Son dönemde ekranlarda karşılaştığımız utanmazları gördükçe yerin dibine giriyoruz. Kendi adıma konuşacak olursam başkalarının yerine utanmaktan yoruldum, şoke olmaktan yoruldum, insanların çirkinliklerinden yoruldum.

Muhtemeldir ki siz de görmüşsünüzdür kocasını komşusuyla aldatan kadının ekranlardaki rahatsız edici pişkin tavırlarını. Bizler bu insanlarla aynı toplumda yaşıyoruz. Çocuklarımız aynı okullara gidip belki de yan yana oturacaklar.

Beni en çok üzen bu bayağılıkları bu toplumun normalleştirmesidir. Ne zaman alıştı insanlar bu korkunç çirkefliğe?

Bir de başka açıdan bakalım; acaba insanlar birilerini gözetlemekten mutlu mu oluyorlar? Bu yüzden mi seyrediyorlar bu programları? Eskiden perde aralarından birbirlerini izleyen insanlar artık bu duygularını ekran karşısın da mı gideriyor? Hep birlikte daha ne kadar çürüyebiliriz ki?

Acaba ben sorular sordukça biraz daha mı yaklaşıyorum delirmeye? Bilmiyorum.

İçinde soluk aldığımız toplum hastalıklı bir yapıya dönüşmüş ve bizler onun içindeyiz. Kirli bir havuza girdiğinizi düşünün ya da içinde çocuklarınızla olduğunuz suya hasta, çürümüş bireylerin girdiğini. İlk tepkiniz sevdiklerinizi o ortamdan kaçırmak olurdu. Maalesef söz konusu toplum olunca kaçma şansınız iyice azalıyor.

Bu hastalıklı tutum yol kenarlarında çöp dağları oluşturuyor. Bu hastalıklı tutum siz kuyrukta beklerken sıranızı kapmaya çalışıyor. Havaalanından aldığı turisti nasıl kazıklayacağını planlıyor. Tecavüz ediyor, çalıyor, öldürüyor. Kaçamıyorsunuz. Çöp dağlarını görüyorsunuz, birileri sıranızı kapıyor, birileri dolandırıyor. Gördüklerinizin arka planında daha korkunçlarının olduğunu bilmek içinizi iyice karartıyor.

Artık bu toplumun normali, sıradan davranış kalıbı oldu bunlar. Hiç kimsenin yüzü kızarmıyor. Utanmıyor. Tek üzüldükleri yakalanmak oluyor. Hayatlarına aynı şekilde devam ediyorlar. Çocuklarının yüzlerine bakabiliyorlar. Yüzlerine karşı hırsız diyoruz, arsız diyoruz, alçak diyoruz gülüp geçiyorlar. Herkes gücü yettiğince çalıyor.

Çoktan dönüştük ‘’-miş’’ gibiler ülkesine. Dindarların sayısı iyice azaldı ortalık dindar-mış gibilerle doldu. Solcuymuş gibi, sağcıymış gibi, milliyetçiymiş gibi, devrimciymiş gibi davranan insanlarla dolu her yer. Kimse gerçek değil artık. Hepsinin ortak özelliği yüzlerinin kızarmaması.

Çoktan dünya üzerinde bir devrim gerçekleşti. Ekran çağı diye adlandırılıyor bu çağ. Artık televizyonlar, filmler, şarkılar türküler ve daha da ne varsa herkesin avucunun içinde. İletişimin kolaylaşması çirkinlikleri de daha çok görünür hale getirdi. Aynı zamanda bu iletişim kolaylığı bambaşka isteklerinde ortaya dökülmesine neden oldu.

Tüylerimizi diken diken eden çirkin ama çok çirkin bir olaya şahit olduk hepimiz. En çok şaşırdığım nokta olayın taraflarının yaşadıklarını en ince ayrıntısına kadar ortaya döküşü ve çok normalmiş gibi rahatlık içinde oluşu. Milyonlarca insan izledi bu dramı. Eminim ki izleyenler arasında başkası adına utananlar çoğunluktadır.

Çok şükür gene başkaları adına utanmayı başardık. Aklımızın, ruhumuzun bir yerlerinde yeni izler kaldı. Aklımıza geldikçe bizde bir tiksinme yaratacak izler bunlar. Hiç suçumuz yokken hep birlikte yaralandık.

Tek umudum iyilerin kötülerden çok olduğuna dair inancım. Her ne kadar karamsar bir tablo çizmiş olsam da bu ülke insanının bu karanlığı aşacağına inanıyorum.