İçeride siyaset denizi gittikçe dalgalı bir hale gelirken, TV'lerden açık oturumlar düzenleyip sonucunu adeta naklen yayınladığımız ABD seçimleri henüz resmen sonuçlanmadı. Artık sokaktaki vatandaş bile biliyor ki; ABD'deki siyaset değişimi bizim gibi NATO ülkesi ve Washington'la yakın ilişkiler içerisindeki ülkeleri bir şekilde etkiliyor.

Türkiye siyaseti ne zaman ABD'nin döşediği raylardan çıksa, iktidarlar ne zaman "Sam Amca"nın isteklerini reddetse, açık veya örtülü operasyonlara hedef olmuştur. CIA'nın "bizim çocuklar" dediği içimizdeki işbirlikçiler uzun yıllar ülke siyasetini etkileyecek güce sahip olmuştur.

Türkiye'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana biriktirdiği tüm "üretim" alanları ile "karma ekonomi"yle yönetilmesi ABD'nin ve küresel sermayenin hiç bir zaman kabullenemediği bir avantajımızdı. Çünkü, devlete yani halka ait olan üretim tesislerinin varlığı, çoğaltılmasını ve ekonomik bağımsızlığa ulaşmamızı da sağlayabilirdi. Bu ihtimali bile ABD'nin muktedirleri tehlikeli görüyordu. 12 Eylül darbesiyle silahların gölgesinde "babalar gibi satarım" ekolü hakimiyeti ele aldı. Bu süreci akamete uğratacak bir siyasi değişiklikte anında "zinde kuvvetler" devreye sokuldu. Sonuçta bugünlere geldik ve şimdi "milli ekonomi", "üretim ekonomisi" gibi kurtuluş reçetelerini konuşuyoruz.

PENTAGON'A GEÇ OPERASYON

ABD, öngörülemez ve dengesiz bir başkanla 4 yıl yaşadı. Donald Trump, sadece ABD'nin yerleşik düzenini değil, dünyanın tüm diplomatik teamüllerini alt üst eden bir dönem geçirdi. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa'yla buluşmasında yaptığı sulu şakalar, tüm dünya Katolikleri tarafından tepkiyle karşılandı. ABD ile müttefik ülkelerin liderlerini rencide etmekten de geri kalmadı Trump.

Hepimiz biliyoruz ki; ABD'de başkanlar dış politikada çizilmiş sınırların dışına çıkamaz. Çıkanların akıbedini Kennedy ailesinde gördük. Sonrasında ise "seçilmiş ailelerin" dışında hiç kimsenin ABD Başkanı olmasına izin verilmedi. Belki de Trump, bu çemberi aşan ilk başkan oldu. Ya da öyle olacağı öngörülemedi.

Trump, seçimi kaybettiğinin ortaya çıkmasının ardından yeniden oyları saydırarak süreci tersine çevirme çabasına girdi. Ama diğer yandan çok kritik görevden almalar ve atamalara da imza attı.

Bunların başında Savunma Bakanı Mark Esper geliyor. Eksper'in yerine Christopher Miller atandı. Bununla da yetinmedi Trump. Genelkurmay Başkanı Jen Stewart, Savunma Politikası Direktörü James Anderson, İstihbarat ve Güvenlikten sorumlu Savunma Bakanlığı Müsteşarı Joseph Kernan ve NATO İrtibat Görevlisi Michael Ryan'ı da görevden aldı.

Tasfiye edilen ekibin, 4 yıl boyunca başkanın talimatlarına uymayıp çatışmaları sürdürmek için ellerinden geleni yaptıklarına inanılıyor. Trump, başkanlığının son 2,5 ayında bu değişikliği yaparak bir yere varamayacağının farkında belki. Ama yine de "oyların yeniden sayılması" ile sonucun değişeceğine inanıyor.

PEKİ BİDEN NELER YAPAR?

Beyaz Saray'da yani ABD'nin en tepe noktasında Ocak ayının ortasından sonra bir "bunak" ihtiyar oturacak. Zaman zaman isimleri unutan, olayları birbirine karıştıran ya da hatırlamayan bir başkan...

Türkiye ile ilgili olarak 15 Temmuz ve daha önceki darbelere zımmen atıf yaparak "Erdoğan'ı devirmek için muhalefete destek vermek" gibi bir cümleyi bile kurabildi. Bunun muhalefeti zora sokacağını kestiremeyecek kadar zihni melekeleri zayıflamış birisi Biden.

Ama...

Ömrü, ABD'nin değişmez sahiplerinin emrinde sistemin içinde geçmiş birisi. ABD devletinin birçok kademesinde değişik görevlerde bulunmuş ve o sistemi tüm kılcal damarlarına kadar biliyor.

Yeni dönemde ABD, önce kendi sistemi ile dünyadaki "etki" ağlarında yerinden oynayan taşları onarmakla başlayacak işe. Trump döneminde tahrip olan sistemi onaracak yani. 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler olayının ardından ABD Başkanı'na ait bazı yetkileri eline alan Pentagon'un sarsılan otoritesi de yeniden tesis edilecek.

Seçimlerin sonucu Püriten akımının Jacksoncular üzerindeki zaferine işaret ediyor. Yani; ABD'ye "küresel çetenin jandarması" misyonunu yükleyen Avrupalı seçkinlerin varlığını sürdürmesini sağlayacak yeni bir dönem için görevlendirildi Biden.

ABD'yi 2021 yılından itibaren Biden'in yönetmesini bekleyenler yanılıyor. Yardımcısı Kamala Harris, Biden'den daha fazla etkili olacak yeni dönemde. Ve "derin ABD" yönetecek ülkeyi bu geçiş döneminde.
ABD'yi kim, nasıl yönetirse yönetsin dünyanın hayrına olmayacağı, kuruluşundan bugüne kan, gözyaşı ve vahşetin simgesi haline gelen Sam Amca'dan başkasının mutlu olmayacağı aşikar.
Birçok ülkede örtülü operasyonlara şahit olacağız. Ama bunlarda ABD iz bırakmayacak.  İt izine karışan at izini ayrıştırmak da gittikçe zorlaşacak.

Allah sonumuzu hayreylesin.