Düzensiz yapılaşma, çarpık şehirleşme alabildiğince devam ediyor. Sokak isimleri sık sık değişiyor. Değişiklikten kimsenin haberi yok, sokağı arayıp durun.

Bazı ilçelerde sokaklar numaralandırılmış... Numaralandırılmış sokakların normalde peş peşe olması gerekiyor. Bakıyorsunuz, bir numaralı sokak var, iki numaralı sokak 3-5 kilometre sonra... Üç numaralı sokak ise mahallenin diğer ucunda... Tam bir keşmekeş...

Apartmanın dış kapı numaraları da çok sık değişiyor. Siz on numarada oturuyorsunuz, sabah kalkmışsınız kapı numaranız on iki olmuş. Üç ay sonra on altı oluyor... Niçin olur, nasıl olur kimsenin haberi yok...
Şimdi de ilginçtir ama binadaki daire numaraları değişmeye, karıştırılmaya başladı...

Örneğin İstanbul'da dairelere su için İSKİ ayrı, doğalgaz için İGDAŞ ayrı, elektrik için BEDAŞ ayrı bir numara veriyor. Oturduğumuz dairenin numarası bile net değil.
Örneğin benim oturduğum daire 14 numara... Kapıda belediye 14 numara diye yazmış... Elektrik faturalarında 14 numara gözüküyor. Su ve doğalgaz faturalarında ise 17 numara... Gel gör ki, tapuda ve nüfus kayıtlarında binada 17 numaralı daire yok...

Binaya yeni bir kiracı geliyor... Haklı olarak MERNİS'te adresini değiştirmek için nüfus müdürlüğüne gidiyor. Adres değişikliği için genelde oturduğun yerle ilgili elektrik, su veya doğalgaz faturası isteniyor.

Doğalgaz veya su faturası ile nüfus müdürlüğüne gitse farklı bir adrese, elektrik faturası ile gitse farklı bir adrese kaydı yapılıyor.
Nitekim öyle de oldu. Hiç haberimiz yokken, faturalarda daire numaraları yanlış yazıldığı için başka bir daireye kiracı gelen kişi benim eve yerleştirildi. Benim adres kaydım da silindi...
Aynı kiracı kendi faturası sanarak, başkasının doğalgaz faturasını ödedi. Kendi faturası ödenmediği için de gazı kesildi.

Birçok insan aynı şekilde mağdur oluyor. Faturalardaki daire numaralarının yanlış ve yetersiz olması, belediyelerin daire numaraları konusunda nüfus müdürlüğüne kesin bilgi vermemesi, daha da önemlisi aynı belediye bünyesindeki İSKİ ve İGDAŞ'ın belediyeden ayrı daireleri numaralandırması karmaşayı artırıyor.

Resmi kurumlardaki daire numaralarının farklı olması yüzünden birçok insan yanlış daireye yerleştiriliyor. Birçok insanın kaydı da kendisinden habersiz siliniyor.
Adres kaydı çok önemlidir. Bütün tebligatlar resmi kayıt olan MERNİS adresine yapılıyor. Adres eksik olursa, tebligat yapılamıyor veya yanlış adrese yapılıyor. Her iki durumda da insanlar mağdur oluyor...

Çok basit çözülebilecek bu konunun, sorun haline gelmesini anlamak mümkün değil... Belediyelerin kaldırım taşlarını sürekli söküp takmaktan vazgeçerek bu konuya çok acil el atması gerekiyor. 

***

SOLMUŞ GÜL

Kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız varmış. Kendisiyle evlenmek isteyen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. Kimseleri kendine layık görmüyormuş.
Aynı kasabada yaşayan kıza kara sevdalı bir delikanlı da bu kızı istemiş. Kız onu da beğenmemiş. Delikanlı kasabadan ayrılmış. Başka biriyle evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
Uzun zaman sonra gençliğinde yaşadığı kasabaya yolu düşmüş. Aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. Yaşlı bir adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş.

Kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. Kocasını evden çıkarken görmüş. Kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. Üstelik zengin de değilmiş.
Nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. Kız kapıyı açınca adamı tanımış. Adam sormuş:

- Sen hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin?

 Kız:

- Sana cevabı vereceğim. Fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin. Yalnız tek şartım, bahçede gülü koparmak için ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
Adam kabul etmiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. Önce çok güzel sarı bir gül görmüş. En güzel gül bu derken, biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül görmüş. Tamam budur, işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. Bir türlü karar verememiş...
En güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş. Geriye dönemeyeceği için mecburen bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü koparıp kıza götürmüş.
Kız gülü almış ve demiş ki:

- Bak gördün mü? Her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer. Sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. Bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.

****

TEBESSÜM

Karmakarışık

Öğretmen, Temel'e sorar:
- Dünya yuvarlak mıdır oğlum?
- Hayır öğretmenim.
- Peki, düz müdür?
- Hayır öğretmenim
- O halde nasıldır?
- Babam karmakarışık olduğunu söylüyor.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Para ve insan arasındaki karşılıklı ilişki şöyledir; insan paranın sahtesini yapar, para da insanın.
Benjamin Franklin