Dini değerlerimiz de, milli değerlerimiz de yerle bir ediliyor.
Başta milli bayramlarımız ve Atatürk olmak üzere milli olan her şeye karşı yıllardır devam eden bir kin vardı...
Son zamanlarda zirve yaptı...
Cumhuriyet'in ilanı, TBMM'nin açılışı gibi milli bayramlar görmezden geldi, unutturulmak istendi.
Her şey bir ümmet anlayışı üzerine inşa edilmeye çalışıldı...
Sonuç vahim oldu...
Milli değerlerimizi unutturalım derken dini değerlerimiz, İslami önceliklerimiz de yerle bir edildi...
Mübarek Ramazan ayını geride bırakıyoruz...
İnsanların gözüne sokulan gösterişli iftar davetleri veriliyor... 
Lüks iftar sofralarındaki israf almış başını gidiyor...
İftar sonrası Ramazan eğlencesi diye konser verdirilip vatandaşa göbek attırılıyor. 
Başörtülü kadınlar, sokakta oruç yiyor, Ramazan'da sigarasını tüttürüp dolanıyor...
Tabii ki herkes dilediğini yapmakta özgürdür, ama türban türban diye gırtlağın çatlarcasına bağıracaksın, sonra da ulu orta oruç yiyeceksin... 
Gülerler adama...
Bayram arifesindeyiz...
Herkes tatil telaşında... Beş yıldızlı oteller, sahiller mübarek Ramazan'ın bayramını kutlayacak insanlarla dolu...
Yılbaşı "Hıristiyan adetidir, haramdır" diye veryansın edeceksin, bas bas bağıracaksın...
Ramazan Bayramında, Hıristiyanların bile yılbaşında yapmadığı taşkınlığı yapacaksın...
Vefat eden anne babalarının mezarını ziyaret edip dua etmek şöyle dursun...
Anne babası sağ olanlar bile bayramını mesajla kutluyor...
Ramazan Bayramını şeker bayramı diye görenler vardı...
Şimdi tatil ve deniz bayramı oldu... 
Kimseye karışmak, tatil yapmak isteyenleri eleştirmek tabii ki haddimiz de değil, hakkımız da değil...
Ama gelinen nokta, çok ürkütücü...
Milli, manevi ve dini değerlerimizi unuttuk... 
Bireysel yaşamaya başladık... Toplumsal dayanışma, insani değerler sıfıra indi...
İnşallah daha da kötüye gitmez.
Bayramları bayram gibi geçirmek dileğiyle...

*****

Duaya inanmayan cemaat

Küçük kasabanın birinde caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. 
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmiş.
Ancak mal sahibi, kendi arazisi üzerine istediği işyerini açabileceği için yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. İmam ve cemaat, bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemiş.
Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, mahkemeye verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler.
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. 
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hâkim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp şöyle demiş:
- Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum. Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi... Diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...

***

TEBESSÜM

İtibar

Softanın biri Bektaşi'nin önüne geçti:
- Ey Erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur.
Bektaşi gülümseyerek:
- Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, Allah önündeki itibarımı zedeleyemem. 

*****

GÜNÜN SÖZÜ
Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa, bil ki bu bir hainin davetidir.
Ali Şeriati