Öğretmenler Günü törenlerinde Konya Valisi Cüneyt Orhan Toprak’ın, öğretmen olduğunu düşündüğü bacak bacak üstüne atan bir kişiye, “Sen öğretmen misin birader? Öğretmensen öğretmen gibi otur” diye tepki gösterdiğini okumuşsunuzdur.

Olayın hazin tarafı vali, üstelik de Öğretmenler Gününde, öğretmene fırça atıyor, hakaret ediyor… Diğer öğretmenler alkışlıyor…

Daha da vahimi, valinin fırça attığı kişi öğretmen değil, bir gazeteci…

Öğretmen olsaydı bu olay sebebiyle başına ne gelecekti, o da ayrı bir muamma…

Eskiden öğretmenlere herkes saygı gösterir, değer verirdi…

Bakanlar ve valiler bile saygıda kusur etmezdi…

Şimdi öğretmenler şamar oğlanına çevrildi…

Geçmişte bir Milli Eğitim Bakanı, “Öğretmenler sabahtan akşama kadar kahvede okey oynuyor” demişti.

Bir kaymakam ise, okey oynayan, ders sırasında sınıfta örgü ören öğretmenler olduğunu iddia etmişti…

Herkes vur abalıya misali öğretmenlere saldırıyor…

Bakan ve vali, öğretmeni hedef gösterince…

Veli hakaret ediyor, tehdit ediyor… Öğrenci saygı göstermiyor, öğretmene dikleniyor, hatta şiddet uyguluyor, öğretmeni öldürüyor…

Sonra da “öğretmene şiddet var” diye dert yanıyoruz.

Tabii ki hata yapan, öğretmenlik mesleğine yakışmayacak tavırlar sergileyen öğretmenler istisna da olsa vardır…

Ancak birkaç öğretmenin hatasını tüm öğretmenlere mal etmek vicdana sığar mı?

Valinin bu tavrı aslında sadece öğretmenlere yapılan bir saygısızlık değildir.

Gücü elinde bulunduran veya bir makama gelen kişi, başkalarının kendisine itaat etmesini istiyor…

Bir nevi güç gösterisi deniyor…

Herkes beni dinleyecek, bir dediğimi iki etmeyecek havasındalar.

Sokaktaki “Niçin yan baktın?” kavgasının bürokrasi versiyonu olsa gerek…

Tabii ki kamuda, belli makamlarda olan kişilere devlet adabı gereği saygı göstermeliyiz…

Her şeyden önce bu kişilerin de saygıyı hak edecek davranışlar sergilemesi gerekir…

Bakanların ve valilerin kamu gücünü kullanarak insanlara tepeden bakmaları yerine…

Gerçekten bakan olabilmek, vali olabilmek önemli…

O zaman zaten herkes saygı gösterir…

*****

Valiyi hemen görevden alın

Yıl 1927.

Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla balo veriliyor.

Kastamonu Valisi biraz gecikerek salona giriyor.

Herkes ayakta, ancak genç bir öğretmen valinin geldiğini geç fark ederek en son ayağa kalkar.

Vali bey bu olayı görür. Balo bittiğinde Milli Eğitim Müdürünü yanına çağırır.

Milli Eğitim Müdürü öğretmenin iyi niyetli olduğunu söylese de vali olayın peşini bırakmaz.

Olay Milli Eğitim Bakanlığına yansır. Milli Eğitim Bakanlığı da valinin fazla alınganlık gösterdiği kanısına varır.

Bu konu görüşülürken Atatürk bakanlıktadır.

Yetkililer kendi aralarında konuşurlarken Atatürk sorar:

- Neler oluyor?

Olayı anlatırlar. Atatürk’ün dediği şudur:

- Hemen valiyi görevden alın. Yapılacak bu kadar işimiz varken genç bir öğretmenle uğraşan valiyle bir yere gelinemez...

*****

TEBESSÜM

Okul

Temel, okuldan eve çok mutlu gelir. Annesi sorar:

- Okulda ne yaptınız?

- Patlayıcı madde imal ettik.

- Peki, yarın ne yapacaksınız okulda?

- Hangi okulda?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En çok hürriyet nerede ise en çok eğitim oradadır.

M. Audemars