5 binden fazla üyesi olan barolarda yeni baro kurulmasına imkan veren yasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden 2 buçuk ay geçti

Yasanın çıkmasını hararetle destekleyenler, avukatların mevcut baro yönetimlerinden şikayetçi olduğunu ve yeni baro kurulmasını istediklerini savunuyorlardı.

Yeni baro kuruldu, kuruluyor, müracaat yapıldı diye haberler çıkmasına rağmen gerekli 2 bin imzayı bulup resmi olarak kurulan baro dün itibariyle henüz yoktu.

Baro kurmak için kolları sıvayanlar, İstanbul, İzmir ve Ankara’da aylardır uğraşıyor ama gerekli 2 bin avukatı bulamıyor.

Yeni baro için yola çıkanlar, tanıdıkları, bildikleri tüm avukatları arıyor, yer yer kapı kapı dolaşıyor. Kimisi hatır gönül koyarak, kimisi aba altından sopa göstererek, kimisi de çeşitli vaatlerle ikna edilmeye çalışılıyor.

Buna rağmen yeterli sayıya ulaşamıyor. 2 bin imzayı bulduk, bugün yarın müracaat edeceğiz denilse de henüz sonuç yok. Hatta gerekli sayının bulunamaması bazılarını çok kızdırıyor olacak ki, nasıl olur da iki bin imza bulamazsınız diye seslerini yükseltiyor.

İstanbul’da fiilen görev yapan 50 bin civarında avukat var. İstanbul’daki avukatlardan sadece yüzde 4’ü imza verse 2 bin avukata ulaşılabiliyor.

Buna rağmen iki buçuk ay geçtiği halde iki bin imza bulunamıyorsa üzerinde çok iyi düşünmek lazım.

Birincisi yeni kurulmak istenen barolara güven yok. Aynı fikirleri paylaşsa bile hükümetin adamları, yandaş avukat damgası yemekten çekiniyorlar.

En çok da yeni baro kuruluşuna katılmaları durumunda yarın öbür gün iktidar değişikliğinde fişlenecekleri endişesi taşıyorlar.

Nitekim geçmişte benzer örnekler az yaşanmadı.

Özellikle bazı genç avukatlar ikilemde kalıyor. Yeni baroya katılırlarsa fişleneceklerinden, katılmazlarsa birilerinin hedefi olmaktan korkuyorlar.

Katılmak isteyen de, katılmak istemeyen de güvende değil, bütün avukatlar tedirgin.

Maalesef, avukat olmayanların bile gecenin bir saatinde avukatları arayıp niçin yeni baroya katılmıyorsun diye hesap sorabildikleri bir ülkede yaşıyoruz.

Yeni baronun kurulup kurulmaması avukat olmayanları niçin ilgilendiriyor?

Daha yeni baro kurulmadan avukatlar arasında tedirginlik oluştu, ayrımcılık ve nifak tohumları ekildi.

Yeni barolar kurulursa yaşanacak sorunları varın siz düşünün…

*****

Yanlış bildiğimiz atasözü ve deyimler

“Güzele bakmak sevaptır” değil, “Güzel bakmak sevaptır.”

“Azimle sıçan duvarı deler” değil, “Azimli sıçan duvarı deler.”

“Göz var nizam var” değil, “Göz var izan var.”

(İzan: Anlayış, anlama yeteneği. Nizam: Düzen, kural.)

“Eşek hoşaftan ne anlar” değil, “Eşek hoş laftan ne anlar.”

“Aptala malum olurmuş” değil, “Abdala malum olurmuş.”

(Aptal: Alık. Abdal: Derviş.)

“Kısa kes Aydın havası olsun” değil, “Kısa kes Aydın abası olsun.”

(Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)

 “Su uyur, düşman uyumaz” değil, “Sü uyur, düşman uyumaz.”

(Sü: Asker.)

 “Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun.”

(Sıhhat: Sağlık.)

 “Su küçüğün söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün söz büyüğün.”

 “Elinin körü” değil, “Ölünün kûru.”

(Kûr: Mezar, gömüt.)

“Sıfırı tüketmek” değil, “Zafiri tüketmek.”

(Zafir: Soluk.)

 “Eni konu” değil, “Önü sonu.”

“Ziyaretin kısası makbuldür” değil, “Ziyaretin kısas’ı makbuldür.”

(Kısas: Karşılıklı olan)

*****       

TEBESSÜM

Kalp

Katı yürekliliğiyle ünlü sadrazamdan söz ediliyordu. Sadrazam hastalanır, o sırada yanlarında bulunan ünlü bir doktor kendisini tedavi eder.

İçlerinden biri doktora sorar:

- Şimdi nasıl?

- İyileşiyor. Maşallah, kalbi yirmi yaşında bir gencin kalbi gibi...

Konuşmaları dinleyen Tevfik Fikret gülerek söylenir:

- Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki...

*****

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan dünyada bir Hak’tan, bir de haksız olmaktan korkmalıdır.

Ahmet Hamdi Tanpınar