Tatil yapma imkanı bulanlar, kendilerini serin maviliklere atıyorlar. Yılın yorgunluğundan arınmaya çalışıyorlar.  Henüz bu imkanı bulamayanlar da maviliklere özlem duyuyor, şiirler aracılığıyla duygularını dile getiriyorlar. 
1984 yılının Temmuz ayında aramızdan ayrılan İbrahim Zeki Burdurlu'nun "Yavaş yavaş" adlı şiirinde de maviliklere özlemden söz ediliyor:

Fısıldıyorum yıldızlara
Alsınlar  gönlümü yer yüzünden
Yeniden dokusunlar
Öz versinler yeniden
Doğanın sonsuz maviliğinden.

Fısıldıyorum ışıklara
Kaçırsınlar gözlerimi senden
Uzak renk şölenlerinde
Değiştirsinler bebeklerini
Gözbebeği diye versinler seni.

Fısıldıyorum Samanyolu'na
Sana göre olsun bir yuva, uçta
Işık türküleriyle taşan
Ne çıkar ben olayım
Uzun mavilikler boyu yorulan.

Fısıldıyorum Ege'ye her sabah
Uzaklaşmasın pencereden
Çalsın mutluluk için en renkli besteyi
Hani fırtınalı bir gece takvimden
Silivermişti ya geceyi.

Fısıldıyorum meleklere
Bir esrik çağımızda geliversinler
Seni ben etsinler, beni sen.
Biliyorum tümce eremeyeceğiz,
Kurtulmadıkça yeryüzü zincirlerinden.

Kendine has bir anlatımı ve şekil güzelliği olan Muvaffak Sami Onat, Çalışma Bakanlığı'nda  Genel Müdürlük ve Danıştay üyeliği yapmış bürokrat şairlerimizden biriydi.  Onat'ın şiirlerinden biri "Mavi Senfoni" adını taşıyor:

Renk alır bulut maviden,
Renk verir göğe mavi.
Mavi gecelerde yaşanır "Sefil Cümbüşler"
Müsavi.

Nasıl eğri yağarsa yağmur.
Öylesine mavi düşer yaprak denize.
Mavimsi sabırlar uzunluğunda beklenir:
Mûcize.

Bütün musukiler mavidir.
Taş sesi, toprak sesi, su sesi.
Ah! o  dudaklar bile bazen,
Öpülesi.

Aşk da mavidir şiir de,
Göz mavi bakar severken.
Mavi damarlar örttükçe güzeldir sade,
Ten.

Selviler mavidir geceler boyu,
Gündüzler kadar.
Mavidir, akşamlar sessizliğinde bütün;
Dualar.

Hayal dünyasının tül ardındaki görüntülerini artistik bir anlatım ustalığı ile dile getiren şairlerden biri de Ahmet Hamdi Tanpınar'dır. Şimdi Tanpınar'ın mısralarında mavinin çağrıştırdıklarını sunmak istiyorum. 

Mavi, maviydi gökyüzü / Bulutlar beyaz, beyazdı  / Boşluğu ve üzüntüsü  / İçinde ne garip yazdı... 
Garip, güzel, sonra mahzun / Işıkla yağmur beraber,  Bir türkü ki gamlı, uzun,  / Ve sen gülünce açan güller. 
Beyaz, beyazdı bulutlar / Gölgeler buğulu, derin;  / Ah o hiç dinmeyen rüzgâr  /Ve uykusu çiçeklerin. 
Mor aydınlıkta bir çınar / Veya kestane dibinde;  / Mahmur süzülen bakışlar  / İkindi saatlerinde... 
Birden gülümseyen yüzün / Sabahların aynasında  / Ve beni çıldırtan hüzün  / İki bakış arasında. 
Kim bilir şimdi nerdesin  / Senindir yine akşamlar  / Merdivende ayak sesin  / Rıhtım taşında gölgen var