Günledir siyaset dışı yazılarımıza da ağırlık veriyoruz.
Bunların başında ekonomide yaşanan olumsuzluklar, daha sonra da Suriye ve özellikle sınırımızdaki hareketlik geliyor. Mart ayı sonunda yapılacak yerel seçimler de önemli ama bize göre gündemde çok daha ağırlı konular bulunuyor Bunları da kesinlikle göz ardı etmemeliyiz.
Sınırımızda Amerika'nın PYD/ PKK'lı teröristlere verdiği destek konusunda Türkiye'nin kararlı tutumunun Milli Güvenlik Kurulu'na taşınması ve bu konuda daha önce yapılan açıklamaların geçerliliğini koruyacağının açıklanması kamuoyunca memnuniyetle karşılanmıştır.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından yayımlanan bildiride, "Bazı ülkelerin, proje terör örgütleri FETÖ/PDY ile PKK/KCK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi terör örgütü olarak görmemesi terörizmle mücadeleye zarar veriyor." ifadesi kullanıldı.
Yazımızın başlığına aldığımız "Beklenen açıklama"da vurgulananlara dikkatlerinizi çekmek istedik:
"Bazı ülkelerin, proje terör örgütleri FETÖ/PDY ile PKK/KCK'nın Suriye kolu PYD-YPG'yi terör örgütü olarak görmemesinin, terörizmle küresel ölçekteki mücadeleye büyük zarar verdiği hususu bir kez daha teyit edilmiştir. İstanbul'da düzenlenen Dörtlü Zirve neticesinde mutabık kalınan hususların, Suriye'ye ve bölge barışına katkı sağlayacağı, İdlib'te ağır silahlardan arındırılmış bölge oluşturularak ateşkesin kalıcı hale getirilmesinin önemi vurgulanmış, bu bağlamda alınması gereken ilave tedbirler üzerinde durulmuştur. Suriye'de kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla Birleşmiş Milletler gözetiminde çalışacak Anayasa Komitesi'nin bir an önce oluşturularak, çözüm için belirlenen yol haritasının uygulamaya geçirilmesinin önemi üzerinde durulmuş, bunun için taraflara makul ve süratli davranmaları yönünde çağrıda bulunulmuştur." Siyasi çözüme en büyük tehdidin Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmasından geldiği belirtilmiştir. Suriye'de herhangi bir emrivakiye göz yumulmayacağı ve meşru müdafaa hakkının kullanılacağı vurgulanarak, PKK/PYD-YPG'nin bölge halkına zulmederek ve göçe zorlayarak değiştirdiği demografik yapıya karşı da duyarsız kalınmayacağı güçlü şekilde ifade edilmiştir."
Söylemek istediğimiz şu:
Terörist yatakları yok edilemeden Türkiye'nin beka sorunu çözülemez.
Dikkat edilecek olursa Irak'ın kuzeyindeki PKK yuvaları sürekli bombalanıyor. Öldür öldür bitmiyor. Çünkü dost bildiklerimiz altımızı oyuyor ve terörist üretiyor. Kökü dışarıda olan terörün bitmemesinin asıl nedeni budur.
Bunu dikkate almak durumundayız.
Yanı   başımızdaki  terörist yatakları  şimdi  Suriye  sınırına  taşınıyor.   Fırat'ın  doğusundaki   PYD/PKK kamplarında silahlı ve eğitimli 30 bin teröristin bulunduğu ifade ediliyor.
Kaldı ki bu gruplara Kuzey Irak'ta eğitilen yenileri de katılıyor.
Durum böyle olunca terörle mücadele bu anlayış içinde başarılı olunabilir mi?
Türkiye'nin bütün çabasına ve ağırlığını ortaya koymasına karşın, Amerika bildiğini okuyor ve teröristlerle olan ilişkilerini sürdürüyor. Halen Suriye'de bulunan PYD/ PKK'lılara silah yağdırılıyor.
Bu silahlar kime karşı kullanılacak?
Adres belli.
Bu nedenle Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlar ve yapılan açıklamalardaki kararlılık önemlidir.
Türkiye'nin bir beka orunu vardır ve bu sorunu çözmek durumundayız.
Dikkat edilecek olursa bu konuda Amerika yıllardır Türkiye'yi oyalıyor. PYD konusunda verdiği hiçbir sözü de yerine getirmedi. Halen oyalama taktiğine devam ediyor.
Yapılan üst düzey görüşmelerde de bir sonuç elde edilemedi.

Sınırımızdaki sıkıntının her geçen gün büyüyerek sürdüğünü gözlemliyoruz. Bütün bu hareketliliğin altında yatan gerçekleri artık görmek ve harekete geçmek durumundayız. Her geçen günün Türkiye'nin aleyhine işlediğini söylemeye gerek var mı?
Seçim arifesindeyiz. Bunu fırsat bilenlerin bugünlerde yeni oyunlar içine gireceğini de görüyor ve düşünüyoruz. Dikkat edilecek olursa hemen her seçim arifesinde böylesine oyunlar sahnelenmek isteniyor.
Eninde sonunda kendi göbeğimizi kendimiz keseceğimize göre bu konuda daha fazla zaman kaybetmemeye dikkat edilmelidir.
Biz, Suriye'deki hareketliliği son derece önemsiyoruz. Türkiye'nin de beka sorunu olarak görmekteyiz. Bu nedenle bugüne kadar yazdıklarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz.