Ahîler, iş sahîbi, sanatkar, usta olmadan önce, kusursuz, fazi­letli, mükemmel insan olmayı öğrenirlerdi. Çıraklık, kalfalık, ustalık onların sanat alanında olduğu kadar insanlık ve erginlik alanlarında da yeni mertebelere ulaşmalarının basamaklarıydı.

Ahî Evren-ı Veli, Müritlerine altı esası telkin ederdi.(14) 1- Elini açık tut, 2- Sofranı açık tut, 3- Kapım açık tut, 4- Gözünü bağlı tut,  5- Dilini bağlı tut, 6- Belini bağlı tut. Ahilik öğretisinde temel ilkeleri şöyle sayabiliriz:

-İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,

- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,

- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,

- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,

- Şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,

- Cömert ve kerem sahibi olmak,

- Küçüklere sevgili, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,

- Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,

- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,

- Hataları yüze vurmamak,

- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzlü ve güvenilir olmak,

- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,

- Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,

- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,

- Hakka, hukuka uymak, hak ölçüsüne riayet etmek,

- İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak,

- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,

- Yaratandan dolayı yaratıkları hoş görmek,

- Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,

- İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,

- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,

- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,

- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,

- Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,

- Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,

- Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,

- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,

- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,

- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,

- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,

- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,

- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,

- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,

- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,

- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,

- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,

- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,

- Her zaman her yerde yalnız Allah'a güvenmek

- Örf, adet ve törelere uymak,

- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,

- Aza kanaat, çoğa şükrederek dağıtmak

Bu saydığımız ilkelerin özetin özetini yapmak istersek Ahilik, insanlara el, kapı ve sofralarının açık, göz, bel ve dillerinin kapalı olmasını öğütler. Elbette bunları fiziki değil mecazi anlamda düşünmek gerekir.

Yine yukarıda andığımız ilkeler doğrultusunda; kafirler, münafıklar, müneccimler, içki içenler, tellallar, (yalan söyleyen reklâmcılar) pişekârlar,  (sözünde durmayanlar) kasaplar, (zalim) cerrahlar, (gaddar) avcılar, karaborsacılar, kem gözlüler, ayıp arayanlar, cimriler, gıybet edenler, iftiracılar, yalancılar ahiliğe kabul edilmezler.

Ahilik örgütünde ahlâk bozukluklarına, toplum düzenini sarsan, hatta toplumların yok olmalarına neden olan hastalıklara göz yumulmaz. İçki içenler, zina yapanlar, gammazlık, münafıklık, kibir, haset, kin, yalancılık, hıyanet, hırsızlık, cimrilik, iftira edenler, namahreme bakanlar, kusur ayıp arayanlar örgüt içinde tutulmazlar. Düşkün ilan edilirler.

Ahiler, yalnız maddi zenginlikle değil, eğitilmiş insan gücü ile gerçek zenginliğe ulaşılacağının bilincindeydi. Ahmet Yesevî'den aldığı aydınlığı, yüzyıllarca Anadolu'da yansıtmışlardır. Kuşkusuz, Cumhuriyet Türkiye'sinde, bu örgütleri aynen yaşatma­nın imkanı, ayrıca gereği de yoktur. Ancak onlardan alınacak hisse­ler, ibretler dersler vardır. Karamsarlıklarımıza, kararmış ve karar­makta olan gönüllerimize onların nurlu felsefesinden alınacak ve hatta yarın1arımıza yansıtılacak aydınlıklar vardır.