Daha önceleri bir yazımda belirtmiştim. Eskiler “müsemma” derler. Ali Ekber Çiçek’in soyadı özüyle müsemmaydı. Yani, Özü soyadıyla adlanmış, özdeşleşmiş bir kişilikti. Anılan yazımda, rahatsızlığından ve sağlık dileklerimden söz etmiştim. Edremit Altınoluk beldesi sınırları içinde Tahtakuşlar köyünün eteğinde, Fener’de yaşıyordu. Orada komşuyduk. Bir araya geldiğimizde ortak dostlarla ilgili anılarımız depreşirdi.

Yabancılar Ali Ekber gibi bir sanatçıların yaşadığı yerlere, yaşıyorlarken heykelini dikerler. Ali Ekber’in anıtını yaşadığı yerlere dikmediler. Altınoluk Fener’de evinin önündeki derme çatma bir köprüyü sel götürmüştü. Altınoluk Belediyesi bir geçici köprü dahi yapmamak için direnmiş de direnmişti. Oturduğu yerde rahatsız ediyorlardı, huzur vermiyorlardı. İlgiler, gözlerini kapıyor, kulaklarını tıkıyordu. 

Yine bu sitenin müteahhidi kendilerine reklam olsun diye girişe bir tabela koyarak “Ali Ekber Çiçek Caddesi” yazmıştı. O buna karşı çıkmış tabelayı söktürmüştü. Sebebini sorduğumda, “Yarın densizin biri gelir, inancıma hakaret ederek tabelayı söker,” demişti. Aşağıya Aynı yerde benim evime giden yolun başına da “Yazar Ahmet Özdemir Sokağı” tabelası koymuşlardı. Ali Ekber Çiçek’in düşüncesi bana da rehber oldu, söktürüp attırdım. Aşağıda nakledeceğim olay, büyük sanatçının ne kadar haklı olduğunu gösteriyor:

Ali Ekber Çiçek’e kendi memleketinde yapılan vefasızlık, çok ağırıma gitti. Anlatılmaz üzüntüler içinde kahroluşumun nedeni manevi kardeşim Gülseren Büyüktaş’ın  paylaştığı mesajdı. Ben de bu mesajı aynen sizinle paylaşacağım:

“Bugün çok değerli hemşerim, kardeşim Volkan Özdemir duyarlı paylaşımı ile Türküleri ve değişleriyle Halk müziğinin önemli değerlerinden biri olan Erzincan’ın gurur ve iftihar kaynaklarında ozanımız büyük ustamız Ali Ekber Çiçek’in Doğum yeri olan Ulalar’daki heykelinin kaldırılarak bir depoya konulduğu bilgisini edindik.

Bu büstü Şişli Eski belediye başkanı Mustafa Sarıgül yaptırmış ve Ulalar Belediyesi önünde bulunan ve isminin de verildiği parka Erzincanlı sanatçılar ve halkın coşkun katılımıyla yerleştirilmişti. Yöreye, topluma, türküye ezgiye, deyişe Alevi Bektaşi felsefesine rehber olan bu değerli ozanımızın büstünün sökülmesi ve depolarda ezilmesine neden olan zihniyeti kınıyorum. Yaptığım araştırmada, dönemin belde belediye başkanının yapması çok hayret vericidir. Nasıl bir meclis kararı almış, belediye meclisi çoğunluğunun kararıyla mı, bu park alanına birde düğün salonu yapılmış. 2017 yılında kaldırılan bu büstün yok edilmesini Erzincan’nın en büyük belde belediyesi olan Ulalar halkı nasıl fark edememiştir? Üstelik yöre hakının %80’ni sosyal demokrat ve aydın kesimdir. Bu aymazlığa nasıl ses çıkarmamışlardır? Şimdiye kadar fark edilememesi çok hayret verici..! Hangi zihniyetten olursa olsun kültürüne sanatçısına sanatına değer vermeyen kişiler yönetici olmasınlar.

Ali Ekber Çiçek büyük değerdir. Erzincan’la özdeşleyen ozanımızdır, Anadol’dur, ezgidir, türküdür, acıdır, dildir, nefestir, sazdır, Haydar Haydar’dır. Alevi Bektaşi toplumunun felsefesine demeleriyle deyişleriyle rehber olmuş nefes vermiştir.

 CHP  Erzincan İl Genel Meclis üyelerimiz Çağdaş Baydaş ve Kemal Çelik ile görüşmelerimiz neticesinde Belediye Başkanı Sayın Bekir Aksun bey duyarlı davranmış Ulalar da planlanan ve Millet Bahçesi rekreasyon alanın da Erzincan lı değerli sanatçıların da büstlerinin yer alacağı alana yerleştirilmesi kararı alındığı bilgisi biraz olsun teselli olmuştur. ….”

Sevgili Gülseren Büyüktaş, Facebook sayfasındaki paylaşımlarında Ali Ekber Çiçek’in bir depoya atılan büstünün  ve Ali Ekber Çiçek Parkı’nın son halinin fotoğraflarını da ekliyor. En son paylaşımında şunları yazdı:

“Kızı Ebru Çiçek olanlarda dolayı çok üzgün. Ona durumu izah etmekte zorlanıyorum. Üzüntüsünü hıçkırıklarını teselli edemiyorum.   Biz değerlerimize sahip çıkamayacak niye göreve talip oluruz. Hak hukuk adalet için meydanları arındırmadık mı?  Kültürümüze sanatçımıza, sanatımıza, miras bırakanları koruyalım kollayalım derken böylesine aymazlığı yapabilme yetkisini kendisinde nasıl bulur? Konunun muhatabı artık görevde değil ve sessizliğini koruyor.”

Erzincanlıları Hayalî’nin bir beyitini armağan ederek sizleri daha fazla üzmeyeyim:

“Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler

O mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler”

 Günümüz Türkçesi şöyle: “Cihanı süsleyen cihanın içindedir ama (insanlar) aramayı bilmezler. Denizin içinde olduğu halde denizden habersiz balıklar gibi.