinde belli başlı ürünler dışında çeşitlilik sağlayamamıştır. Halkın geçimini sağladığı en önemli tarım ürünleri pamuk, tütün, üzüm, fıstık çamı, domates, zeytin, mısır ve buğday sayılabilir. Bölge toprağı ve arazi yapısı, yeni yatırımcılara çeşitlendirme konusunda açık alan özelliği taşımaktadır.

Altın başta olmak üzere, Bergama yöresi madencilik sektörü açısından zengin bir potansiyele sahiptir. İşletilmekte olan maden yatakları granit, mermer, altın, perlit ve taş ocaklarıdır. Yöre, doğal kaplıca suları ve su kaynakları yönünden de zengindir. Kültür ve doğanın birlikte şekillendirdiği Bergama’da tapınaklar, Gymnasiumlar, su sistemleri, köprüler, tiyatrolar, tümülüsler, hanlar, camiler ve geleneksel evler gibi sayısız anıtsal eserler, kentin çok katmanlı kültürel peyzajını oluşturmaktadırlar.

Kentin 4 bin yılı aşan tarihi süreçte ev sahipliği yaptığı Hitit, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde entellektüel ve bilinçli tercihler ile şekillendirilmiş bu kültürel katmanları Bergama’yı medeniyetin öncü kentlerinden biri durumuna yükseltmektedir.

Bergama İ.Ö. 3. Yüzyılda Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan yolların merkezinde, Ortadoğu, Asya, Yunan ve Makedon kültürlerinin kaynaştığı Ege Bölgesi’nde kültürel, bilimsel ve politik bir merkez olarak yükselmeye başlamıştır.

Devamı yarın...