ABD Savunma Bakanı James Mattis'in Ankara'da yaptığı temaslarda, özellikle önüne konulan PKK/ YPG konusundaki belgeler öne çıktı. Öne çıktı ama, değişen hiçbir şeyin olmadığını da gördük. Çünkü, dost ve müttefik olarak gördüğümüz Amerika'nın PKK ve YPG'ye olan silah desteğinin halen sürdüğü gerçeği ile karşı karşıyayız.

ABD Savunma Bakanı, PKK ve YPG'ye silah desteğinin sürdürülmesi karşısındaki tavrımız karşısında kılını bile kıpırdatmadı, pişkinliğini sürdürdü. Sadece, YPG'ye verilen silahların seri numaralarını Türkiye'ye vererek durumu idare etmeye çalıştı.

Bu bizi tatmin eder mi? Hayır. Çünkü, PYD'ye verilen silahların geri toplanmayacğını da biliyoruz. Zaten Amerikalı yetkililer de bu silahların geri toplanmayacağını her defasında dile getiriyorlar.

Amerika'nın derdi, Türkiye'nin bölgede Rusya ve İran ile kurduğu ittifak ve dostluk görüntüleridir. Mattis'in bu konularda rahatsızlığıklarını dile getirmeye çalıştığını da gözlemledik.

Hürriyet Gazetesi'nde Abdulkadir Selvi de köşesinde bu konuyu şu şekilde dile getirmişti:

"Türkiye'nin İran ve Rusya ile geliştirdiği ilişkinin boyutları ABD tarafından dikkatle takip ediliyor. Sadece takip edilmiyor, en önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Rusya ile görüşmeler hakkında her defasında kendilerinin de bilgilendirilmesi için çaba gösteren ABD, İran'ın da denkleme eklenerek üçlü bir mekanizmanın oluşmaya başlamasını ise endişeyle takip ediyor. Suriye'de her defasında önü tıkanan Türkiye ile Rusya ve İran'la ilişkileri geliştirme konusunda ise istekli. Rusya ile anlaşarak Fırat Kalkanı operasyonunu gerçekleştiren Türkiye,  Suriye'de kendine yeni bir kanal açtı. Bunu da sürdürmekle kararlı. Türkiye, Rusya ve İran'la birlikte oluşturulacak olan 4 çatışmasızlık bölgesini kontrol etmeyi planlıyor. Kısa bir süre önce İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakiri'yi ağırlayan Türkiye, yakında Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy  Gerasimov'u misafir edecek. "

Sözü uzatmaya gerek yok. Bugüne kadar Amerika ile yapılan her görüşmede PKK/YPG rahatsızlığımızı hem de belgeleri ile ortaya koymamıza rağmen Amerika bu konuda yuvarlak sözlerle geçiştirmeye çalışmıştır. Mattis ile yapılan görüşmede de değişen bir şey olmadı. Bu nedenle de yazımızın başlığını "Amerika, yine aynı Amerika" şeklinde atmak durumunda kaldık.

İşin ilginç tarafı, PKK/YPG'ye silahların sadece Amerika tarafından değil, çeşitli Batılı ülkelerden de geldiği yönündedir. PKK ile yapılan mücadelede Güneydoğu'da 19 ülkeye ait silahların ele geçirildiği ve adı geçen ülkelerce de terör örgütlerine destek sağlandığı ortaya konulmasına rağmen değişen bir şeyin olmadığını görmekteyiz. Bu da Türkiye'nin dış güçlerce terör örgütlerince zayıf düşürülmeye çalışıldığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Bir not daha:

Özellikle DEAŞ ile mücadelede PYD'ye Batılılar tarafından verilmekte olan silahların seri numaraları Türkiye^'ye verilmiyor. Almanya, Fransa,İtalya ve bazı İskandinavya ülkeleri YPG'ye de silah desteğini sürdürüyor.