Ahmet Muhip Dıranas’ın “Gölgeler” adlı oyunda “hiçbir zaman gerçek varlık olmayan, hep düşsel kalan kişisi Narçiçeği Giysili Kadın, Baba’nın geçmişini ve bu geçmişle olan ilişkisini tanımlıyordu. Oyunun düş ile gerçek arasında gidip gelen diğer kişiler, yaşanan zaman içinde Baba’nın bugününü, çevresiyle ilişkisini, düşsel zaman içinde geleceğe dair düşüncelerini, kuruntularını soyutlama yoluyla aktarma işlevini yerine getirmekteydi.

Ahmet Muhip Dıranas, Baba’nın yaşamı içinde tek beklentisi olarak görülen ölüm kavramını, oyununda vazgeçilmez bir öğesi olarak sürekli vurgulanmaktaydı.

Ölümün sembolü, kambur komşu olarak belirlenmişti. Bu kişilik, Baba’nın sakatlanmış ruh halinin bir görünümü, kendi iç dünyasındaki bitmez tükenmez tartışmanın hayali taraflarından birisi gibiydi. Baba’nın yaşamla ölüm arasında gidip gelen düşlerinin karanlık ve “topal” yüzünü simgelemekteydi.

Gölgeler’de oyun kahramanlarının hiçbirisinin ismi yoktu. Onlar, oyunda yüklendikleri fonksiyonun taşıdığı adla anılmışlardı: Baba, Anne, Oğul, Kız, Nişanlı, Komşu, Hizmetçi, Uşak gibi. Bu kişilikler toplumda kendilerine biçilen rolleriyle oyunda yer almışlardı.

Baba, ailesini düşünen bir erkek gibi, Anne çocuklarının gelecek kaygısını taşıyan bir kadın gibi, Kız zengin koca bulmaya çalışan bir genç gibi, Nişanlı güzel bir kızla nişanlanan zengin bir genç gibidir. Uşak ve Hizmetçi, kaderleri farklı olmakla birlikte, yoksulluğu temsil etmekteydiler. Oğul gençliği, çılgınlığı temsil eder gibiydi.

İnsan ruhu ve ruhlar âlemi üzerinde durulan oyunun bütün kahramanları, Dıranas’ın doğaya, insana, sanata bakışını farklı açılardan destekleme durumundaydı.

Oyun, önce bir konaktaki Uşak ile Hizmetçi’nin, daha sonra konağın sahibi Baba ile kambur olarak tanımlanan Komşu arasındaki konuşmalarla başlar. Bir süre sonra onlara Anne, Kız, Nişanlı ve Oğul katılır. Bu kişiler arasında Baba ile Komşu diğerlerinden farklıdır. Onlar, geçmişleriyle, rüyalarıyla, eşyayı ve olayları yorumlamalarıyla karşımızdadır. Dıranas’ın şairliği, Baba başta olmak üzere, Komşu ve Oğul’un bazen karşılıklı, bazen de solo konuşmalarında yansır. Sahnenin hafifçe kararmasından sonra Baba ile Komşu birbirlerine karşılıklı şiir okur gibidirler:

Komşu:

– Benim gençliğim mi? Yoksun ve mutsuz bir gönül; o kadar. Hep karşılıksız sevgiler, / İpleri kopmuş uçurtmalar gibi / Havada / Yine mutsuzum ama artık önemsiz. Mahallemizin en güzel kızı değildi /  Ama sevmiştim. Bana: ‘Size mi kaldım ben?’ dedi, aynaya bakmıyor musunuz hiç?’

Baba – Deniz görünüyordu bir kemerin altından. / Güneşli bir yaz günüydü; / Tanrının insanlara cabadan verdiği günlerden biri / Bir bahçede idik / Çiçekler içinde”

Gölgeler oyununun ikinci perdesinde “Nar Çiçeği Giysili Kadın”ın karşısına, yine hayalet şeklinde görünen “Delikanlı” çıkar. Delikanlı, Oğul’un arkadaşıdır ve ismi “Yaşama Töreni”dir. Delikanlı, Baba’nın Nar Çiçeği Giysili Kadın ile ilişkisinin tam karşısına, Anne’nin aşığı olarak çıkar. Konak’ta Kız, Nişanlı ile ilişkisinde tereddütler yaşamaktadır. Oldukça mutsuzdur. Oğul, Hizmetçi’ye aşkını itiraf eder.

Hizmetçi ile Uşak arasındaki konuşmalarda, Ahmet Muhip Dıranas’ın okuma yazma bilmenin anlamsızlığı ve gerekliliği, insanların yaşama şartları arasındaki farklılıklar üzerine düşünceleri ortaya konur.

Bu perdede Anne’nin Nar Çiçeği Giysili Kadın’a karşı duyduğu kıskançlık, ailenin huzursuzluğunun temel nedeni olarak gösterilerek dile getirilir.

Oyunun ikinci perdesinde Nar Çiçeği Giysili Kadın, Baba’ya ölüm düşüncesini hatırlatır. O andan itibaren Baba’nın bütün dünyasını ölüm kaplar, adım adım ölümü hisseder. Bir oyun oynuyormuş gibi ölümü yaşar. Baba’nın ölümünden sonra; Kız, Oğul, Nişanlı gibi kişiler göstermelik bir üzüntü yaşar, sonra miras derdine düşerler. Artık fonksiyonunu yitirmiş Nar Çiçeği Giysili Kadın, Anne’ye ve diğerlerine görünür. Onun gençliği ve güzelliği, özellikle Komşu’yu ve Oğul’u etkiler. Anne, Kız, Oğul; Nar Çiçeği Giysili Kadın’a, babalarını kendilerine bırakmadığı için sitem ederler.

Yarınki yazımda Dıranas’ın Çıkmaz adlı oyunundan ve oyunlarındaki şairane üslubundan söz edeceğim.