Spor barıştır, kardeşliktir… Spor müsabakaları insanlar arasındaki iletişimi güçlendirmek ve barışı tesis etmek için yapılır.

En azından öyle olduğu düşünülür.

Gelinen noktada spor kavga sebebi olarak görülüyor.

Sporculardan çok taraftarlar arasında bitmeyen ve sürekli körüklenen bir kavga var.

Statlardaki şiddet olayları azalmakla birlikte özellikle küfür, hakaret ve ağır itham dolu tezahürat maalesef olağan hale geldi.

Çok acıdır ki, küfür, hakaret ve kötü sözler, statlardan ve salonlardan sokaklara yayıldı.

Bu iğrenç ve üzücü sahneler her hafta, daha doğru ifade ile her maç günü tekrarlanıyor.

Taraftarlar toplanarak maça gitmek istiyor. Burası normal…

Gruplar halinde metroya veya metrobüse biniyorlar… Başlıyorlar tezahürata…

Gürültü kısmı bir nebze hoş karşılanabilir.

Ama ağza alınmayacak küfürlerle tezahürat yapıyorlar…

Kadın varmış, çocuk varmış hiç umursamıyorlar…

Rakip takımın oyuncusuna, yöneticisine, taraftarına en ağır küfürleri yağdırıyorlar.

Çaresiz küfürlerin ortasında kalıyorsunuz…

İtiraz etseniz, yapmayın etmeyin deseniz… Üçü beşi linç etmeye kalkıyor.

Küfür ettikleri rakip takım taraftarlarının bazıları da akrabası… Belki de kız kardeşi, yengesi veya amcaoğlu…

Yine de küfür etmekten geri durmuyorlar.

Ahlâk kalmamış, insanlık hiç yok…

Asıl üzücü taraf ise… Her maç günü bu küfürler maaş saatine yakın zamanlarda metroda, metrobüste tekrarlanıyor.

Metroda da, metrobüste de kamera var… Kamera ile kimin küfür ettiği çok rahat tespit edilebilir.

Maalesef bu kişilerle ilgili hiçbir cezai işlem uygulanmıyor.

Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten, hakaretten, kişilerin huzur ve sükununu bozmaktan dava açılması gerekir.

Hadi ceza davası açılmadı. En azından küfürbazları maçlara sokmayın…

Kurallar ve hukuk işlemediği için yapanın yanına kâr kalıyor.

Her maç günü de aynı küfürler tekrarlanıyor…

Küfür etmek basit, korkak ve çaresiz insanların işidir…

Bu basitliğin ve ahlâksızlığın önüne geçmek elzemdir…

*****

Beckenbauer’ın hüzünlü hikayesi

Franz Beckenbauer… Alman futbolunun 70’li yıllardaki başarılara doymayan, kazanmadık kupa bırakmamış ve dünya çapında tanınmış ünlü futbolcu ve futbol adamı…

Erken evlenir, üç çocuğu olur. Oğlu Stephan da başarılı bir futbolcudur, goller atmaktadır. Ancak babası kupalar kaldırmaktan, stada gelip oğlunun maçını izleyememekte, onu alkışlayamamaktadır. Herkesin babası statta olur ama Stephan’ın babası yoktur.

Beckenbauer futbolu bırakınca, Alman futbolunun başına geçer ve büyük başarılarına devam eder. Dünya şampiyonluğu ve bir sürü kupa kazanır.

Kırklı yaşlarını geçince Beckenbauer, artık futboldan ayrılıp evine dönmeye karar verir. Stephan, babasının kokusunu ilk defa babası 42 yaşına geldiğinde hissedebilir. Artık çok mutludur Stephan.

Ailesiyle mutlu yaşamayı hayal eden Beckenbauer, kısa bir zaman sonra oğlu Stephan'ın kanser olduğu haberiyle sarsılır.

Amerika'dan Avrupa'ya bütün dostlarının sahiplenmesiyle oğlunu muayene ettirmediği doktor kalmaz. En son Fransa'da bir hastane merdivenlerini çıkarken Stephan, merdivenlerde biraz bitkin, merdivenlere yığılır. Kendisini tutup kaldırmak isteyen baba Beckenbauer, Stephan'ın ağzından dökülen şu sözlerle yıkılır.

Stephan, babasına; “Baba, biliyor musun, senin kaldırdığın o kupaları biz hiç sevmedik. Sen maçları kazanıp kupa kaldıracağın zaman annem televizyonun açık olduğunu fark ederse televizyonu kapatırdı. Biz senin kupalarını hiç sevmedik baba” der.

Dünya futbolunun yıldızı, bir sözü iki edilmeyen koskoca Beckenbauer, Fransa'da bir hastane merdiveninde oğlunun sözlerine hüngür hüngür ağlamaktadır...

Beckenbauer, aradan geçen üç ay zarfında oğlu Stephan'ı kaybeder…

Beckenbauer, uzun zaman kimselerle görüşmek istemez. Kendisiyle konuşma fırsatı bulanlara şunu söyler; “Kazandığım bütün kupalarımı alın, bana Stephan'a sarılabileceğim iki dakika verin.”

*****

TEBESSÜM

Karım bırakmıyor

İki fanatik futbolsever konuşuyor…

- Maça gitmiyor musun?

- Ne diye gideyim? Oynanan futbol değil ki... Hakemler kötü, oynanan oyun itiş kakış, saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle, içeride kavga gürültü, çıkışta vasıta bulamıyorsun...

- Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Futbol ayak oyunu değil, ayakla oynanan bir oyundur.

Şenol Güneş