1071' de Malazgirt Zaferi ile Anadolu' nun kapısı Müslüman Türk'e açılmıştı. Açılan bu kapıdan kırk akıncı yiğidiyle Sultan Alparslan'ın akıncı beyi Efruz Bey doğudan batıya doğru gelmekteydi. Yolda yaşlı bir anaya rastlarladı. Yaşlı anaya hürmeten Efruz Bey elini kaldırdı, akıncı gurubunu durdurdu. Yaşlı ana kendisine yol veren bu gencin saygılı davranışını yanıtladı:

"Geç yavrum, yol yiğidin" dedi.

"Geçin anam, yol ananın, yol büyüğündür" diyen Efruz Bey'e ağıldan süt sağmaktan dönen yaşlı ana elindeki bakracı uzattı.

"Evladım! İç! Belli ki sıcaktan dudakların kavrulmuş, hararetin dinsin" dedi. Efruz Bey; "Sağol anam benim, yanımda arkadaşlarım çok, senin bakracın küçük, bize yetmez" diye içmek istemedi. Yaşlı ana: 

"İç oğlum" diye yine ısrar etti.

 Efruz Bey:

"Arkadaşlarımın içmediğinden ben de içmem, yemediklerinden ben de yemem" dedi. 

Yaşlı ana ısrarla: 

"İç oğlum, seni düşünen Allah elbette arkadaşlarını da düşünmüştür" deyince, bu söz ve hareketlerden bir hikmet sezen Efruz Bey: 

" Hak Bismillah" diyerek bir miktar sütten içti. Bakracı yanındaki arkadaşlarına, onlar da yanındakilere uzattı. En son akıncı da içti. Bakraç tekrar Efruz Bey'e geldi. Bir baktı ki eline ilk bakracı aldığında nasıl dolu ise aynen öyle. Bir yudum bile eksilmeden ilahi bir bereketle içtikçe yenileniyor. Akıncı yiğitlerinin tamamı doyasıya içtikten sonra bakracı eline alan yaşlı ana, aralarında tek tük son içenlere de verdikten sonra kenara çekilip: 

"İçin yiğitlerim" dedikçe yiğitler:

"Ana doydum", "İçin yiğitlerim" dedikçe, "Ana kandım" der. Ana "İçin yiğitlerim" dedikçe, Efruz Bey dâhil kırk akıncı karınlarını gösterip. "ANADOLU!" "ANADOLU!" "ANADOLU!" der. O gün, bu gün bu toprakların adı Anadolu olarak kalır.Biraz da Yörüklerin boyunlarına sağladıkları poşunun renklerinden söz edelim: 


Türkler gökkuşağındaki renkleri o kadar çok sevmişler ki o renklerden dokudukları Poşuları başlarına ve omuzları üstüne bağlayarak bir simge gibi kullanmışlar... Onların Orta Asya'da yaptığı büyük göç üç yüz yıl sürmüş. Göçte önce gelenler, sonradan gelenleri poşu ile tanımışlar. Poşu Yörükler arasında tanışma bağı kuran bir parola gibi olmuş.

Poşudaki renklerin anlamı ise şöyle:
Kırmızı: Al bayrağımızın rengini,
Beyaz: Anlığı, ruh ve beden temizliğini,
Yeşil: İmanımızı - Muradımızı,
Mavi: Oğuz soyu Kayı Boyu'nun Flamasının barış zamanındaki rengini (Savaş zamanı kırmızı olur),
Sarı: Buğday başağını, bolluk ve bereketi temsil eder.

Bu renklerin anlamı ve poşunun mazisi tarihimizin derinliklerinden gelmektedir. Bazı kişilerin ve grupların renkler ve poşu ile ilgili çirkin yakıştırmaları toplumumuzu üzmektedir. Üç günlük eşkıya takımının bu renklerle özdeşleşmesi hoş değildir. 

Ergenekon'dan çıkan Türkler, Göktürk devletini kurdu. Bunu Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı Cihan Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti izledi. 16. Türk Devleti olarak dünyadaki yaşamımızı sürdürüyoruz.

Tarihini tanımayan inkâr eden bir toplum olamaz. Milletler tarihiyle övünür, saygınlık kazanırlar. Bu ülke bizimdir. Kırarsak, dökersek, yıkarsak, parçalarsak, dağıtırsak biz huzursuz oluruz. Başkalarının oyununa gelip, onlara hizmet etmiş oluruz.

Biz Türkçemize, dinimize, kültürümüze, ay yıldızlı bayrağımıza sarılıp sahip çıkmadıkça bu cennet vatan toprakları bize cehennem çukuru, mezar olur.

Kayılar Anavatanı olan Türkmenistan'ın Balkan eyaletinden gelmişlerdi. Avşar'ın anlamı av merakı ve becerisiydi.  Anadolu'nun çoğu Avşar'dı. Nadir Şah döneminde yalnız İran' da 64 Avşar boyu olduğunu kaydetmişlerdi. Bunlara yeni Yörükler de deniyor. Atatürk' ün soyu Koca ya da Kocacık Yörüklerinden geliyor. Bunlar 15. asır başında Konya, Aydın yöresinden Makedonya' ya göz edip yerleştiler. Yeni Osmanlılar, Osmanlı padişahlarının boyundan (Karakeçili) olup imparatorluğun sonuna doğru gelenlerdi.