Kuzey Irak'taki Peşmergebaşı Barzani, bütün baskılara rağmen referandumda israr edip, yapmaya karar verdiğinde biz şu görüşümüzü yansıtmıştık, anımsayalım:

"Amerika'nın onayı ve desteği olmadan Barzani böyle bir adımı atamaz."

O zamanlar olayı değerlendiren kimi çevrelerin görüşü de şu noktada birleşiyordu:

"Amerika, referanduma karşı. Amerika tarafından yapılan aöıklamalara bakacak olursak bunu net görebiliriz."

Biz, yine de bu açıklamaları inandırıcı bulmadık.

Nitekim Amerika'dan yapılan resmi açıklamalarda da Kuzey Irak'taki referanduma sıcak bakılmadığı ve referandumun ertelenmesi gerektiği vurgulanıyordu. Ancak bizim gibi Amerika'ya güvenmeyen bazı köşe yazarı arkadaşların da bu konuda tereddütlerinin var olduğunu yazdıkları yazılardan görüyorduk.

Bugün Amerika'nın bu konuda da ikili oynadığı ve yalan söylediğini görüyoruz.

Şimdi dikkat:

Referandum öncesi Irak Başbakanı İbadi'yi arayan ABD Dışişleri Bakanı Tillerson referandum kararını desteklemediklerini söylemiş. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert de "Amerika sert bir şekilde referandum kararına karşı çıkmaktadır" diyerek Amerika'nın kararlarını iletmiştir.

Daha sonra ortaya çıkan bir mektup olayı Amerika'nın söyledikleri bu sözlerin tamamen bir aldatmaca olduğunu ortaya koyuyor.

ABD Dışişleri Bakanı Tillerson'ın 25 Eylül'deki tartışmalı referanduma iki gün kala Barzani'ye, BM ve İngiltere ile birlikte sunduğu alternatifin tam metni Amerika'nın bu konuda da ikili oynadığını gösteriyor.

Sözü fazla uzatmayalım. İçeriği oldukça fazla ama biz sadece kısa alıntılarla olaya ışık tutalım:

Mektupta, Barzani'ye yardım taahhüdünde bulunuluyor. Erbil ile Bağdat arasındaki gelir ve toprak anlaşmazlıklarının aşılması, Kerkük'te de referandumu öngören Anayasa maddesinin uygulanması vaat ediliyor.

Mektubun en dikkat çeken noktasına da bakalım:

ABD Dışişleri Bakanı Tıllerson, Bağdat ile Erbil arasında bir anlaşma sağlanamadığı takdirde Kürtlerin yapmak istediği referandumu tanıyacaklarını söylüyor.

Özetle toprak ve petrol paylaşımı konusunun Bağdat ile Erbil arasında yapılacak müzakerelerle sonuca bağlanması gerektiğine vurgu yapılıyor.

"Irak Kürdistan Bölgesi'nin sınırları Anayasa'nın 140.ncı maddesiyle uyumlu şekliyle Bağdat ile anlaşma içinde çözülecek" denilerek bir noktada yanı başımızda Bağımsız Kürdistan'ın kurulacağı mesajları veriliyor.

Ayrıca "Bu hassas bölgelerde dengeleri yerine oturtabilmek içi,n sizinle (Barzani) ortak çalışmalarımız olacaktır "deniliyor.

Mektubun bir başka tarafında da " Sizin (Barzani) devlet adamlığınız ve liderliğiniz DEAŞ sonrası bu dönemde bütün bölge için hayati önem taşıyacaktır" sözleri yer alıyor.  Barzani Devlet adamı ve lider olarak öne çıkarılmaya çalışılıyor.

İşte tam anlamı ile bir oldu-bittiye Amerika bu şekilde imza atmaya hazırlanıyor.

Baştan bu yana Irak'ın toprak bütünlüğünü savunan, referandumu tanımayacaklarını ısrarla iddia eden Amerika'nın bu ikili oyununa ne dersiniz? Bugüne kadar yapılan açıklamalar, ortaya konulan irade nerede? Demek ki, dost ve müttefik olarak değerlendirdiğimiz Amerika'nın bölgedeki niyetleri başkaymış ve bunlar da birer birer ortaya dökülüyor.

Bu mektup şu gerçeği de ortaya koyması açısından önemlidir:

Amerika, bölgede Barzani'yi yeni müttefik olarak görüyor. Haritaların şekillenmesinden sonra birçok konuda birlikte hareket etme ve çalışma vaatleri bunu gösteriyor. Yerimizin sınırlı olması nedeni ile mektubun tamamını yayınlayamıyoruz.

Bundan sonra Türkiye'nin bu olaylara bakış açısı ve nasıl bir tavır alacağı önemlidir. Amerika ile ilişkilerimizi değerlendirirken bu konunun da önemli bir yer tutabileceğini gözlerden uzak tutmamalıyız.