Amerika tarafından hazırlanan ve199 ülkeyi kapsayan '2016 Uluslararası Dini Özgürlükler' Raporunu açıklayan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un Türkiye'yi suçlayan ve "Mezhep ayrımcılığı" yaptığı konusundaki sözlerinin tartışma yaratabileceğini düşünüyoruz.

Daha açık bir ifade ile Amerika şimdi de Türkiye'de mezhep kavgasını körüklüyor. İslam ülkelerini de karıştırma planları yapıyor.

Önce şu vurgulamalara dikkatlerinizi çekelim:

"Var olan yasalar eldeki bulgularla karşılaştırıldığında bizi ulaştırdığı sonuç şu; DEAŞ açıkça kontrol ettiği alanlardaki Yezidiler, Hıristiyanlar ve Şii Müslümanlara yönelik soykırımlardan sorumludur. DEAŞ aynı zamanda insanlığa karşı işlenmiş suçlardan ve bahsi geçen gruplara yönelik etnik temizlik kampanyalarından da sorumludur. Bu grupların ve radikal şiddete maruz kalan diğerlerinin korunması Trump yönetimi için bir öncelikli insan hakları sorunudur. Bizler sözde halifeliklerini yıkmak üzere DEAŞ'a karşı savaşta başarı sağladıkça teröristler farklı dini ve etnik grupları kaçırma, tecavüz, kaçırma, esaret ve öldürme yoluyla hedef almayı sürdürüyor."

Türkiye'nin içten de karışması için bir tutum sergileyen Amerika'nın asıl beklentisinin bir mezhep kavgasının ortaya çıkması olduğunu yapılan açıklamalardan ve rapordaki vurgulmalardan da çok iyi anlayabilmekteyiz.

"- Hükümet gayrimüslim toplulukların - özellikle de Lozan Anlaşması'nda belirtilmeyenlerin - haklarını sınırlamayı sürdürdü.

- Gayrimüslim gruplar çoğunlukla İstanbul ve diğer büyük şehirlerde yaşıyor. Net sayılarını bilmiyoruz ama cemaatlerin kendilerindeki verilere göre yaklaşık 90 bin Ortodoks Ermeni var; bunların 60 bini vatandaş, 30 bini ise yasadışı göçmen). Türkiye'deki diğer gayri-Müslim toplulukların sayıları şöyle; 17 bin Yahudi, 25 bin Roman Katolik, 25 bin Suriyeli Ortodoks (Süryani olarak da bilinirler), 15 bin Rus Ortodoks (yakın zamanda Rusya'dan göç edip oturma izni alanlar), 10 bin Bahai, 22 bin Yezidi, 5000 Yehova Şahidi, 2000 Ortodoks Rum. Mormonlar ise Türkiye'de yaklaşık 300 üyesinin olduğunu tahmin ediyor.

- Aleviliği Müslümanlığın bir kolu olarak nitelendiren hükümet, Aleviler için kutsal cem evlerini ibadet yerleri olarak tanımamayı sürdürdü. Alevi derneklerin yöneticilerine göre ülke genelinde 2500 ila 3000 arasında cemevi var ve bu sayı Alevi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Devlet Alevilerin Diyanet'in açtığı camilerde ibadet yapmasını öngörüyor.

- 2016 eylülünde terör propagandası yapan yayın kuruluşlarını kapatmak üzere çıkartılan bir KHK ile kapatılan 20 televizyon ve radyo arasında Alevilerin sahip olduğu Yol TV de vardı. RTÜK, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret, toplumda eşitsizliği özendirme ve terör örgütlerini övme' gibi suçlamalarla Yol TV'yi kapattı.

- 2016 sonu itibarıyla hükümet hala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Alevilerin açtığı davada aldığı zorunlu din dersinin eğitim özgürlüğünü ihlal ettiğine ilişkin kararını uygulamamıştı. Zorunlu din dersleri 4 ila 8. sınıflar arasında haftada 2 saat, 9 ila 12. sınıflar arasında ise haftada bir saat. Sadece Hıristiyan ya da Yahudi öğrenciler din derslerinden muaf tutulmak için başvuruda bulunabiliyor. Ateistler, agnostikler, Aleviler, Yezidiler, Bahailer ya da nüfus cüzdanında din hanesini boş bırakan diğerleri zorunlu din derslerinden muafiyet talep edemiyor."

Raporun daha önemli noktaları da var. Ancak, Türkiye'yi içine alan bölüme dikkat edilince bal gibi kasıt ve bölücülük koktuğunu görmekteyiz. Amerika, her alanda olduğu gibi içeride de mezhep ayrımcılığı ve kışkırtıcılığı ile vurmaya çalışıyor. İslam ülkeleri arasına nifak sokarak birbirine düşürmenin planlarını yapıyor.

Rapor oldukça uzun ve daha Türkiye'yi suçlayan bölümleri de bulunuyor. Yerimizin sınırlı olması nedeni bunları yayınlayamıyoruz. Zaman içerisinde diğer konuları da ele alıp,görüş ve yorumlarımızı sizlerle paylaşacağız