Yüz elli yıl önce yaşamış Şarkışlalı bir halk ozanı var. Adı Serdarî. Bir destanına :

"Nesini söyleyim canım efendim / Gayri düzen tutmaz telimiz bizim. / Arzuhal etsem de deftere sığmaz / Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim." diyerek başlıyor. Bu uzun destanı " Serdari halimiz böyle n'olacak / Kısa çöp uzundan hakkın alacak / Mamurlar yıkılıp viran olacak / Akibet alınır öcümüz bizim" diyerek bitiriyor.

Şarkışlalı Serdari ve onun peşinden gelenler, "Gayri düzen tutmaz telimiz bizim" karamsarlığı içindeyken bir Mustafa Kemal doğdu.

Karamsar olmaya gerek yok. Ancak aydınlığa ulaşmak için çaba gerekli.

Atatürk'e göre, güzel sanatlar uygar olmanın işaretidir. Fikir hayatının can damarı ve kültürlü insan yetiştirmede eğitim aracıdır. Yüce Ata diyor ki:

"Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, yontma oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur. ....Sanatkâr da, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır."

Atatürk'e göre, sanatkâr ile bütün millet, bütün insanlık övünür. Sanatkar, insanlığın ortak değeridir. Atatürkçülük, pozitif bilimlerin temellerine dayanan ve güzel sanatları seven kuşaklar yetiştirmek gibi evrensel nitelik taşır.

Atatürk; "Dünyada medenî, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir." diyor.

Atatürk; "Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci, her şeyidir. Yalnız müziğin çeşidi incelenmeye değer. Bunu açıkça bilmeliyiz. Milli ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir an önce modern müzik kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu düzeyde Türk millî müziği, yükselip evrensel müzikte yerini alabilir." diyor.

Atatürk; "Askerlik bile, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğunu hazırlayabilmek için uyandırıcı, yönlendirici, harekete geçirici ve nihayet fedakâr ve kahraman yapıcı vasıtayı edebiyatta bulur. Bu itibarla edebiyatın her insan topluluğu ve bu topluluğun şimdiki durumunu ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş için en esaslı eğitim vasıtalarından biri olduğu, kolaylıkla anlaşılır."diyor.

Atatürk; "Güzel sanatlarda başarı, bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır." diyor.

Atatürk : " Sanatsız kalan milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir" diyor.

Ve Atatürk: "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız" diyor.

Yani Atatürk  "Sanatçılık bir gecede koşmakla, kucaktan kucağa uçmakla, iyi frikik vermekle olmaz. Halk bunu istiyor, diye halkın adına ahkam kesmeyiniz. Gerçek sanata, sanatçıya iltifat ediniz, onları  tanıtınız, sevdiriniz." demek istiyor.

Gelelim basına:

Atatürk'e göre,  kamuoyunun araştırılmasının bilinmesinin önemi büyüktür. Kamuoyunu temsil edecek sağlıklı bir basını gereklidir. Basın verdiği bilgiler, yaptığı yorumlar, ileri sürdüğü fikir ve düşüncelerle geniş halk kitlelerinin eğitim ve öğretimine katkıda bulunmalıdır. "Basın milletin genel sesidir. Bir milleti aydınlatmada, ona doğru yolu göstermede, bir milletin muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, özetle bir milletin hedefi mutluluk olan ortak yönde yürümesinin sağlanmasında basın, başlı başına bir kuvvet, bir okul, yol göstericidir."

Atatürkçülükte, millet adına konuşacak, kamuoyunun görüşlerini yansıtacak basının bazı nitelikler taşıması gerekir. Cumhuriyet basının niteliklerinin nasıl olması gerektiğini Atatürk:

"Türkiye basını, ulusunun gerçek sesi ve iradesinin meydana geldiği yer olan Cumhuriyetin çevresinde çelikten bir kale oluşturacaktır. Bu kale fikir kalesi, zihniyet kalesidir. Basın mensuplarından bunu istemek Cumhuriyetin hakkıdır. Bugün ulusun içten olarak birlik ve dayanışma içinde olması zorunludur.  Toplumun esenliği ve mutluluğu bundadır. Bu gerçeği ulusun kulağına, vicdanına gerektiği gibi ulaştırmada basının görevi çok ve çok önemlidir." sözleriyle açıklamıştır.