Şu noktaya dikkat:

Amerika, bizi içeride PKK, dışarıda Barzani ile meşgul edip, Suriye'de PKK/PYD'yi güçlendiriyorlar. DEAŞ'la mücadele adı altında bu terör örgütü ile de işbirliğini sürdürüyorlar.

Bunun anlamı şudur:

Bölgede enerji savaşları yapılıyor. Amerika, gerek Kuzey Irak ve gerekse Suriye'deki petrol yataklarının ve enerji hatlarının başkalarının eline geçmesini istemiyor. Terör örgütlerini taşeron olarak kullanarak bölgeyi tamamen kendi alanı haline çevirmeye çalışıyor.

Şu gelişmelere dikkat edilecek olursa yapılmak istenilenleri çok daha net anlamak mümkün olacaktır,buyurun:

Terör örgütü DEAŞ'ın direnmeden çekildiği, 11 önemli petrol yatağının bulunduğu Irak sınırındaki Deyrizor kenti hızla terör örgütü PKK/PYD'nin eline geçiyor. Bu bağlamda ABD'nin planı, PKK/PYD'yi petrol zengini yapmak olarak yorumlanabilir.

Terör örgütü PKK/PYD, Suriye'nin en verimli petrol sahalarının yer aldığı Deyrizor ili içlerine hızla ilerliyor. Terör örgütü DEAŞ'ın çatışmadan çekildiği Irak sınırındaki alanda 11 önemli petrol yatağı bulunuyor. PKK/PYD, ABD desteğiyle 9 Eylül'de başlattığı operasyonda Suriye'nin doğusunda Irak sınırına hakim Deyrizor kent kırsalının kuzeydoğusundaki ilerleyişini sürdürüyor.

DEAŞ'ın, büyük bölümünü işgal ettiği il kırsalından çatışmadan çekilmesiyle PKK/PYD, yaklaşık 56 kilometre derinlikteki bölgeyi ele geçirdi. PKK/PYD'nin operasyon alanının, Deyrizor ilinin Irak sınır hattında, Fırat Nehri doğusunda kalan petrol sahalarını da içermesi dikkati çekiyor. En büyüğü El Ömer olmak üzere ülkenin en verimli petrol sahaları Fırat Nehri'nin doğusunda yer alıyor. Deyrizor'u ikiye bölen Fırat Nehri'nin doğusundaki El Ömer, Tanak, Vard, Afra, Kevari, Cafra, Carnuf, Azrak, Kahar, Şueytat ve Galban petrol sahaları, tahmini hesaplamalara göre Suriye'nin enerji kaynaklarının yaklaşık üçte birini oluşturuyor. Son 3 yıldır DEAŞ, söz konusu petrol sahalarından milyonlarca dolar gelir elde etmişti. Her gün 35 bin varil petrolün çıkarıldığı bu bölgede aynı zamanda doğalgaz yataklarının bulunduğu da ifade ediliyor. Bunların yanında bu enerjilerin Avrupa'ya taşınması için de bölgenin güvenliği de büyük önem taşıyor.

PKK/PYD hâlihazırda Suriye'nin kuzeyindeki Haseke'de küçük çapta yaklaşık 350 kuyuyu elinde tutuyor. Örgütün bu kuyulardan günlük 35 bin varil petrol elde ettiği örgüt elebaşlarınca ifade edilmişti.

Unutulmaması gereken bir başka konu da şu:

Her ne kadar Amerika DEAŞ ile mücadele ettiğini söylüyorsa da, hedeflerine ulaşmak için bu terör örgütünü bile halen kullanmakta olduğunu izlemekteyiz. Özetle Amerika, çıkarları gereği terör örgütleri ile işbirliği yapmaktan kaçınmıyor ve bunu da çok açık biçimde ortaya koyuyor.

Suriye topraklarının yüzde 23'ünü işgal eden terör örgütü PKK/PYD, ABD'nin askeri desteğiyle ülkenin en büyük üç barajını da ele geçirmişti. Hâlihazırda PKK/PYD, ülkenin kuzeyindeki tarım arazilerinin de yüzde 60'ını kontrol altında tutuyor.

Bütün bu gelişmeler Amerika'nın desteği ve kontrolü altında gerçekleşiyor.

Terör örgütlerine bu yemi vererek beklediği sonuca ulaşacak olan Amerika'nın daha sonra bu örgütleri Türkiye ve İran başta olmak üzere, bazı ülkeler için tehdit hedefli kullanılabileceğini de söylemeliyiz.

İsrail'in bölgedeki güvenliği açısından da gelişmeleri iyi okumak gerektiğinin altını çizelim.

Özetleyecek olursak:

Dost ve müttefik olarak gördüğümüz Amerika, bölgede neredeyse Türkiye dışında herkes ile işbirliği içinde ve Türkiye'yi de devre dışı bırakmanın hesaplarını yapıyor.

Geç de olsa bundan sonra atılacak adımları bu gelişmelere göre değerlendirmek ve Türkiye'nin çıkarları ve güvenliğini ön planda tutmak gerekiyor. Yarınlar çok geç olabilir.

Bugüne kadar kararlılığımızın sürmesini olumlu, ancak yetersiz buluyoruz.

Bir anımsatma:

Atılacak adımlarda kesinlikle Rusya ve İran'a da güvenilmesin.