Adli tatil bitti, yeni adli yıl başladı.

Adalette sorunlar artarak devam ediyor.

Sokaktaki vatandaşın adalete güveni dibe vurdu...

En büyük sorun, davaların çok geç bitmesi... İtiraz ve temyiz aşamaları da düşünüldüğünde bazı davalar on yıl sürüyor.

On yıl sonra gelen adalet ne işe yarayacak? On yıl bekledikten sonra çıkan karar adil değilse durum daha da vahim demektir...

Şu an yapılması gereken en acil şey, yargı sürecini hızlandırmak... Yargı sürecini hızlandırayım derken, anormal kararlarla vatandaşı daha da mağdur etmemeli...

Yargı sürecini hızlandırmak için temel şart yetişmiş hâkim, savcı ve personelin olmasıdır...

Okulundan yeni mezun olmuş, henüz stajını bile tamamlamadan, hâkim ve savcı atananlar var... Böyle bir durum adalet mekanizmasına bomba koymak gibidir...

Adliyelerde personel eksikliği had safhada...

Personel yetersiz olduğundan günlük işler yapılamıyor, masada evrak haftalarca bekliyor.

Sık sık hâkim ve savcıların yerlerinin değiştirilmesi kararları daha da geciktiriyor.

Anadolu'daki hâkim ve savcıların büyük şehirlere gitmek istemesi anlaşılabilir bir durumdur. Ancak İstanbul adliyesindeki hâkimi veya savcıyı ciddi bir sebep olmadıktan sonra Bakırköy adliyesine göndermenin bir manası yok.

Yeni atanacağı yerde dosyaları inceleyene kadar zaman geçiyor. Onun yerine gelen hâkim için de aynı şey geçerli. Karar aşamasına gelen dosyalar gereksiz hâkim değişikliği sebebiyle 5-6 ay daha uzuyor. Vatandaş daha da mağdur oluyor.

Şaka gibi ama 7 hâkim değişti, bir davada hâlâ karar çıkmadı. Hâkim dosyayı anlayana kadar görev yeri değişiyor. Bu kadar sık hâkim ve savcı değişikliği olan yerde adaletin düzgün işlemesi mümkün değildir.

Zaten yürümeyen sistemi gereksiz yere daha da zorlamamalı...

*****

Berlin'de hâkimler var

1750 yılında, Alman Prusya Kralı Büyük II. Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir değirmenin bulunduğu alçak bir tepe üstünde durur. Manzara güzel, hava ferahtır.

Sessiz ve sakin kapanıp okumayı çok seven kütüphanesiyle ünlü kral, "Yazlık sarayımı burada yapalım. Değirmeni satın alın. Yıkın yerine saray yapın" der adamlarına...

Adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletir. Değirmenci malını satmak istemez.

Kral değirmenciyi huzuruna çağırtır; "Yanlış anladınız herhalde beyefendi, ben satın almak istiyorum orayı. Kaça satarsınız" diye sorar...

"Yanlış anlamadım efendim. Adamlarınıza da söyledim. Değirmenim satılık değil" der, değirmenci.

"Beyefendi inat etmeyin, paranızı fazlasıyla vereceğim" diye ısrar eder Kral...

Değirmenci direnir; "Sen koskoca Kralsın, paran çok. Git Almanya'nın istediğin yerinde saray yap. Burayı benden önce babam işletiyordu. Ona da babasından kalmış, ben de çocuğuma bırakacağım. Değirmenin bahçesinde dedemim, babamın mezarları var. Ben de ölünce yanlarına gömüleceğim. Burası bizim aile ocağımız. Satılık değil..."

Sabrı tükenen ve sinirlenen Kral Frederick ayağa fırlar ve gürler...

"Sen benim Prusya Kralı Friedrick olduğumu bilmiyor musun yoksa?"

Değirmenci, "Senin kral olduğunu biliyorum. Ama ben de bu değirmenin sahibi Sans-Souci'yim."

Kral öfkeden deli gibi olur; "Madem benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın. Bakalım o zaman ne yapacaksın?"

Değirmenci hiç telaşa düşmez ve tarihe geçecek ve dünyanın her yerinde adaletin sloganı olacak ünlü lafını söyler.

"Sen kralsın ama... Berlin'de hâkimler var!"

Kral, kendi ıslah ettiği adalet sistemine ve yargıçlarına halkın nasıl güvendiğini ve mahkemelere kralın bile laf geçiremeyeceğine inandığını anlar ve adamlarına, aynı tarihe geçen sözünü söyler; "Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz."

Kral II. Friedrich bu değirmenin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve sarayını hemen onun altına inşa ettirir. Değirmencinin ismini, Sarayının adı yapar...

"Sans-Souci Sarayı..."

*****

TEBESSÜM

Evlilik

Temel, Meksika'ya gitmiş, bir bakmış kilisede parayı bastıran evleniyor.

Para toplamış. Dayanmış kiliseye:

- Ben evlenmek istiyorum.

- Karın nerede?

- Karıyı ben bulduktan sonra niye bu kadar para bastırayım?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Geç kalan adalet adaletsizliktir.

Walter Savage Landor