Euro 2024'ün Türkiye'ye verilmemesinin ardından Spor Bakanımız "Hakkımız yenildi" diyor. Spor çevreleri "Orada stad, burada stad yaptık" diyor. Ama bu yeterli mi, hiç kimse konuşmuyor. Beton stadlar tamam da, ülkenin sosyolojik yapısı için, takımlar için ne yapıldı, nasıl bir planlama örneği gösterildi?

Örneğin, Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray borç içinde yüzüyor. Borcu 3 milyon Euro'yu geçen kulüplerimiz var. Almanya'da Bayern, Şalke, Dortmund gibi takımlar böyle kötü yönetilip borçlansa, Almanya Futbol Federasyonu yerinde durabilir miydi?
Türkiye'de başında bulunduğu takımı batıran, Federasyon'a başkan oluyor. Önce iğneyi kendimize batıracağız, ardından çuvaldızı başkasına... Eğer Katar para gücünü ortaya koyup naklen yayın gelirini o rakamlara satın almasa birçok kulüp iflas etmişti. 

Anadolu tabiriyle "hacı ağa gibi" kulüp yönetip, Dernekler Kanunu'na göre el kaldır, ibra et, borçlar kulübün üzerinde katlanıp gitsin... Türkiye'de sporun her kademesi için yeni bir yasa şart. Her kulüp için Başkan ve yönetimi, borçlandırdığı miktardan sorumlu olmalı. Daha doğrusu, kulübü borçsuz devretmek zorunda kalmalı. Aksi taktirde Başkan ve yönetim, borcu kapatmaya mecbur edilmeli. Bakalım o zaman "hacı ağa" kulüp başkanlığına aday olabiliyor mu? Olsa da, bol keseden menajerlere ve futbolculara para savurur muydu? Yasal düzenlemeler layıkıyla yapıldığında, federasyon bütçesinden lüks yaşam, makam araçları, Çiftlik Bank görüntüsü oluşur mu? 

Sayın bakan bu mali tabloya ve buna rağmen vurdumduymazlığa biraz vaktini ayırsa çok iyi olacak. Aksi taktirde beş değil, onbeş defa aday oluruz ve sadece bazı reklam ajanslarını zengin etmiş oluruz.

Türkiye, Euro 2024'ü kaldırabilecek tesislere sahip. Ama ya mantalite ve spor yöneticileri o kapasiteye sahip mi, işte burası tartışılır...